BOMBADAN DAHA TEHLİKELİ KİTAPLAR

“Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir.”

Yarbay Mehmet Alkan’ın 23 Ağustos 2015 tarihinde Osmaniye’deki şehit töreni ve sonrasında yaşadıklarını anlattığı “Ali’m ve Sonrası” kitabı tehlikeli bulunarak bazı cezaevlerine alınmadı.

***

Malumdur ki kutsal kitabın ilk emri “oku”dur. Ancak bu emrin anlamı kitap okumak veya tahsil yapmak değildir. Zira 1400 yıl önceki şartlarda hatta yüzyıl öncesinde bugünkü anlamda tahsil veya kitap söz konusu olmadığı gibi emrin muhatabı olan peygamber de halk da ümmidir yani okuma yazma bilmez. O halde okumaktan kasıt düşünmek, idrak etmek olsa gerektir.

Teori bu şekilde olmasına karşın, yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmakla övündüğü bu topraklardaki egemen kültür sadece bugün değil hemen hemen her zaman düşünceye ve düşünene düşman olmuştur. Nitekim şu dörtlük konuyu gayet iyi açıklamaktadır:

“Yüce surları ören taş değil, düşüncedir

Kişiye uzluk veren, yaş değil, düşüncedir

Suç onun eseridir, yasa onun eseri

Darağacına giren baş değil, düşüncedir.”

Fikre karşı fikir ileri süremeyenler, karşıdakini aklıyla yenemeyenler çözümü hamaset, hakaret ve yasaklarda bulmuşlardır. Nitekim darbelerden sonraki süreçlerde yapılan aramalarda aranan bir numaralı suç eşyası yani delili hep kitaplar olmuştur. Bu nedenle olağanüstü zamanlarda insanlar sakıncalı olacağını düşündükleri kitapları saklamışlar, uzaklara atmışlar veya yakarak yok etmişlerdir. Nitekim, yıl 2016 olsa da, 21 Temmuzda ilan edilen hukuksuz OHAL sürecinden sonra da aynı şey olmuştur.

***

Bu girişin nedeni, din(i)darların zalimliğini ve iktidarın kindarlığını, sözde komutanların aczini, yargının hali pürmelalini, masumların mazlumluğunu tarihe not düşmek; namusluların da namussuzlar kadar cesaretli olduğunu ortaya koymak ve Vakfımıza maddi destek sağlamak maksadıyla kaleme aldığımız “Ali’m ve Sonrası” adlı kitabımızın” bazı cezaevlerine alınmamış olmasıdır. Ceza ve İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi der ki; “Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile, kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsadığı tespit edilen yayınlar kuruma kabul edilmez.”

Kararlarda kitabımızın hangi kapsama girdiği belirtilmemiş olmakla birlikte müstehcen olmadığı aşikâr olduğuna göre demek ki kitap cezaevi güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikte bulunmuş olmalı. Peki, kâğıt, yazı ve resimlerden mürekkep bir kitap cezaevi güvenliğini tehlikeye düşürme işini nasıl yapacak elbette bunun cevabı ve açıklaması da yok. Hatırlanacağı üzere Akp genel başkanı 2011 yılında Ahmet Şık’ın basılmadan el konulan “İmamın Ordusu” adlı kitabı için “Öyle kitaplar vardır ki, bombadan daha tehlikelidir" demişti. Bu açıdan bakıldığında aslında yaşanılanlar tam bir imam-cemaat olayı.

Cezaevinin gerekçelerinden bazılarına değinirsek olayın saçmalığı ve bu ülkede neler yaşandığı daha iyi anlaşılır.

Gerekçelerden birisi, Akp’nin bakanı olan ilk genelkurmay başkanı olma şerefine nail olan, kendi personeline derdest Hulusi’ye hakaret edildiği: Ben ne yazdığımı biliyorum hakaret etmediğim gibi velev ki hakaret etmiş olsam size ne yahu siz ne! Söz konusu olan bakan adalet bakanı olsa diyeceğim ki kendi bakanlarını koruyorlar ama Hulusi’den size ne?

Bir diğeri, sözde komutanlar terfi veya emeklilikle keyif çatarken müebbet hapis verilip 41 aydır tutuklu olan Hava Harbiyelilerin gözaltındaki perişan haldeki fotoğrafları ile üç kadın Harbiyeli “savaşan melekler”in fotoğraflarının devleti küçük düşürdüğü: birincisi o fotoğrafların müsebbibi ben değilim, paşaları terfi ettirip çocukları hapse atan attıran kimlerse onlardır. İkincisi bir küçüklük varsa onlara veya bana değil çocuktan darbeci yaratanlara ve sözde komutanlara aittir.

***

Yanlış okumadınız, kitabımızın Hulusi’ye hakaret ederek ve iki fotoğrafla cezaevi güvenliğini tehlikeye düşürme yeteneği varmış. Elbette ne benim ne kitabımızın böyle bir yeteneği yok ama, hep olduğu gibi, yeteneksiz ve yetersiz yönetici ve çalışanların yapmayı en çok sevdiği işgüzarlık ve dalkavukluk var, ruhlarına işlemiş kraldan çok kralcılık var.

***

Ey yasakçılar, hoşunuza gitmeyen kitapları yasaklamayın, haydi buyurun kitapları toplayalım ve benzin döküp meydanlarda yakalım!

Peki, insan beynini, insanı insan yapan, insanı hayvandan ayıran düşünceyi oradan çıkarmaya da bir çözümünüz var mı?

Onun bir çaresi yok ama illa istiyorsanız buyurun düşünce, düşünen, düşünür ne varsa onları da toplayalım ve meydanlarda yakalım.