ABD'de gerilim tırmanıyor...

3 Kasım'da gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde düğüm bugün çözülebilir.

Tüm dünya gibi Türkiye'nin de gözü sonuçlarda.

"Cumhuriyetçi ABD Başkanı Donald Trump mı yoksa Demokrat Joe Biden mı kazanacak?" Herkes bu sorunun yanıtını merak ediyor.

Sonuçlara ilişkin dikkat çeken değerlendirmeleri Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, bugünkü yazısında aktardı.

Sedat Ergin, “ABD seçiminin dip dalgaları ve beyazların azınlığa düşme kaygıları” başlıklı yazısında Beyazların yüzde 57’sinin Trump’a Siyahların yüzde 87’sinin ise Biden’a oy verdiğini belirtti.  

İşte o yazı…

ABD demokrasisinin en önemli zafiyetlerinden biri seçimlere katılım oranının eskiden beri düşük olmasıdır. Amerikan halkının sayıca azımsanmayacak bir kesimi geleneksel olarak sandık karşısında kayıtsızdır. Seçme hakkına sahip vatandaşların katılımı üzerinden yapılan hesaplamalarda, sandığa gidenlerin oranının genellikle yüzde 50-55 bandında seyretmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Bu ülkede 1950 sonrasındaki seçimlere baktığımızda en yüksek oran Demokrat John F. Kennedy’nin seçildiği 1960 seçiminde kaydedilmiştir. Katılım yüzde 62.8’e çıkmıştır. Sonraki seçimlerde hiçbir zaman bu eşik geçilmemiştir. Son 2016 seçiminde ise nadir rastlanan bir şekilde oran yüzde 59.2’ye yükselmiştir.

Geçen salı günü yapılan seçimin sayım işlemleri sonuçlanmadığından katılım oranını henüz bilmiyoruz. Bir önceki 2016 seçiminde 230.9 milyon seçmen içinden toplam 136.6 milyon katılım olmuştu. Katılım oran yüzde 59.2’ydi. Geçen salı günü seçmen sayısı 239 milyon dolayında hesaplanmıştı. Dün öğle saatleri itibarıyla 143 milyondan fazla oy sayılmış ve yüzde 60 eşiğine çoktan gelinmişti. Sayım bittiğinde bu oran daha da yükselecektir.

TRUMP OYUNU 5 MİLYONDAN FAZLA ARTTIRDI

Buradaki artış yalnızca Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın yeniden seçilmesini önlemek isteyen insanların sandıklara yığılmasından kaynaklanmıyor. Trump da sandıklarda 2016’ya kıyasla yabana atılmayacak oranda bir artış sağlayabilmiştir. Trump, 2016 seçiminde 62.9 milyon oyla sandıktaki oyların yüzde 46.09’unu almıştı. Trump için dün akşam saatleri itibarıyla 68.5 milyon oy sayılmıştı. Oran olarak yüzde 47.8’e çıkmıştı. Bu, Trump’ın seçmen sayısında 5.6 milyonluk bir artış anlamına geliyor.

Buna karşılık 2016 seçiminde Demokrat aday Hillary Clinton 65.8 milyon oy alırken (yüzde 48.18), geçen salı günü Demokrat aday Joe Biden oy sayısını –dün akşam itibarıyla- 72.2 milyona çıkartmıştır. (Yüzde 50.4) 6.4 milyon dolayında bir artış söz konusudur. Unutmayalım ki, bu sayılar nihai durumu göstermiyor.

Amerikan basınında yayımlanan yorumlarda yanıtı aranan soru, Trump’ın geçen dört yıl içinde yaşanan bütün çalkantılara ve COVID-19 salgınında 230 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine rağmen, nasıl olup da bu artışı sağlayabildiğidir.

BEYAZLARIN YÜZDE 57’Sİ TRUMP’A OY VERDİ

New York Times’ta dün yayımlanan, ‘Edison Research’ adlı bir araştırma kuruluşu tarafından seçim günü sandık çıkışı yapılan bir anketin sonuçları, Amerikan toplumuna hâkim olan ruh halini ve oy tercihlerinin gerisindeki faktörleri okuyabilmek açısından son derece çarpıcı bir tabloya işaret ediyor.

En dikkat çekici verilerden biri, oy kalıplarının siyah ve beyaz seçmenlere göre adaylar karşısındaki dağılımıdır. Beyaz seçmenlerin yüzde 57’si Trump’a oy verirken, yalnızca yüzde 42’si Biden’a yönelmiştir. Beyazların çoğunluğu belirgin bir şekilde Trump tercihi kullanmıştır.

Siyah olduğunu söyleyenler ise yüzde 87 ile Biden’ı tercih etmiştir. Siyahların yalnızca yüzde 12’si Trump’a yönelmiştir. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken nokta, 2016’da yapılan benzer anketlerle kıyaslandığında Trump’ın siyah seçmenler içindeki oy oranını da arttırabilmiş olmasıdır. Örneğin, 2016’da siyah erkeklerin yüzde 13’ü Trump’a oy kullanırken, bu oran 2020’de yüzde 18’e çıkmış. Siyah kadınlarda 2016 yılında da yüzde 4 olan Trump’a destek oranı bu seçimde yüzde 8’e yükselmiştir.

ÜNİVERSİTE MEZUNLARININ TERCİHİ BIDEN

Önemli bir iki göstergenin daha altını çizelim. Üniversite mezunları içinde Biden’ı tercih edenlerin oranı yüzde 55’e çıkarken, bu oran Trump’ta yüzde 42’ye iniyor. Yüksek eğitimliler daha yüksek oranda Demokrat adayı tercih etmiştir.

Çarpıcı bir başka gösterge kırsal ve kentsel oyların dağılımıdır. Nüfusu 50 binden fazla olan yerleşimlerde seçmenlerin yüzde 60’ı Biden’a oy kullanırken, yüzde 37’si Trump’ı tercih etmiştir. Kasabalarda ve kırsal kesimdeki yerleşimlerde ise Trump’a oy desteği yüzde 54’e yükselirken, bu destek Biden’da yüzde 45’e düşüyor.

Ülkenin doğu ve batı yakasında nüfusun genellikle yüzde 58-57’si Demokratlara yönelirken, orta batı ve güneyde denge yüzde 50-48 oranlarında Cumhuriyetçilere dönüyor.

Genç seçmenlerde de ağırlık Biden’a kayarken, seçmen yaşı ilerledikçe ibre Trump’a doğru dönüyor. Örneğin, 18-29 yaş arası seçmenlerin yüzde 62’si Biden, yüzde 35’i Trump’a oy atmıştır. 65 yaş üstünde olanlarda ise yüzde 51 Trump’ı, yüzde 48 ise Biden’ı tercih etmiştir.

Oy tercihinde belirleyici olan konulara bakıldığında, Trump’a oy verenlerde ekonomi (yüzde 82), suçla mücadele ve güvenlik (yüzde 71) başlıkları ön plana çıkıyor. Cumhuriyetçi seçmende koronavirüsle mücadele yüzde 14 gibi düşük orandaki bir tercih sebebidir.

Oysa Demokrat seçmenlere bakıldığında, Biden tercihinde rol oynayan öncelikli sorunlar ırklar arasındaki eşitsizlikler (yüzde 91), koronavirüs (yüzde 82) ve sağlık (yüzde 63) diye sıralanmaktadır.

Trump’ın “güçlü lider” algısı seçmenlerinin yüzde 71’i açısından tercih nedeni olurken, Biden’a oy verenlerde “Ülkeyi birleştirebilir” düşüncesi yüzde 76 ile ön sırada beliriyor.

TRUMP BEYAZLARIN KAYGILARINA OYNUYOR

Bütün bu veriler Amerikan toplumundaki kutuplaşmanın ve bölünmenin ana hatlarını gösteriyor. ABD’nin önde gelen köşe yazarlarından Thomas Friedman’ın önceki gün New York Times’ta yayımlanan yazısı aslında bütün bu verileri nasıl yorumlamamız gerektiği konusunda çarpıcı bir analiz sunuyor. Friedman da birçok gözlemci gibi son seçimin ABD toplumundaki fay hatlarının altını çizdiğini belirtiyor.

Friedman’ın vurguladığı bir nokta, Trump’ın verdiği örtülü mesajlarla kendisini -“Amerika’nın küçülmekte olan beyaz çoğunluğunun lideri” olarak takdim etmiş olmasıdır. Yazara göre, Trump’ın sandıkta aldığı desteği açıklayabilmek için özellikle iki rakamı hesaba katmak gerekiyor.

Bunlardan birincisi, ABD Nüfus Bürosu’nun tahminlerine göre, bu yıl itibarıyla ABD’deki 74 milyon çocuk içinde çoğunluğun artık beyaz olmayan çocuklara geçmesidir. Aynı büronun tahminlerine bakılırsa, 2040’lı yıllara gelindiğinde nüfusun toplamında beyazların oranı yüzde 49’a inecek, siyahlar, Hispanikler, Asyalılar ve diğer ırklardan olan kesimler nüfusun yüzde 51’ini oluşturacaktır.

New York Times yazarı, beyazların önemli bir bölümü arasında, özellikle de üniversite mezunu olmayan işçi sınıfına mensup kesimlerde, beyaz Amerikalıların azınlığa düşme sürecinin yaşanmasından duyulan bir rahatsızlık, hatta buna direnç bulunduğunu yazıyor. Bu değişimin sosyal, kültürel ve ekonomik sonuçları karşısında Trump’ı bir duvar olarak görüyorlar. Oysa bu değişim pek çok Demokrat tarafından “çeşitlilik” olarak değerlendirilip olumlu karşılanmaktadır.

Burada ortaya çıkan fay hattının önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyeceği, Amerikan toplumunun, dolayısıyla bu ülkede siyasetin geleceği bakımından bir hayli belirleyici olacaktır.