Karar yazarı Akif Beki, bugün kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı tartışmalarına değindi.

Baki söz konusu yazısında "Önüne ne zaman hukuki engel çıkarılsa Erdoğan'a yaradı. Yargının karşısına milli iradeyi çıkardı, son sözü sandıkta millete söyletti. Anayasa 101’e göre, bir kimse en fazla iki kere cumhurbaşkanı seçilebiliyor. 116’ya göre de ikinci dönem bitmeden Meclis seçimi yenilerse üçüncü kez aday olabiliyor. Yoksa olamıyor. Erdoğan'a ve AK Parti'ye bir kez daha, 'biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük' dedirtmeyecekler. Dedirtseler miydi! 'İsteyen tartışsın, biz tartışmayacağız' dediği için Kılıçdaroğlu o zaman da eleştirilmişti, şimdi de eleştiriliyor" ifadelerini kullandı.

Beki, "Siyaseti hukuk çıkmazına sürükleyen taraf, hep CHP olurdu. AK Parti de yargının karşısına millet iradesini çıkarırdı. İlk kez tersi oluyor. Çözümü sandığa, milletin hakemliğine havale eden CHP. İstanbul seçimlerinin iptali, İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu'na siyasi yasak örneklerindeki gibi yargıda ön kesmekle suçlanansa AK Parti. Sormuştum, tekrar soruyorum... Erdoğan, sandıkta yenilemediği için yine yargıda engellenmek isteniyor mu görünseydi?" diye yazdı.

Fiilen sonuçsuz kalacağını göre göre, yine yargıya başvurmayacaklar. Başvursalar mıydı!

Erdoğan'a ve AK Parti'ye bir kez daha "biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük" dedirtmeyecekler. Dedirtseler miydi!

“İsteyen tartışsın, biz tartışmayacağız” dediği için Kılıçdaroğlu o zaman da eleştirilmişti, şimdi de eleştiriliyor.

CHP olarak Erdoğan’ın adaylığına itiraz edip etmeyecekleri sorulduğunda şöyle demişti:

“Yok hayır. Net; aday olmak istiyorsa buyursun gelsin, millet herkesin boyunun ölçüsünü verecektir. Özel bir tartışma yapmayacağız. Bu tartışmalar artık geride kalmalı.”


Şimdi eleştirilere yine şu cevabı veriyor:

"Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kuruluna. O üyeleri atayan kim, Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok."

Var mı bu cevapta bir yanlışlık, yok.

Fakat tavrı, kimi muhalifleri kızdırmaya devam ediyor. Kılıçdaroğlu'nu, hukuksuzluğa ve Anayasa'nın çiğnenmesine sessiz kalmakla suçluyorlar.

Ne demekmiş, Anayasa’ya aykırı bile olsa itiraz etmeyeceğini nasıl söylermiş ana muhalefet lideri!

Fiili durum oluşturma, gerekirse yasaların, Anayasa’nın üstünde davranma gücü Kılıçdaroğlu'nda da kullanmıyor sanırsınız.


Siyaseti hukuk çıkmazına sürükleyen taraf, hep CHP olurdu. AK Parti de yargının karşısına millet iradesini çıkarırdı.

İlk kez tersi oluyor. Çözümü sandığa, milletin hakemliğine havale eden CHP. İstanbul seçimlerinin iptali, İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu'na siyasi yasak örneklerindeki gibi yargıda ön kesmekle suçlanansa AK Parti.

Sormuştum, tekrar soruyorum...

Erdoğan, sandıkta yenilemediği için yine yargıda engellenmek isteniyor mu görünseydi?

‘Güçleri yetse hakkını elinden alacaklar, bir defa daha mağdur edecekler’ propagandasıyla mı seçime girseydi?


Ve ekliyorum...

Kılıçdaroğlu, "Bizim terk ettiğimiz CHP neydiyse bugünkü AK Parti odur" diyemeyeceği bir siyaset mi izleseydi?

20 yıldır iktidardaki AK Parti'nin hâlâ "yeter söz milletindir" sloganıyla seçime gitmesi, tuhaf kaçmasa mıydı?

"Söz milletin" sloganı; adı Millet olduğu halde muhalefet ağzı gibi durmasa, iktidarın ağzına yakışsa mıydı? Yakışmasını sağlamadığı için mi yanlış yapıyor Kılıçdaroğlu?