Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 16 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, akaryakıttan alınan özel tüketim vergisinde (ÖTV) artışa gidildi. Buna göre benzinin litresinde 2,52 TL olan ÖTV 7,52 TL’ye, motorinde ise 2,05 olan ÖTV 7,05 TL’ye yükseldi. ÖTV artışıyla birlikte çiftçinin temel girdilerinden mazotun litresi 32 liraya, benzinin litresi ise 34 liraya çıktı.
‘EN BAŞTA KÜÇÜK ÜRETİCİLER TASFİYE OLACAK’
Akaryakıtta vergi yükünün artmasından dolayı ilk elden etkilenecek alanlardan biri de tarım. Özellikle 2018 sonrasında TL’nin istikrarlı değer kaybıyla beraber artan girdi maliyetleri, gıda fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Çiftçi birlikleri ve üreticiler, ÖTV’de yapılan düzenlemenin küçük aile tarımının tasfiyesini hızlandıracağını öngörürken, mevcut fiyat politikaları ile üretimde daralma bekliyor.
‘GİRDİ MALİYETİ ARTTIKÇA ÇİFTÇİ ÜRETEMEZ’
Girdi maliyetlerinin altında ‘ezilen’ çiftçiler, litresi 34 lira olan mazota artık daha fazla para ödemek zorunda kalacak. Çiftçi Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, üreticilerin bugüne kadar ki en büyük probleminin girdi maliyetlerinin sürekli artması olduğunu belirterek, maliyetlerin yükselmesinden dolayı üretimde zorluklar yaşandığını söyledi. Erdem, kimi üreticilerin borç nedeniyle ürünlerini değerinin altında satmak zorunda kaldığına vurgu yaparken, öte yanda gıda fiyatlarının arttığına dikkat çekti.
Gıda krizinin varlığına işaret eden Erdem, son akaryakıt zammıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Arpa ve buğdayın hasat edilmediği yerler var. Bu mazot fiyatlarıyla ne kadar kötü duruma düştükleri çok açık ve bütün ürünlerde fiyatlar yukarıya doğru gelişecek. Tarımdaki üretim tarzı yüksek enerjiye dayalı. Bu nedenle üretimdeki kriz daha da büyüyecek. Doğalgaz zammı da benzer etkiyi yaratacak, çünkü kimyasal gübrelerin hepsi doğalgaz ile yapılıyor. Çiftçi gittikçe üretemez duruma düşebilir, yoksullaşmanın hızlanması söz konusu.”
‘MÜLKİYET EL DEĞİŞTİRİYOR: GIDA ŞİRKETLERİ GENİŞ TOPRAKLAR ALIYOR’
Asıl problemin toprakların el değiştirmesi olacağına dikkati çeken Erdem, üretemeyen çiftçilerin tarlalarını satmak zorunda kalacağını söyledi ve ekledi: “Tarım şirketleri de geniş topraklar almaya başladı. Gıda üretimi büyük şirketlerin elinde toplanmaya başladı. Gıda, şirketlerin tekelinde toplandığı sürece gıdaya ihtiyaç duyanlar için tehdit aracına dönüşecek. Bu tür kriz dönemlerinde köylerde yaşayanlar, yakınlarına gıda gönderiyordu. Toprağından kopan veya üretemeyen çiftçiler, aynı zamanda kent ve kır arasındaki kopuşu getirir. Bu da krizin daha derin yaşanacağının işareti.”
‘MAZOT ZAMMINDAN DOLAYI EK OLARAK 33 MİLYAR TL GEREKİYOR’
CHP Bursa Milletvekili ve aynı zamanda çiftçi olan Orhan Sarıbal da, mazota ÖTV zammıyla artan maliyetlerin çiftçiye nasıl yansıyacağını anlattı. Sarıbal, yılbaşında mazotun litresinin 22 lira civarında olduğunu şu an ise 33 lira bandına çıktığını belirterek, arada oluşan 11 liralık farkla çiftçilere yılda toplam 33 milyar TL ek maliyet (tarımda yılda 3 milyar litre mazot kullanılıyor) çıkacağını söyledi.
“Çiftçi bu parayı nereden bulacak!” diyerek zamları eleştiren Sarıbal, bir yılda yalnızca mazot bedelinin toplam 99 milyar TL’ye ulaşacağını ifade etti. Çiftçilerin mazotu sulama, hasat ve aydınlatma başta olmak üzere çeşitli alanlarda kullandığını belirten Sarıbal, şöyle devam etti:
“Yani bu maliyetlerin artması her şeyin fiyatının artması anlamına geliyor. Gübrede de benzer durum var. Tarladan çıkacak herhangi bir ürünün yalnızca mazottan kaynaklı yüzde 33 düzeyinde fiyatı artacak. Tarım sektöründe büyük bir maliyet artışı ufukta görünüyor. Pahalıya üreten çiftçi, tüketicinin de pahalıya almasına neden olacak. Aynı zamanda tarımda, mülksüzleştirme ve tasfiye kaçınılmaz.”
‘SORUMLU AKP’
Mevcut fiyat politikalarıyla seneye buğday üretiminin çok zor olduğu öngörüsünü paylaşan Sarıbal, tarımdaki sorunlardan dolayı AKP’ye sorumlu tuttu:
“İktidarın 21 yıldır uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının yanısıra son iki yıldır ‘enflasyon sonuç, faiz sebep’ modeli üzerinden kurguladığı ekonomik modelin çökmesiyle yoksullaşma derinleşti. Yerle bir olan ekonominin bütün yükü halka ödetiliyor. Yarattıkları bütçe açığı, KKM ile gereksiz bütün borçlanma artık halkın sırtında. Özellikle emekliler ve asgari ücretliler özelinde toplum daha da yoksullaşacak.”
‘BOLLUK VAR FAKAT DARALMA YAŞAYACAĞIZ’
Karaman Ziraat Odası Başkanı Mehmet Bayram, ÖTV zammıyla birlikte artan girdi maliyetlerine karşı çiftçinin ve tarımın korunması için acilen tedbir alınması gerektiğini söyledi. Bayram da, tarımsal üretimde iğneden ipliğe gelecek zamlara vurgu yaparak, İç Anadolu Bölgesi’nde hasat döneminin devam ettiğini, tedbir alınmazsa güncel zamlardan dolayı çiftçilerin ekonomik buhran yaşayacağını ifade etti.
‘ÇİFTÇİ ÜRÜNÜNÜ SATMAK İÇİN TMO’DAN RANDEVU ALMAKTA ZORLANIYOR’
Bayram, aynı zamanda çiftçilerin Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) randevu almakta zorlandığını belirterek, diğer sorunları şöyle anlattı:
Para Analiz'de yer alan habere göre, “Rekabet oluşmadığı için TMO’dan randevu almakta sorunlar yaşanıyor. Kısa sürede, can suyu olacak çözümü TMO’dan bekliyoruz. Buğday ve arpada yoğun hasat döneminden geçiyoruz. Bölgemizde 350 bin dekarda mısır üretimi var. Bir önceki yıl ekonomik tabloyu ve sonrasında bugünü düşünün. Mahsulü TMO’ya 5 bin 750 liraya sattık, bu yıl 5 bin liraya düştü. Tek alıcının devlet olduğu bir yerde tahıl ürünlerinin üzerine koyma şansı yok. Devletin en büyük sıkıntılarından biri ithal politikalardan vazgeçmemesi. Bu yıl ürünün bolluğu var. Dekarda 400-500 kilo ürün alıyoruz. Türkiye’nin yıllık buğday üretimi beklentisi 19 milyon ton idi. Görünen o ki 22 milyon tona doğru gidiş var. TMO, çiftçiden gönülsüz alım yapıyor. Bolluk var fakat zamlarla birlikte bir daralma yaşayacağız.”