Yanlışlıkların devam etmemesi için başkanlar hesap vermeli 

Yeni bir yerel yönetim seçimlerine hazırlanırken seçmen olarak bir takım kriterlerimizin olması gerektiği inancındayım, bu konuya farklı bir yaklaşımla yaklaşan Milli gazete yazarı Şakir Tarım, yerel seçimler ve başkan adayları hesap vermeli yaklaşımı ile konuyu gündemine aldı ve şunları ifade etti:  ''Belediye başkanları içinde 1, 2, 3 dönemdir görev yapanlar var. Bu süreçte belediyeler hakkında çok şey konuşuldu. Yolsuzluklardan israfa, metal yorgunluğundan plansızlığa kadar... Söylenenler ışığında yeni seçilecek “başkan”ların pozisyonu nedir? Halka, seçeceği adayı yeteri kadar tanıma fırsatı verilmelidir.'' dedi.

Oy vereceğimiz adayları birey olarak, vatandaş olarak tanımak zorunluluğmuz olduğunu unutmamalıyız. Neden mi? Çünkü oy vermek vekalet vermek aynıdır. Nasıl Noter'den bizim adımıza bir konu hakkında sorunumuzu çözmesi için,  iyi bir şahsiyeti  veya iyi bir avukatı vekil tayin etme konusunda titiz davranıyorsak, oy verdiğimiz adayıda her yönü ile tanıyıp oy vermemiz gerektiğini gözardı etmemeliyiz.  Çünkü iyi veya kötü, doğru veya yanlış,  yaptığı herşeyden yaşadığımız süre bu dünyada, öldükten sonrada yaptığımız tercihin sonucuna göre ilahi adalet tarafından hesaba çekileceğiz.

Geçmiş günlerde yerel yönetimlerle ilgili bir konuşmada bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hepimiz “İstanbul’a ihanet ettik” türünden sözler söyledi. Yerel seçimler dolayısı ile bu konuyada değinen Tarım, şunları söyleyerek eleştiride bulundu: ''Hepimiz, “İstanbul’a ihanet ettik” türünden sözler duyduk. Başka hangi il ve ilçelere ihanet edilmiştir? İtirafçılar ihanet ettikleri şehirler için hangi adımı attılar; hangi tedbirleri aldılar? Bu ve benzeri konularda, görevde bulunan başkanlar hesap vermeli; yeni seçilecek olanlar da, göreve başlamadan önce mutlaka “mal beyanı”nda bulunmalılar. Konu o kadar önemli ki! Hayat yalnız dünyadan ibaret değil. Bir de “öte”si var. “Adalet”le iş gören yöneticiler manevî büyük dereceler elde eder; “Hiçbir gölgenin bulunmadığı mahşer gününde arşın gölgesinde gölgelenir.” (Buharî) Hz. Ebubekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.) gibi. Hakkını vererek insanlara hizmet etmek ne büyük hayır!''

Adalet vurgusunda bulunan Tarım, mevcut idarecilere sevabı ve günahı hatırlatarak, ceza ve mükaffat kavramkarı ile doğruluktan ayrılmama hatırlatmasında bulundu.

Şakir Tarım, yazısının ilerleyen bölümünde tekrar adalete vurgu yaparak şu ikazlarda bulunmayı ihmal etmedi:

''“Başkan”, Allah korusun, adaletten şaşar, emanete sahip çıkmaz, ehil olanları arayıp bulmaz, torpil üzerine kurulmuş bir yönetim anlayışıyla görevini sürdürürse “ateşten gömlek” giymeye hazır olsun. Böylesi, dünya imparatoru olsa bile, kıyamet günü “büyük azap”tan kurtulamaz. Mağarada kendi halimde yaşasaydım da, bunlar başıma gelmeseydi, pişmanlığını yaşar.

Unutmayın! O gün mutlaka gelecek. Sabitlenmiş vakit yakındır. İnsan başıboş değil. Akıl, işin sonunu görmektir.''

Yapılan yanlışlıklar sürecekmi? Sorusunu sorarak Sayıştay incelemelerini ve raporlarını gündem konusu yapan Tarım, ''SAYIŞTAY 5 senedir, yolsuzluk ve usulsüzlük gerekçesiyle 1.522 belediyeye soruşturma açtı. Göz boyama ve rant uğruna bazı şehirlerin kaldırım taşlarının “defalarca” değiştirildiği konuşuldu. Hatta Bursa Büyükşehir Belediyesi hızını alamadı. Stadyum yapma görevi Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait olmasına rağmen, stadyum bile yaptı. Bu ne fütursuzluk! Plansız icraatların hesapları sorulmayacak mı?'

Tarım, yazısının son bölümünde ise, hükümete yakın yazarların yerel yönetimde bulunan mevcut belediye başkanlarının uygulalamalarına yapılan itiraz ve tenkitleri alarak yazısında yer verdi. Konu ile ilgili Abdurrahman Dilpak'ın eleştirisi şöyle: ''Abdurrahman Dilipak, “Lâf ile verirler âleme binlerce nizâmât” başlıklı yazısında, “Meddahlık moda, trollerimiz, amigolarımız var” diyerek, konunun muhataplarına seslendi: “Hani haksız yere kimseyi suçlamayacak, iftira etmeyecek, yalan söylemeyecek, insanların kişisel zaaflarını alay konusu yapmayacak, dedikodu ve gıybet etmeyecek, kişisel özelliklerinden dolayı onlara lâkap takmayacak, hakaret etmeyecektik!''(Yeni Akit, 03.01.2019)

Yerel yönetimlerdeki yanlış uygulamalara yönelik, yine hükümete yakın bir başka gazateci ve yorumcu Hasan Öztürk 'ün, konuya yaklaşımı ve itirazları ise şöyle:

''AKP’de “parti içi rekabetin bel altına indiğini”; “il ve ilçeleriyle özdeşleşmiş isimlerin itibarsızlaştırılması için ‘satılık kalemler’ kullanıldığını” (27.11.2018) yazdı. Ne kadar çirkin bir olay! “Satılık kalem” sözünü ülkemizin tek ferdine bile yakıştıramıyorum. Halk, işin iç yüzünü merak ediyor.

Bazı siyasiler rakiplerine “illet”; “hain”; “terörist” gibi yakıştırmalar yapıyorlar. Çok tehlikeli sözler… İddia sahipleri iddialarını ispat etmekle yükümlüdürler. Böyle suçlular varsa, adalet kurumuna delilleriyle bildirmeliler ki; ülkemizde bu sıfatlarla dolaşan tek fert kalmasın. İddiasını ispat edemeyenler “müfteri” ilân edilmeli; “hiçliğe” mahkûm olmalıdır. Kimse hukukun üstünde değildir.'' diğerek konuyu izah etti.