Cumhuriyet yazarı Miyase İlknur, ‘'Ateş’ olmayan yerden duman çıkmaz'' başlıklı yazısında:

Cumhurbaşkanımız, seçilmesinin zorluğunu anlayıp RP’den yoldaşı Şevki Yılmaz’ın önerisine kulak vererek Hazine’de olanı olmayanı hafta boyunca dağıtıp durdu. EYT’lileri, emeklileri ve konut sahibi olmak isteyen orta gelirlileri güya sevindirecek hamleler yaptı. Yaptıklarının o kadar büyük lütuf olduğunu düşünüyordu ki gazetecilerden bile alkış istedi. Ama hepsi gürültüye gitti.

Hiç hesaplayamadıkları bir olay, vicdanı olan herkesin çıkardığı uğultu nedeniyle seçim yatırımları üzerinden yapılan şamatayı bastırdı.

Sinan Ateş cinayetinden söz ediyoruz.

Ülkücü cenahta “töre” adıyla kutsanan ve yakın zamanda eski dava arkadaşlarına yönelik sıklıkla uygulanan şiddet, ülkenin yoğun gündemi nedeniyle bir iki gün tartışıldıktan sonra unutulup giderdi. 

Ama bu kez öyle olmadı.

Başkentin göbeğinde yıllarını Ülkücü harekete vakfetmiş gencecik bir akademisyen güpegündüz katledildi. Siyaseten hasım olması gereken sol partiler bile başsağlığı ve katillerin bulunması yönünde açıklamalarda bulunurken Cumhur İttifakı bileşenleri dut yemiş bülbül rolüne büründü.

Töreden sadece lidere koşulsuz biat etmeyenleri pataklamayı anlayan Cumhur İttifakı’nın Ülkücü taifesi, Anadolu insanının“Tuz ekmek yemenin bile hatırı vardır” anlayışından hareketle Ateş için bir rahmet, ailesi için de başsağılığı dilemeyi çok gördü. Öyle ki mensubu olduğu Hacettepe Üniversitesi bile Ateş’e “garip ölüsü” muamelesi yaptı. 

Ateş’in katli üzerindeki sis bulutları dağılınca bu suskunluğun nedeni de anlaşıldı.

İşin içinde yardım ve yataklık yapan milletvekilinden katil zanlılarına para gönderen parti il yöneticilerine, İstanbul’dan Ankara’ya çevirme noktalarına takılmadan gidebilmeleri için refakat görevi yapan iki özel harekât polisine, milletvekilinin evinde saklanan zanlılardan birinin salıverilmesi için savcılığa boş dosya gönderen Emniyet’in tepe yöneticilerine, zanlılarla telefon görüşmeleri yapan parti yöneticilerine kadar herkes boğazına kadar bu cinayete batmış durumda.

Polis ve adliye ellerinde olduğu için cinayeti basit bir asayiş olayı gibi ele alıp kapatma arzusu ters tepti. Ülkücü hareket ilk kez kendi içinde bu cinayeti yüksek sesle sorgulamaya ve üyesi olduğu partiden istifa ederek tepkisini gösterdi. Oysa geçmişte ne genel başkan Bahçeli’nin itirazına rağmen cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen Sadi Somuncuoğlu’na yönelik saldırı neYavuz Selim Demirağ ile Selçuk Özdağ’ın öldüresiye dövülmesi sorun edilmişti.

SARAY’DAN REHİNE KURTARMA OPERASYONU

Cumhur İttifakı’nda MHP’nin desteğine muhtaç olan AKP ve Erdoğan, Millet İttifakı’ndan çok uğraşmasına rağmen tuğla çekemeyince Bahçeli’nin rehinesi durumuna düşmüştü.

Bahçeli’nin eleştirdiği her konu anında sümenaltı ediliyor, her AKP’liye görevden “affı” isteniyordu.

Erdoğan ile partisinin hiç de hazzetmediği ve görevden almak için yanıp tutuştukları İçişleri Bakanı Süleyman Soyluyu bile Bahçeli kalkan olduğundan görevden alamıyordu.

Seçime kadar bu rehinelik durumuna katlanmak durumundaydı Erdoğan ve AKP.

Ama o da ne?

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in katlinden sonra ortaya saçılanlar sonucunda rehinelik olayı taraf değiştirdi.

Şimdi MHP ve Bahçeli, AKP’nin rehinesi durumunda.

OPERASYON KİME YAPILDI

Cinayete yardım ve yataklık yapan MHP Milletvekili Olcay Kılavuz dışında iki de özel harekât polisinin olduğu ortaya çıktı.

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda görev yapan A.M. ile M.C. Ç. adlı polis memurları meslekte yeni. Biri 23 diğeri 24 yaşında.

Emniyet camiasında para karşılığı eskortluk yapan pek çok özel harekâtçıdan söz ediliyor. Ancak bunlar meslekte kıdemlilerden oluşuyor.

Mesleğe yeni başlamış bu iki özel harekât polisinin bir yerden emir almadan bu işi para karşılığı da olsa kendi başlarına yapma ihtimali hayli zayıf ihtimal.

Sinan Ateş’in kaleminin kırılmasına neden olan olaylar konusunda farklı rivayetler dolaşıyor.

Kimi, Bahçeli’nin ameliyatı sırasında “Bahçeli’ye bir şey olursa partinin başına kim geçecek” sorusu üzerine Ateş’in “Sorun olmaz. Türkeş öldüğünde Ülkücü hareket nasıl bir lider bulduysa şimdi de bulur” sözleri üzerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’ndan azledilen Ateş’in parti içinde Bahçeli’ye karşı oluşum içinde olmasını gerekçe gösteriyor.

Kimi İYİ Parti’yle son dönemlerde yakınlaşmasını.

MHP içindekiler de FETÖ ile iltisakı bulunması nedeniyle hedef olma ihtimalini dile getiriyor.

Bunların hepsi de olabilir hiçbiri de.

Ateş’in 2013 ve 2014 yılında İçişleri Bakanı Soylu’yu hedef alan paylaşımlar yaptığına dikkat çekip MHP’li yönetici ve milletvekillerinin de iltisaklı olduğu bu cinayet üzerinden Soylu’ya operasyon çekildiğini düşünenler de var.

İçişleri Bakanlığı’nda MHP’ye yakın çok sayıda Emniyet’in tepe yöneticileri bu dosyayı kapatmak isteseler de işleri oldukça zor.

Sonuçta yaşanan bir siyasi terör eylemi. İBB Başkanıİmamoğlu’nun üfürükten gerekçelerle terörle iltisak olayı gerekçe gösterildiği bir dönemde olan bitene bakın hele...