Benim de sakini olduğum İstiklal’in Beyoğlu’nun ayrılmaz bir parçası ve bileşeni olan ve Türkiye’de İnsan/Kadın Hakları deyince ilk akla gelen Eren Keskin’den başkası olamazdı diyerek giriş cümlesi ile başlamışım. 

Türkiye toptan bir cinnet halinde yaşıyor. Koronalı maskeli günler, tedbirler, sınava girecek öğrencilerin hastalanma riski, artan vakalar, KHKlılar, EYTliler, müebbetlik harbiyeli ve hava harp okulu öğrencileri, artan işsizlik, umutsuzluk ve tabi günlük vakalar...
Dün 4 işçi katledildi.
Gencecik daha 20 yaşında pırıl pırıl bir kız babası tarafından öldürüldü.
Yürüyüşe geçen HDPlilere biber gazlı müdahaleler oldu.   
Cezaevinde 4 aylıkken annesinden koparılan bebeğin görüntüleri sosyal medyayı sarmış. Nazan Bozkurt isimli bir kadın, hapiste çocuklarından edilen kadınlara yapılan zulmü haykırıyor.
https://twitter.com/profatak/status/1272953328385830913?s=21
Bir de cinsel istismarın ülke genelinin bir gerçeği olduğunu, bir anchorman ağzından tüm Türkiye’ye duyurmanın kahkahalarla anlatımı var ki, evlere şenlik haya vesilesi...
https://twitter.com/ecesevimozturk/status/1273307268000473094?s=21
Bu günlerde cinnetten ve toplu seanstan uzak kalmayı başarmış kişilerin altını çizmek, fosforlu kalemle onları en azından not düşmek gerekiyor. 
Eren Keskin’in adını insan hakları ile eşleştiren mücadelesi hiç bitmedi. Bu yolda dönenler olsa da o hiç dönmedi. Kendisini öğrendiğim bildiğim ve tanıdığımdan beri mücadelesi hep bu minvalde oldu.

Geçen yılki portrede; “Eren hanımın kuantum Keskin’liğindeki şaşmaz duruşunu kendisine geçici müttefik eden başta güncel iktidar olmak üzere çakma demokratların hali Eren hanımın defterine zaman zaman eleştiri notları olarak düşmüştür.
Eleştiri hak olsa da Eren Keskin aynı çizgide durarak onu eleştirenler sapır sapır dökülürken bir yeşil ağaç gibi hep canlı kalmayı başarmıştır.” diye yazmışım.

Ülkenin son 40 yılının ana gündemi Kürt meselesi ise İnsan Haklarının şube başkanın bu meselede sağır diyalogu oynamasını tabii ki beklemezsiniz.
Eren Keskin tam da orada ve o anda durmuştur.
En zor seçimler herkesin harcı değildir. Bunun için yiğit değil insan olmak gerektir. 

Ben de bir insan olmaya geldim diyenlerden olmak lazım. Sadece kendi tabutu ya da kendi ölüsü geldiğinde değil; bir kişi bile ölse eksilirim diyenler, bu dünyaya barışı getirecektir. 
Eren Keskin’in bütün bu mücadelesini özellikle kadınlığın en güçlü silahı olan güzelliğini pekiştirmekten geri durmadan yapması ve İnsan Haklarının bu ülkede kökleşmesi adına harcadığı hayatı takdire şayandır.

Eren Keskin bu ülkenin değişmeyen yüz akıdır. Onun yanında durabilirsiniz ama hep durmak için ruhunuzda onun gibi yanan bir ateşe sahip olmalısınız.
Portrede son söz olarak; “Eren Keskin’in içinde yanan ateşin enerjisi hiç bitmesin.” yazmıştım.
Milyon defa tekrar yazsam bir beis yok. 

Gerçek bir insan hakları savunucusudur. Tanıdığım en cesur insanlardandır. Her dönemde, savunulası fakat cesaret edilemeyen her konuyu savunmuştur. Kimi zaman başörtülüleri kimi zaman azınlıkları kimi zaman ezilenleri kollamıştır. 
EREN KESKİN, bu ülkenin en kıymetli insanlarından biridir. Güce tapmadığı için hep eleştirilmiştir.
Ona sahip çıkalım.
#ErenKeskinYalnızDegildir

18.6.2020 Veysi Dündar