Bilindiği üzere 15 Temmuz 2016 tarihli, kimine göre darbe, kimine göre kontrollü darbe, derin devlet operasyonu, Erdoğan’a göre ise ‘’Allah’ın lutfu’’ olan olaylar sonrası, Kanun hükmünde kararnamelerle 150.000 den fazla kamu görevlisi ihraç edilmiş, işadamlarının mallarına el konulmuş, birçok medya kuruluşu, okul, üniversite ve sendika kapatıldı.

15 temmuz darbesi (!) kadar, 15 temmuz sonrası çıkarılan KHK lar tartışma konusu oldu ve meşruiyetleri tartışıldı.

20 TEMMUZ SONRASINDA ÇIKARILAN KHK LAR NEDEN SORUNLUYDU ?

20 temmuzda ilan edilen OHAL le birlikte çıkarılan KHK lar, maalesef anayasada öngörülen usul ve esas kurallarının neredeyse tümüne aykırı olması nedeniyle kamuoyunda çok eleştirilip tartışıldı.

Şimdi bunları maddeler halinde tek tek inceleyelim.

  1. ŞEKİL VE USUL KURALLARINA UYULMADI

1-Kanunla kişilere özgü düzenleme yapma yasağı ihlal edildi.

Kanun hükmünde kararnameler, kanunlar gibi, genel düzenleyici işlemler olup ismen, kişiye özel işlem tesis edemezler. Ancak bu kural ihlal edilerek ekli listelerle kişilere özgü işlem tesis edildi.

2-Anayasanın 91. Maddesindeki KHK larla ilgili usul kurallarına uyulmadı.

AY md 91-7 maddesinde ‘Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.‘‘ dediği halde bu kurala uyulmadı. Dolayısıyla aynı maddenin 9. Fıkrası gereği,

‚‘‘ Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.‘‘ Hükmü uyarınca resmi gazetede yayınlanan KHK lar, aynı gün TBMM denetimine sunulmadığı için Resmi gazetede yayınlandıkları gün tüm KHK lar yürürlükten kalkmıştır.

3-Aylar sonra bu KHK ların yasaya dönüştürülmesi yürürlükten kalkan KHK ları geçerli hale getirmez. Zira ;

  1. AY md. 2 gereği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olup kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Devletin laik ve demokratik hukuk devleti sıfatı md 4 gereği değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

KHK larla hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacak şekilde kişilerin malvarlığına mahkeme kararı olmadan el konulmuş, suçları bildirilip, savunmaları alınmadan onbinlerece kamu görevlisi ihraç edilmiştir.

b-En ÖNEMLİSİ, yürütme organını denetleyecek olan yargı mensupları, AY md 138 ve 139 daki mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim- savcı teminatına aykırı olarak dünya tarihinde görülmemiş şekilde 4256 hakim ve cumhuriyet savcısı, savunma alınmaksızn ve göreve son verme ile ilgili 2802 sayılı Hakimler ve savcılar Kanunundaki usullere uyulmaksızın ihraç edildi.

Yetki, konu, amaç ve dokunulması yasak olan alanların ihlali ile ilgili aşağıdaki açıklamalar da dikkate alındığında bu işlemlere yasal kılıf büründürülmesi bunları hukuka uygun hale getirmez.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ergenekon bozma kararında, (21.04.2016 T, 2015/4672 E. Ve 2016/2330 K. ) Hukuka aykırılık kavramının çevresi ve kapsamı belirlenirken, gerek pozitif hukuk kurallarına gerekse hak ve hürriyetlere ilişkin evrensel hukuk ilkelerine aykırılık bulunup bulunmadığı GÖZETİLMELİDİR.

Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 22.06.2001 gün ve 2-2 sayılı kararında, “Hukuka aykırılık en başta milli hukuk sistemimiz içinde yürürlükteki tüm hukuk kurallarına aykırılık anlamına gelir. Bu çerçeve içinde, anayasaya, usulüne uygun olarak kabul edilmiş uluslararası sözleşmelere, kanunlara, kanun hükmünde kararnamelere, tüzüklere, yönetmeliklere, içtihadı birleştirme kararlarına ve teamül hukukuna aykırı uygulamaların tümü hukuka aykırılık kavramı içinde yer alır. Bunun dışında hukuk sistemimiz, hukukun genel ilkeleri adı verilen ve uygar dünyanın tüm medeni ülkelerinde uygulanan kuralları da hukuk kuralları olarak kabul etmektedir.”

Hukukun genel ilkelerinin hukuki bağlayıcılığı bulunduğu, gerek uygulamada, gerek doktrinde tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Anayasa Mahkememiz de birçok kararında, hukukun genel ilkelerinin varlığını kabul etmenin hukuk devletinin gereklerinden biri olduğunu ve bu ilkelerin yasa koyucu tarafından dahi yok edilemeyeceğini hükme bağlamıştır.2 1985/31 E, 1986/1 K, 17.03.1986 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisi Sayı:22 Sayfa:115, EBK Sayfa 39

  1. YETKİ SINIRLARI AŞILDI

1-AY md 5 te Devletin temel amaç ve görevleri şu şekilde tanımlanmıştır.

‚‘‘– Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.‘‘

KHK larla bunların tersi yapıldı.

2-HAKLARIN ÖZÜ YOK EDİLDİ

Anayasanın 13. maddesindeki

’’ Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.‘‘ maddesindeki tüm ilkeler ihlal edildi.

3- SAVAŞTA BİLE DOKUNULMASI YASAK ALANLARA DOKUNULDU

AY md 15 te, savaş ve OHAL döneminde bile dokunulamayacak olan ‚‘‘ yaşam hakkı, inanç ve düşüncelerden dolayı kişilerin cezalandırılmaması gerektiği‘‘ kuralları çiğnendi.

4- ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ AŞILDI

Anayasa md 118-121 deki OHAL döneminde alınacak tedbirlerin

‘’ Ölçülülük ve durumun gerektirdiği ölçüde olması ’’ koşullarına uyulmadı.

5- ADİL YARGILAMA İLKELERİ ÇİĞNENDİ

AY md 129-2 de ‘’savunma almadan disiplin cezası bile verilemezken’’ ‘’kamudan ihraç ve bir daha çalıştırılmama’’ gibi çok ağır bir yaptırım, kamu görevlilerin savunması alınmadan icra edildi.

6- CEZA HUKUKUNUN EN TEMEL KURALLARI YOK SAYILDI

KHK listelerinde AY md 38e aykırı olarak, onbinlerce kişi yargılanmadan terörist ilan edildi. Genel müsadere yasağı çiğnendi.

7- DEVLET, KORUMASI GEREKEN HAKLARI SUÇ SAYDI

Temel hakları kullanmak suç sayıldı.

ÖZETLE; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bir tv programında ‘’ 15 temmuz olmasaydı, bugün yaptığımız ihraçları normal usullerle ancak 20-30 yılda yapabilirdik ‘’ sözü herşeyi özetliyor.

Kemal KARANFİL

Eski Yargıtay Hakimi