Çin’in Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara zulmü artarak devam ederken, Batılı birçok ülke acımasız politikalara sert tepki gösteriyor. İslam dünyasından Müslüman alimler ise, bölgeyi ziyaret edip Pekin yönetimine tam destek verdi. Sincan'ı ziyaret eden Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi üyelerinin, "Çin'in Doğu Türkistan'da terörle mücadelesi takdire şayan" açıklaması yapması şok etkisi yarattı.

İSMAİL CÖMERT

Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi (TWMCC) Başkanı Dr. Ali Rashid el-Nuaimi başkanlığındaki 14 Müslüman ülkeden 30'dan fazla Müslüman lider ve akademisyen hafta başında Müslüman ve Türklerin ağırlıklı olarak yaşadığı Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni ziyaret etti.

TWMCC liderliğindeki heyet, aralarında Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye ve Bahreyn'in de bulunduğu 14 ülkeden 30'dan fazla İslami şahsiyet ve alimden oluşuyordu. Tunus, Bosna-Hersek, Kuveyt ve Güney Sudan da Doğu Türkistan'ı ziyaret ederek Çin'in Doğu Türkistan'da devam eden sömürgeleştirme, soykırım ve zulüm kampanyasına destek verdi.

‘ÇİN’İN ÇABASI TUTARLI AMA YETMİYOR’

TWMCC Başkanı Dr. Ali Rashid el-Nuaimi, Uygur Türklerini kastederek "Saldırılar sokaklardaki sivillere, dini liderlere yönelik. İdeolojilerini takip etmedikleri için Müslümanları öldürüyorlar. Hiçbir anayasaya saygı duymuyorlar, kendi hukuklarını oluşturmak istiyorlar" dedi ve "Burada tüm Müslümanlara Çinli olarak bakıyoruz. Farklı kimliklerin birbirini tamamladığını anlamalısınız. Farklı kimlikler birbiriyle çelişmez" diye ekledi.

Çin yönetimine göre, Sincan bölgesindeki toplama kampları Uygur Türklerinin iş bulmalarına, gelirlerini artırmalarına ve en önemlisi bölgede sosyal istikrarı ve uzun vadeli barışı korumalarına yardımcı oluyor. Sincan bölgesine giden ekipte yer alan Suudi Arabistan’ın eski eğitim bakanı Dr. Abdullah el-Ubeyd, "Hükümet şiddeti, aşırılığı ve terörizmi ortadan kaldırmak için büyük ve tutarlı bir çaba sarf ediyor, ancak hala terörü ve şiddeti kışkırtan aşırı fikirler var" dedi.

‘ÇİN DIŞINDA DUYDUKLARIMIZ KESİNLİKLE ÖNYARGILI’

Mısır Devlet Başkanı'nın Danışmanı Dr. Usame Seyyid el-Ezheri, "Bunun Çin'in etnik kültürü korumaya büyük önem verdiğini gösterdiğine inanıyorum. Bu kadar çok milliyetin olmadığı başka yerlerde ırksal ayrımlar bulabilirsiniz" dedi.

Bosna Hersek’in eski müftüsü olan Dr. Mustafa Ceric, "Çin dışında duyduklarımız kesinlikle önyargılı. Çin'deki Müslüman toplulukların Uygurlardan daha fazla olduğunu söyleyebilirim, Hui ve Moğolistan gibi on kadar Müslüman grup var" dedi.

‘ŞEYTANLAŞTIRMA PROJESİNİ DESTEKLEMEYİN’

Ziyaretin ardından açıklama yayınlayan Washington merkezli Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti (ETGE), Çin'in Uygurlara karşı yürüttüğü propagandaya destek veren Müslüman ülkeleri kınadı. ETGE’nin basın açıklamasında, Müslüman ülkeler, Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik propagandasını desteklemek yerine Çin'in Uygurlar ve diğer Türk halklarına karşı devam eden soykırımı ile mücadele etmeye çağırıldı.

ETGE'nin Dışişleri Bakan Vekili Dr. Aziz Süleyman, “Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi (TWMCC) heyetinin işgal altındaki Doğu Türkistan ziyaretini ve Çin'in Uygurlar ve diğer Türk halklarına karşı devam eden soykırımı haklı çıkarmak için kullandığı sahte terörle mücadele ve aşırılık söylemine utanmazca desteğini şiddetle kınıyoruz” dedi.

ETGE Başkanı Gulam Osman Yağma, “TWMCC'den özür dilemesini ve Çin'in Müslüman çoğunluklu Doğu Türkistan’ın ulusal mücadelesini şeytanlaştırma propagandasını desteklemeyi bırakmasını talep ediyoruz” dedi.

DOĞU TÜRKİSTAN’DA NE OLUYOR?

Çin hükümeti, Sincan'daki Uygurlara ve diğer etnik ve dini azınlıklara karşı genellikle soykırım olarak nitelendirilen bir dizi devam eden insan hakları ihlali gerçekleştirdi. 2014 yılından bu yana Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Sekreteri Xi Jinping yönetimindeki Çin hükümeti, herhangi bir yasal işlem olmaksızın toplama kamplarında tahminen bir milyondan fazla Müslüman Türkü hapseden politikalar izledi.

2016'dan 2021'e kadar olan operasyonlar, kampların ölçeğini ve kapsamını önemli ölçüde artıran Sincan ÇKP Sekreteri Chen Quanguo tarafından yönetildi. Bu, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana etnik ve dini azınlıkların en geniş çaplı tutuklanması olarak görülüyor. Uzmanlar, 2017'den bu yana yaklaşık 16 bin caminin yerle bir edildiğini veya hasar gördüğünü ve 100 binlerce çocuğun zorla ailelerinden alınarak yatılı okullara gönderildiğini tahmin ediyor.

Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir rapor, milyonlarca Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk halklarından tutukluların "beyin yıkama, işkence, tecavüz, cinsel istismar ve organ ticaretine" maruz kaldığını ortaya koydu.