✏  CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da seçimleri önde götürmesinin ardından, AKP’lilerden gelen itiraz başvurularının Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmesini takip ediyorum. Ve her sabah haberlere, YSK nın AK parti için yeni bir marifeti var mı diye, merak ederek bakıyorum.

Hiç olmaz mı? AKP lilerden gelen itirazları kabul eden YSK diğer il ve ilçelerde muhaliflerden gelen itirazların incelenmesine izin vermiyor. İstanbul'da AKP'ye verilen izinler, Balıkesir' de İYİ PARTİ' ye, Muş' ta HDP'ye verilmiyor.

YSK'nın marifetleri bitmiyor. Pek biteceğe de benzemiyor. Demokrasinin bekçisi olan, en önemli kurumlardan biri olan YSK, toplumun zihninde güvenirliliğini yitirmiş durumda. Devletin en önemli kurumunu her seçimde nakavt edenler, elbette bir gün hesabını verirler.

Emine Ülker Tarhan’ın Büyük Anadolu Partisi (BAP) 14 Aralık 2014’te kurulmuş, hiçbir il ve ilçe kongresini yapmadan, YSK kararıyla 7 Haziran 2015 seçimlerine girmişti. Ama kongresini bile yapan İYİ PARTİ'ye CHP' nin 15 vekil vermesinden önce YSK başkanı cesaret edip seçime girebilir diyemedi.

Seçim yasasına göre “arkasında sandık mührü bulunmayan... oy pusulaları geçersizdir.” (Madde 101/3) YSK yine egemen fikirleriyle 24 Haziran 2018' de yapılan referandumda , arkasında sandık mührü bulunmayan pusulaları kanun maddesini yok sayarak kabul etti.

Anadolu Ajansı'nın referandumdan bir kaç gün önce medyaya yansıyan seçim sonuçları, seçimin bitiminde oluşan sonuçlarla birebir aynı olmasına rağmen YSK' dan yine hiç bir ses yok.

Yerel seçimde İmamoğlu'nun öne geçmesiyle AA'nın veri akışı durduğu gibi, YSK'nın da partilere veri akışı duruyor. Ertesi gün öğlene kadar yalvar yakar dil dökülmesine rağmen YSK başkanı çıkıp da gerilen ortamı yapacağı açıklamalarla yumuşatmıyor. İmamoğlunun tüm tutanaklar elimizde ifadesi, YSK'nın "OLDU BİTTİ" oyununu bozmuş olmalı ki, bir panik ve ne yapacağını bilememe, ertesi gün öğlen vaktini buldu.

Yerinde ve zamanında hareket edemeyen YSK neden ve kimden korkuyor?