Ekonomist  Murat Muratoğlu bugünkü köşesinde, ''  Ali Babacan’ın kehanetleri'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Muratoğlu, ''Beğenirsin, beğenmezsin ama hakikaten düzgün adamdır Ali Babacan… Görevde olduğu sürece var mı akçeli işlerle bir söylentisini duyan? O zaman devam…

Görevinin bitmesine günler kala ülke ekonomisinin sorumlusu olarak televizyona çıkıp “Partinin üç dönem kuralı var. Ben de bunu destekliyorum, hadi bana eyvallah” derken yaptığı açıklamalar bugün yaşadıklarımızın fragmanıydı adeta…'' ifadeleriyle başladığı yazısında:

''Babacan “Cari açığın düşmesi ve özel sektörün dış borcunun sürdürülebilirliği açısından mali disiplin önemli…” demişti.

Açık anlamı; “O kadar uğraştım ama mali kuralı Erdoğan'a kabul ettiremedim. Harcamaları kontrol altına almazsak ve Türkiye krize girerse işte bu mali disiplinsizlik yüzünden girecek!” demekti… Girdi!

“Üretim yapısını değişmeli. Türkiye'nin üretim ve ihracatı fason ağırlıklı… Katma değerli ürün üretilemediğinde milli gelir düşük, cari açık yüksek gerçekleşiyor” diye devam etmişti.

Açıkça, “Üretmiyoruz, ithal edip montaj yapıyoruz. Üretim artınca cari açık coşuyor. Düşürsek milli gelir taklaya geliyor. Burası yolun sonu!” anlamı taşıyordu.

Ne oldu? Bugün cari açığı düşürmek için yapmadığımız saçmalık kalmadı. O günlerden önlemler alınmaya başlasaydı en azında ekonomi böyle bir sorunla boğuşmak için akıl dışı yollara sapmayacaktı.

Babacan, “Üretmeden, hak etmeden, hele hele dışarıdan sağlanan krediyle lüks alışveriş, lüks konut… Bu, Türkiye'yi çıkmaza sokabilir” vurgusunu yapmıştı.

Kısaca “Borç alıp harcadık. Parayı geri dönüşü olmayan toprağa gömdük. Arabayı ithal olanıyla değiştirdik, cep telefonunun en akıllısını aldık ama akıllanmadık! Yaktık gemileri, dönüş yok artık geri!” deseydi de aynı anlama gelirdi.

Nitekim ekonominin sadece para olmadığını söylerken, “Eğitim ve hukuk alanlarına yönelik reformların devam etmesi gerekiyor” diye eklemişti.

İşin açıkçası hala anlamadım konuşmanın burasını… Devam etmek için başlamak gerekmiyor mu? Etrafta eğitim ve hukuk alanında olumlu bir gelişme gören oldu mu bugün yürüdüğümüz yolun taşlarını döşemek dışında?'' ifadelerine yer verip, Ali Babacan'ın görevi bırakmadan önce yaptığı uyarıların hemen hiçbirinin dikkate alınmadığına değindi.

BATIRDIK DİYEMEYECEKLERİNE GÖRE...

Muratoğlu yazısının son bölümünde, ''Yatırımcıların bir ekonomide aradığı olmazsa olmaz şartlar nedir? İstikrar ve güven!

Yatırımcının önünü görebilmesi ve bu durumun süreceğine güvenebilmesi gerekir. Yarın ne olacağını bilmeden kör uçuşla para yatırmak kumar oynamak gibidir.

Ülke ekonomisinde sorun olmadığını iddia etmek kandırmacadan ibaret…

Mevcut sıkıntılar için ne yapılıyor? Oyalama taktiği uygulanıyor? “Konu ile ilgili çalışmaları arkadaşlarımız tamamlamak üzereler. Bittiğinde açıklayacağız!”

Bitmez o… Haftalar, aylar sürer… Gerektiğinde bir gecede kararname çıkartılır sabaha karşı resmi gazetede yayınlanır ancak basit bir konuda düzenleme çalışması yapan arkadaşlar bir türlü bitiremez ellerindeki işi…

Ellerinde içi boş “Yeni Türkiye” söyleminden başka ne var ki?

Yönetenler aynı keza yönetilenler de… Yeni diyenler aynı, yandaşlar aynı, yalakalar aynı, yancılar aynı, yalancılar bile aynı… Hepsi yerli yerinde…

Peki sorunlar? Ekonomi, dış politika, iç politika, mülteciler, parti menfaatleri… 2023 seçimine kadar zaman kazanmalılar… Biz “ortalığı batırdık” diyemeyeceklerine göre hoş geldin yeni Türkiye! Artık kim yerse?

Hani “köre sorsan gösterir” derler ya, öylesine bariz gelişmelere maruz kalıyoruz ki, inanılır gibi değil! Basiretsizlik, yetersizlik, öngörüsüzlük, eksiklik, çapsızlık, kapasitesizlik istisnasız hepsi ülke yönetiminde mevcut…

Türkiye'nin yıllardır uyguladığı genel strateji sır değildir; Kervan yolda düzelir! Düzenleme yapılır sonrasında beş kere değiştirilir. Mantık, “Hele bir başlayalım gerisini sonra düşünürüz” den öteye gidemiyor.

Maalesef matematiğe göre “bunlar hala iyi günler” demek düşüyor.

Türkiye ne olursa olsun hızlı büyümesi gereken bir ülke… Borçlarımızın oranını düşürebilmek, cari açığın sorun olmaktan çıkarmak, işsizliğin azaltmak için devamlı büyümeliyiz. Tamam.

Ancak büyüme rakamı sadece bir sayıdan ibaret olduğundan, senin nasıl büyüdüğüne bakmaz. Yüzde 7-8 büyüdük derler, oh iyi dersin! Hiçbir yararı yoktur. Hatta zararlıdır.'' ifadelerine yer vererek AKP'nin ülke gerçeklerini görmeyip vatandaşa hayali hedefler sunduğunun altını çizdi.