Babamdan da adımdan da gayet memnunum, yine de 1 Eylül’de doğmuş olmanın ayrıcalığı ile, “Barış Veysi Dündar” olsaydım sanki daha mutlu olurdum.
Mahkemeleri meşgul edecek değilim bunca yıldan sonra. Barış’ı hep çağırmış bir insan olarak sevgili babama gücenik de değilim.

Benim gücendiğim asıl muhatap, ülkeyi 43 yıllık hayatımın yarıdan fazlasında yönetenler. Barış’ın son birkaç yıldır iyiden iyiye unutulduğu arka plana atıldığı bir ülke olduk sanki.

Ne içeride huzurluyuz, ne dışarıda.
Çatışmadığımız bir Katar var. Onun dışında gerginliğimiz had safhada.
Son olarak Yunanistan’la yoğun bir gerginlik yaşamaktayız.

Uluslararası hukukun çetrefilli karmaşası içinde haklı olduğumuz ve daha az haklı olduğumuz başlıklar var. Belki de bu barışsız dönemin en doğru çatışmasını yaşıyoruz. Ancak bir doğrunun dosdoğru doğru olması için, bir çok doğrunun bir araya gelmesi gerekiyor.

Doğru zaman, Doğru zemin, Doğru söz, Doğru muhatap.
Bunlardan biri yanlışsa diğerleri de toz ve dumana dönüşüyor.

Uzun süredir içeride dışarıda “eyyy”lenen, bir siyasetin kadim rakibimiz Yunanistan’la karşı karşıya gelmek için siyasi gücünün ve ikna kabiliyetinin en düşük olduğu zamanı tercih etmesi, herhalde bir tek benim tespitim değil.

Üstelik daha sabahında yandaş basınlar tarafından tahkir edilmiş Atatürk imgesinin altına konuşlanan bir saray görüntüsü de, inandırıcılık testinden geçmiyor.

Pandeminin giderek sıkıştırdığı bir ortamda yazılan “sağlıkta dünyaya ders efsanesinin” sahada karşılığı hiç de durumla uyumlu değil.

Dünyanın en pahalı vergileri ile boğuşmamız bekleniyor. Ülkede azıcık tüketim yapmak isteyen herkes dolaylı vergilerin ve son dönemde adeta bir vergiye dönüşmüş trafik cezalarının baskısı altında.

Asgari ücretin 2 bin lira olduğu ülkede 500-1000TL’lik trafik cezaları kesiliyor.
Velhasıl iktisadiyat hiç de pozitif değil.


Türk parası tarihi diplerinde.
Eğer paramızdan 6 sıfır atmasaydık, bugün 1 dolar tam 7.400.000 TL olacaktı.
Aynı doları biz AKP’ye 1,2 TL’den emanet etmiştik.

Her zaman söylerim Türkiye’nin gerçek doğal kaynağı tarihidir diye. Son yapılan hamlelerle bu kaynak siyasi popülizme kurban edildi.

Ayasofya camiye dönüştüğünde bu özünde Ortodoks mabedin kutsiyetini karmaşıklaştırmamak için, Katolik Papa’dan bile mesaj gelmişti. Yazık ki bu ricayı bu ülkenin ricali elinin tersiyle kenara itti.
Bu tek taraflı katı kararın bir acı yönü de buydu.

Aynı Papa Yunanistan’la aramızdaki çekişmeye dair de görüş beyan etti ve barış telkin etti.


https://twitter.com/Pontifex/status/1300395410641612801



Arjantinli Papa Francis, sıradan bir Hristiyan değildir. Ratzinger’in prestijini dibe vurdurduğu Katolik dünyasını toparlaması için, bizzat onun tarafından göreve davet edilmiştir. Meraklısı “2 Papa” filmini Netflix’den bulup izlesin.


https://www.youtube.com/watch?v=T5OhkFY1PQE



Francis, ekonomisi Türkiye’den de beter olan Arjantin vatandaşı olarak iki ülke arasındaki benzerliklere vakıf olmalı. Askeri darbeler, krizler, yolsuzluklar, işsizlik. Ben de zamanında iki ülke arasındaki benzerliği kaleme dökmüş idim. Çöplerinden ekmek çıkarılan ülkeler bunlar yazık ki.


https://veysidundar.home.blog/2020/09/01/arjantin-turkiye-benzerligi-darbeler-krizler-ve-ayni-copler/



Arjantin’in ekonomisinin duman olmasında Falkland Savaşı’nın katkısı azımsanamaz. Demir Lady Thatcher’i anımsayanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
1982’nin Falkland’ı 2020’nin Doğu Akdeniz’i ile mukayeseyi kabil mi bilinmez fakat yine de, kriz krizdir. Ve yumurtalar çarpıştığında hasar kaçınılmazdır.
Böyle bir riski kimse almaz alamaz.

Türkiye Yunanistan’la dostluk görüntülerini en çok son 20 yılda verdi. Adalar Türk turistlerle doldu taştı. Bugünse vizeniz olsa da Yunanistan’a girmek neredeyse imkansız.

AKP kendi yaptığı kaleleri yıkmasıyla meşhur…
Dış Politikada yaşananlar bu konuda can yakıcı.
Bu sürdürülemez politikaya Papa’dan bile düzeltme talebi gelmesine hem sevinelim, hem de komşumuzla konuşmada birilerine ihtiyaç duyduğumuz için üzülelim.

Doğum günümün, Barış Gününün yanında sözü olmaz.
Fakat pozitif enerjiye inanırım.
Adımın manası mütevazilikle anılır.
Barış mütevazilerin işidir.
Kibir ise düşüşün başladığı zirvedir.
Barış mütevazilerin omzunda yükselecektir.

Analiz, Veysi Dündar 1.9.2020