KUDÜS

Evet sevgili kardeşlerim bu hafta yüreklerimize bir kor ateş gibi atılan kalbimiz olan kudüs’ü ele alacağız..Evet bizler müslüman alemi topraklarında yaşıyoruz yapılan ambargoya yüzyıllar boyunca iştirak ettik..

Orta Doğu Kenan bölgelerinde Lut gölü ve Akdeniz arasında Yahuda dağlarına yakın olan kudüs binlerce canın,milyonlarca hayalleri olan kardeşlerimizi bitirenler 52 defa saldırı gerçekleştirip ,23 kere işgal edip ,44 defa ellerine alıp ve biz müslümanlar tarafından kurtarılan Kudüs tevhidinin adresi müslüman aleminin 3.kutsal şehri..

Mescid’i akşamın üç büyük mescidinden en müşfiği dün olduğu gibi bugün yine bizler için muhavvid ve müstahkem müminlere bırakılmış en büyük emanettir.Zira bu emaneti hakkıyla taşıyacak olanlar gerçek varisleri ümmeti Muhammeddir..

Derdiyle duasıyla ,kılıcıyla manevi ordularıyla yol alan tevhid için çalışan yıllarca diğer Müslüman kardeşleri rahat uyusun diye kendi rahatlığından taviz veren iradesine hakim olup hazzı erteleyen ve şehadet kokan bir mabeddir Kudüs..

Birinci Dünya savaşı sırasında 1914 yılları arasında umumi harb çıkması sebebiyle Osmanlı ve Mısırlılar arasında bulunan İngilizlere karşı Filistin’de filvaki tedbirler alınmıştı..

İngiliz generali sir Edmund başkanlığında İngiliz birlikleri ile harekete geçenler 400 yıldır mukkaddes kudüsü müslümanların elinde tutan Türk ordularının içinden alıp İngiliz ve Hristiyan toprakları haline getirip 9 Aralık 1917 tarihleri arasında işi bitirmek istediler artık Kudüs sancağı düşmüştü..malesef onların istediği şey olmuştu ama artık onların istediği gibi olmayacaktı..

Çünkü Kudüs rahmanın yüce katına yükselen ,camileri inşa eden ,rukunları kıyamları aşka getiren ebubekirleri , ömerler’i yetiştiren en mukaddes emanet minarelerinden hüzün sesleri çıkan en haziz alemin karanlık gibi görünen aydın sokakları,miraca yükseliş îsli ıstıraplarla saran Kudüs..

İçimi ferahlatan Tevbe suresi (9/17-18) buyuruyor ki

“Allah’a ortak koşanların inkarlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken Allah’ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez.Onların bütün amelleri boşa gitmiştir onlar ateşle ebedi kalacaklardır.Allahın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan ,namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder işte onların doğru yolu bunlardan almaları umulmuştur ..

1986 yıllarında Sadeddin müftü efendi ile yapılan bir röportajda kendisini en çok etkileyen durumun 21 Ağustos 1969 tarihi Pazartesi günü olduğunu vurgulamıştı çünkü o gün bugün içinde de olduğu gibi kudüsü ele alıyordu...

Çok acı bir ifadeyle Yahudiler tarafından yıkılan mescidi aksayı bitirmeye çalışan Yahudiler Sadeddin efendi ve Abdullah galip bergusi gibi bir çok dava adamının mücadelesine sebep oluyordu..

Ey Filistinli kardeşim ,abim ,babam Abdullah galip bergusi..

Filistin topraklarında şehadet kanı akan sokaklardan İsrailli gardiyanlar tarafından tutuklanarak inim inim inleyerek yazdığınız haykırışı okuyorum ve benim şuan gözyaşları ile ifade ettiğim bu yazıları okuduğunu biliyorum..

Ey bütün acıları kalbinde toplayıp oradan haykıran Abdullah galip bergusi..

Etrafında onca savaşı zihninde toplayan iki akılla yaşayan dehşetli bir ateşin içinde kalmış adam sakın davandan vazgeçme batılın o bozguncu savaşını bitir diye

bizlere emanet bırakan adam zindanları zafer mihrabına çeviren ,hakikati boynunda sürgün eden davası uğruna ayakkabılarını yastık yapan muzaffer adam sana selam olsun...

Öteler ötesinden..

“Hakikati görmek istemeyen gözler o hakikati anlamanın sırrına varamaz”

Ayşenur Toksöz

ويكفي من له فهم إشارة.

t.me/yoldava www.arkaraf.com iradem ve davam