DEVA Partisi lideri Ali Babacan, deprem bölgesinde yapılacak konutların maliyetini eleştirerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 600-700 bin TL olarak verdiği konut maliyetinin TOKİ ihalesinde 1 milyon 700 küsur bin lirayı bulduğunu söyledi. Babacan iktidara yüklenerek, “Daha cenazeler soğumamış. Siz ne yapıyorsunuz?” dedi.

Türkiye 14 Mayıs'ta yapılacak genel seçimlere odaklanmışken liderler de gündeme yönelik açıklamalar yapmaya devam ediyor. Millet İttifakı'nın ortaklarından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gain Haber’de Mirgün Cabas ve Özlem Akarsu Çelik’in sorularını yanıtladı.

Millet İttifakı’nda yer alan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, seçim öncesi Erdoğan’a yüklendi. Babacan, “Sayın Erdoğan’da bir panik hali var. Burada altı parti var diye eleştirmiyor muydu? Kendilerinin de sayısını ben artık şaşırdım. Beş mi, altı mı oldular bilmiyorum. Bulsa daha fazla ekler de bu kadarını bulabiliyor şu anda” dedi.

‘ÖNCELİK ENFLASYONU BİTİRMEK’

Babacan ekonomik krizi atlatabilmek için ilk olarak enflasyona yoğunlaşacaklarını belirterek, “Bazen şu söylenir: ‘Büyüme için biraz enflasyon olması lazım. Enflasyon bu ülkenin kaderi’. Biz bu hikâyeleri 2003-2004’te çok dinledik. İnadına sapasağlam durduk, 34 yıllık enflasyonu iki senede tek haneye indirdik. Öngörülebilir enflasyon demek; piyasa faizlerinin hemen düşmesi demek. Bu da büyümenin en önemli tetikleyicisidir. Birinci önceliği enflasyonla mücadele olarak koyduğunuzda hem çok ahlaki bir şey yapmış olursunuz, çünkü bu hırsızlık dönemini bitirmiş olursunuz. Hem de öngörülebilir, yüksek büyümenin önünü açarsınız” dedi.

‘SAYIN ERDOĞAN’IN VERDİĞİ YANLIŞ TALİMATLAR’

Babacan deprem sonrası ağırlaşan ekonomik kriz için Erdoğan’a yüklenerek “Maaş güncellemeleri oluyor ama bu güncellemeler asla gerçek enflasyona yetişemiyor. Son 30 yılın en büyük enflasyonu patladı ülkede. Bunun sebebi Merkez Bankası’nın laf dinleyen Merkez Bankası Başkanları tarafından yönetilmesi. Büyük bir bedel ödedik, ödüyoruz. Bunun sebeplerini unutmamak lazım. Bugünkü fakirleşmenin en önemli sebebi; Sayın Erdoğan’ın Merkez Bankasına verdiği yanlış talimatlardır” şeklinde konuştu.

‘HÜKÜMETİN BU DEPREMİN ALTINDAN KALKMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Daha önce de büyük ekonomik krizleri çözdüklerini söyleyen Babacan, “Depremden önce sorduklarında ‘Bu kriz iklimini 6 ayda ortadan kaldırırız. Enflasyonu en geç 2 senede tek haneye indiririz’ diyorduk. Şu anda depremle ve depremden sonra hükûmetin yaptıklarıyla beraber çok ağır bir ekonomik tablo var. Millet olarak hazır olmamız lazım, biraz vakit alabilir. Ama bu iş bizim işimiz. En büyük krizleri çözdük. Hükûmetin bu depremin altından kalkması mümkün değil. Çözecek kadroları yok. Bu iş yine bize düşecek. Vakit alacak ama 2001’in zor şartlarında ekonomiyi ayağa kaldırdıysak, nasıl 2008-2009’un zor şartlarında Türkiye sapasağlam devam ettiyse, bütün zor dönemlerden Türkiye'yi nasıl sıyırıp çıkarttıysak bu tablodan da çıkartırız” ifadelerini kullandı.

‘DAHA CENAZELER SOĞUMAMIŞ, SİZ NE YAPIYORSUNUZ?’

Deprem bölgesindeki ihaleleri anlatan Babacan artan konut fiyatları için, “Adıyaman’da TMMOB temsilcileri Adıyaman’da verilen bir ihaleyi anlattılar. Şubatta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın güncellenmiş konut maliyeti yayınlanmış. Ona göre 105 metrekarelik konutun maliyeti kalitesine göre 600-700 bin TL mertebesinde. TOKİ ihalesi verilmiş, bir daire 1 milyon 700 bin lira. İsmet Berkan, bütün bu şehirlerdeki konut sayısını ve ihaleleri sıralamış; deprem bölgesinin ortalamasını 1 milyon 700 küsur bin lira bulmuş. Bu, 105 metrekarelik bir dairenin sadece inşaat bedeli. Eğer köy eviyse, bir köy evinin sadece inşaatı 3,5 milyon. Arsa falan yok, hazine arazisi. Böyle bir şey olur mu? Daha cenazeler soğumamış. Siz ne yapıyorsunuz?” şeklinde konuştu.

‘10 LİRAYA, 100 LİRALIK İŞ YAPIYORSUNUZ’

Babacan, partisinin Konut Finansmanı Kurumu (KFK) önerisinin orta ve düşük gelirli vatandaşlar için konut finansmanı sağlayacağını ileri sürdü. ABD, Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerde uygulanan KFK sisteminin işleyişini anlatan Babacan, “Türkiye’de de zamanı geldi” dedi. Babacan şöyle konuştu:

“Bankalar, ellerindeki konut kredilerini KFK’ya aktaracaklar; alacaklarını, bu kuruma devredecekler. Bu kurum da hem nakit ve Hazine arazisi şeklindeki sermaye hem de aldığı varlıkların üzerine standartlaştırılmış varlığa dayalı menkul kıymet üretecek. Bunlar bono tahvil de olabilir, kurumun hisse senedi de olabilir. Devletin öncülüğünde kuracağımız bu kurumun tamamı konut kredisine dayanan mali bünyesi sapasağlam olduğu için Hazine’den daha uygun şartlarda finansman bulma imkânına sahip olacak.

Örneğin mevcut piyasadan 100 milyarlık bir konut kredisini bankalar buraya koyduğu, KFK da 100 milyar TL’lik bir ihraç yaptığı anda kuruma 100 milyar TL gelecek. 100 milyar TL bankaya nakit olarak dönmüş olacak. Bu kadar basit. Bankalar yeni 100 milyarla yeni konut kredisi veriyor. Yeniden alacaklarını koyuyorlar; kuruluş tekrar 100 daha elde ediyor; alın size 200 milyar. Bu, finansmanın kar topu gibi kısa zamanda hızla büyüyebileceği bir model bu. Devlet, elindeki 10 liralık Hazine arazisini, 10 liralık da kaynağı buraya koyduğu anda burası 100 liralık kaynak oluşturuyor. 10 lirayla 100 liralık iş yapıyorsunuz. İş bilenin, kılıç kuşananın.”

‘NE KADAR ÇOK İŞ BİRLİĞİ, O KADAR ÇOK MİLLETVEKİLİ’

‘Siz nasıl anlaşacaksınız’ eleştirilerine yanıt veren Babacan, “Bizim ittifakımız Türkiye’nin tümünü temsil ediyor. Amaç; Millet İttifakı’nın toplamda en fazla milletvekili sayısını çıkarması. Bu da ancak seçim bölgesi bazında iş birlikleriyle mümkün. Önemli olan toplamdaki milletvekili sayısını artırmak ama bunun adil paylaşımını partiler arasında sağlamak. Ne kadar çok iş birliği, o kadar çok milletvekili. Bu iş böyle.

Nihai kararla bir ortak aday belirledik. ’Bir kahraman bulalım, o kahraman da gelsin bizim için bütün sorunları çözsün. Biz rahat rahat oturalım’ diye değil. Ortak adayımızın cumhurbaşkanı olduğunda neler yapacağı hepsi hükûmet programında yazılı. Cumhur İttifakı’nda Türkiye’yi temsil gücü o kadar fazla değil. Türkiye’nin bir kısmını temsil eder. Bizim ittifakımız Türkiye nüfusunun tümünü temsil ediyor. Cumhur İttifakı birbirine benzeyenlerin ittifakı. Burada ise tüm kesimleri temsil eden ve farklı ideolojik geçmişten gelenlerin Türkiye’nin yarınlarında buluştuğu bir ittifak var” dedi.

‘SAYIN ERDOĞAN’DA PANİK HALİ VAR’

Geçmişte Altılı Masa’nın kalabalık oluşunu eleştiren Erdoğan için de ‘Şu anda sayıları belli değil daha kalabalık olacaklar’ diyen Babacan’ın açıklamaları şöyle:

“Sayın Erdoğan’da bir panik hali var. Burada altı parti var diye eleştirmiyor muydu? Kendilerinin de sayısını ben artık şaşırdım. Beş mi, altı mı oldular bilmiyorum. Bulsa daha fazla ekler de bu kadarını bulabiliyor şu anda.

Biz ortak cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra yaptıkları panik halde, hızlı, karmakarışık adımlar attılar. Hemen bir partiyi yanına çekmeye çalışmak, öbür partiyle görüşmek… Kim bilir arkalarda ne pazarlıklar döndü. Ne al-ver döndü. Henüz bilemiyoruz. Bu partileri razı etmek için bir şeyler oluyordur diye tahmin ediyoruz. Yoksa daha düne kadar şiddetli muhalefet yapan bir parti niye iktidarın şemsiyesi altına girsin?

Türkiye’de, siyasette, kadınlar üzerinden yürüyen retoriğe, kadınların kıyafetleri üzerinden yürüyen kavgalara, kadın hakları konusundaki tartışmalara, hele hele kadına şiddet ile ilgili insanı utandıracak boyuttaki yaklaşımlara çok üzülüyoruz. Bizim tutumumuz çok net. Kadına şiddetin amasız, fakatsız mücadele.

Cumhurbaşkanlığı seçimi nihayetinde iki adaylı bir seçim. Bugünkü tabloda iki adayın birisi Sayın Kılıçdaroğlu, diğeri de Sayın Erdoğan. Siyasette günlük heyecan oluyor, balonlar şişiyor, köpükler oluşuyor. Balonları, köpükleri aldığınızda işin özü kalıyor. İşin özünde, Sayın Erdoğan’ın mı cumhurbaşkanlığını destekleyeceksiniz, Sayın Kılıçdaroğlu’nun mu? Diğer adaylara verdiğiniz oy Sayın Erdoğan’a mı yarıyor, Sayın Kılıçdaroğlu’na mı yarıyor? Hesap bu. Vatandaşlarımızın önümüzdeki haftalarda bu hesabı gayet iyi yapıp anlayanların anlamayanlara anlatmasıyla, ev-kahve sohbetleriyle bütün bu taşlar yerine oturur.”