ASTP BAŞKANI MUSTAFA KIR: FİLİSTİN’İN “NEKBE GÜNÜ” MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMADA: “NEKBE GÜNÜ” 15 MAYIS 1948’DE FİLİSTİN HALKININ SOYKIRIMA TABİ TUTULDUĞU GÜNÜN ADIDIR. DEDİ 

“NEKBE GÜNÜ” 15 Mayıs 1948’de Filistin halkının soykırıma tabi tutulduğu günün adıdır.
14 Mayıs 1948'de Allah'ın gazabına, insanların lanetine uğramış Siyonist İsrail Devletinin Kurulduğu günün yıldönümüdür. İşgalci devletin kuruluşunun ilan etmesinin hemen ardından 15 Mayıs 1948 günü Siyonist devletin kuruluşuna karşı çıkan Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün orduları ile İsrail arasında yaşanan kanlı çatışmalarda 24 saat içinde   15 bin Filistinli öldürülmüş, 500’den fazla Filistin köyü haritadan silinmiş, 800 bin Filistinli kendi topraklarının dışına sürülmüştür.

 Bu bakımdan 15 Mayıs 1948 günü    büyük ölümlerin, toprak kayıplarının, zulüm ve işkencelerin yaşandığı geçici bir felaketin değil, aynı zamanda kadim bir milletin planlı bir şekilde emperyalist güçlerin desteği ile haritadan silindiği, Filistin halkının soykırıma tabi tutulduğu günün adı olmuştur. Onun için 15 Mayıs 1948 günü Filistinliler tarafından "NEKBE" yani büyük felaket, büyük yıkım, büyük facia günü, kara günü olarak anılmaktadır. NEKBE gününde dualarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ifade ederken, Siyonist zalimleri ve işbirlikçilerini lanetliyorum!

Diğer taraftan Filistinliler için "NEKBE" sadece 1948 yılında vuku bulan geçici bir hadisenin adı de değildir. 1880'li yılların ortasından itibaren Filistinlileri öz vatanlarından kovulma mücadelesi ile başlayan ve 14 Mayıs 1948 yılında Siyonist İsrail devletinin kurulmasıyla doruk noktaya ulaşan ve günümüze kadar devam eden ve bundan sonrada devam edeceğe benzeyen hazin bir trajedinin öyküsüdür.

5 Haziran 1967’ de   başlayan ve 6 gün süren İsrail-Arap savaşında da İsrail Batı Şeria’yı Gazze şeridini, Doğu Kudüs’ü, Sina Yarımadasını ve Ürdün vadisinin kaybedilişi gün “NEKSE” kayıp günüdür. 

6 Ekim -26 Ekim 1973 tarihleri arasında Filistinliler ile İsrail arasında yapılan Yom Kippur savaşının ABD ve Batılı güçlerin İsrail’e sağladıkları destek sayesinde kaybedildiği gün “NEKSE” günüdür. 
30 Mart 1976 günü Gazze’lilere ait Celile Bölgesinde ki binlerce dönüm araziye işgalci İsrail tarafından el konulduğu gün “TOPRAK” günüdür.

2000 yılından başlayıp 2005 yılına kadar süren 2. İntifada da 3000 Filistinlinin öldürüldüğü, 5000’den fazla Filistinlinin yaralandığı gün “NEKBE” günüdür.

27 Aralık günü 2008 günü başlayıp 18 Ocak 2009 gününe kadar süren  İşgal güçlerinin saldırılarıyla  1133 Filistinlinin öldürüldüğü, 4000’den fazla  Filistinlinin yaralandığı gün, NEKBE günüdür.

8 Temmuz 2014- 26 Temmuz 2014 günlerinde 378 Filistinlinin katledildiği, 3000’e yakın Filistinlinin yaralandığı gün NEKBE günüdür.

6 Aralık 2017 günü ABD Başkanı TRump tarafından BM’nin 1980/ 478 Sayılı kararına rağmen Kudüs’ün İsrail’le Başkent ilan edildiği, 14 Mayıs 2018 günü ABD B. Elçiliğinin Kudüs’e taşındığı gün NEKBE günüdür. 

28 Ocak 2000 günü AB Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından Beyaz Sarayda Filistin halkını ve Filistin topraklarını yok sayan SÖZDE BARIŞ ANTLAŞMASI’nın kamuoyuyla paylaşıldığı ve bazı sözde İslam ülkeleri tarafından desteklendiği gün “NEKBE” günüdür. 8 Haziran 2021 günü İsrail parlamentosu tarafından Batı Şeria’da Yahudi İşgali altındaki birimlerinin “İLHAK” kararının alındığı gündür.
 
Siyonist İşgal güçlerinin Ramazan ayı boyunca Şeyh Cerrah Mahallesindeki Müslümanların meskenlerinden uydurma hukuk kararıyla zorla  çıkarılması ile başlayan Son olarak, 7 Mayıs 2001 günü İşgalci güçlerin  Mescidi Aksa’yı basarak,  Teravih namazı kılan Müslümanlar üzerine ses bombaları, plastik mermiler ile saldırmasıyla hız kazanan ve nihayet Gazze’li Müslümanlara havadan ve karadan top, tank, füze ve uçaklarla saldırdığı ve saldırısını halen sürdürdüğü, dünyanın göz önünde insanlık dramının yaşandığı insanların sığınmasız  ve savunmasız kaldığı  130’den fazla Gazze’linin öldürüldüğü, 1000’den yakın Gazze linin yaralandığı, evlerinin barklarının yıkıldığı bu günler de “NEKBE” ve “NEKSE” günüdür.

Müslümanların Siyonist zulmüne boyun eğdiği her gün “NEKBE” günüdür.
Nüfus yoğunluğu, coğrafi alanı, ekonomik durumu ve insan kaynakları açısından değerlendirildiğinde 1 milyar 7 yüz milyonluk İslam aleminin ve Onu temsil eden İslam İş Birliği Teşkilatının 8,5 Milyonluk İşgalci yönetim karşısında bir varlık göstermeyip, zulme ve işgale boyun eğdiği her gün Filistinliler ve İslam alemi için NEKBE günüdür. 
  
      “NEKBE GÜNÜ” 15 Mayıs 1998 yılından itibaren felaket günü olarak; Kudüs'te, Batı Şeria'da, Gazze Şeridinde, Lübnan'da, Ürdün'de ve bütün mülteci kamplarının bulunduğu her yerdeki Müslümanlar ile birlikte İsrail kentlerinde ki Müslümanlar ile birlikte anılmakta İslam ülkelerinde ki Sivil Toplum Kuruluşları da İsrail’in Filistin’e ait topraklarının işgalini protesto için ve Filistinli kardeşlerine destek için meydanlara inerek   İsrail’i ve işbirlikçilerini lanetleyen   basın açıklamaları ile destek vermektedir. 
 
Bugün Filistin topraklarının yüzde 85’i İsrail’in kontrolünde bulunmakta Filistin halkı ise kendi topraklarının sadece yüzde 15’ini kullanabilmektedir. Öte yandan İsrail’in 8,5 milyonluk nüfusunun yaklaşık 2 milyonu, 1948 yılındaki savaş ve işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşmaktadır. Adeta bir soykırımın yaşandığı Gazze’deki 2,1 milyon Filistinli kuşatma koşullarında açık hapishanede hayata tutunmaya   çalışırken, İsrail zulmüne karşı duran halkı aydınlatan kanaat önderlerinin yanısıra binlerce Müslüman hukuksuz bir şekilde tutuklanmakta, binlercesi genç, yaşlı, kadın demeden öldürülmekte ve binlerce çocuk yaştaki gençlerde İsrail zindanlarında çürümeye mahkûm edilmektedir.


Filistinlilerin yaşadığı felakete sessiz kalan BM, ABD ve AB ülkeleri ile İsrail ile Normalleşme antlaşması yapan Suudi Arabistan, Mısır, B.A.E, Bahreyn, Umman ve Fas gibi ülkeler ile İsrail ve ABD’nin gizli flörtleri İslam ülkeleri yaşanan trajedi karşısında Filistin’e arkasını dönmeye devam etmektedir. Şu iyi bilinmelidir ki İsrail’e yakınlaşmak; insanlıktan, İslam'dan ve Allah'tan uzaklaşmak demektir.    

İsrail’in devlet olmasına onay vermek 20. Asırda işlenen en büyük günahtır.
İsrail; hukuksuz olarak kurulduğu günden beri işgal ettiği topraklar üzerinde sayısız insan hakkı ihlalleri ile sadece Ortadoğu için değil insanlık alemi içinde yüz karası, huzuru barışı tehdit eden baş belası bir devlettir.  Allah’ın gazabına insanlığın lanetine uğramış zalim bir millete devlet olma hakkının tanınması 20. Asrın en büyük günahı olduğu gibi İsrail’i UNESCO ve NATO bünyesine alınmak suretiyle meşrulaştırılmasının altında imzası bulunanların vebali de taşınamayacak kadar büyüktür. İsrail’in sayısız hukuksuz eylemleri ve insan hakkı ihlallerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulunda görüşülmesi esnasında Birleşime katılmamak, ret ve çekimser oy kullanarak aktif ve pasif destek vermek suretiyle cezasız kalmasını sağlamakla veya ABD ve emperyalist güçler tarafından koruma altına alınmakla günah üstüne günah işlenmektedir.

 "Siyonistlerin İslam ülkeleri üzerinde menfur emelleri, bilindiği halde, Müslümanların uluslararası arenada temsilini ifade eden İslam İş birliği Teşkilatının (İİT) amaç ve ilkelerine ihanet ederek birbirleri ile dayanışma yerine çarpışmayı tercih etmeleri sebebiyle   güçlerini zaafa uğratmaları, İsrail’e yaklaşmaları İsrail’in gücüne güç katmakta uluslararası arenada İsrail’e meşruiyet kazandırmaktadır. 

    Müslümanlar çözümsüz argümanlara sığınmanın ötesine geçememiştir.  
        Gelinen noktada 73 yıldan beri İsrail zulüm, işkence ve işgale, Mescidi Aksanın muhafız ve murabıtları Filistinli kardeşlerimiz kanları, canları pahasına kendi topraklarını ve Hz. Muhammed’in, miraç durağı Müslümanların ilk kıblesi ve 3. Haremini savunurken; İslam alemi ve İslam İş Birliği Teşkilatına üye ülkelerin İş Birlikçi yöneticileri İsrail’i kınamanın ve çözümsüz argümanlara sığınmanın ötesine geçememektedir.  

     Kudüs Mescidi Aksa ve Filistin’i korumanın ve savunmanın sorumluluğu Filistinlilerin omuzlarına yıkıp seyirci kalmak en azından insafsızlık ve vicdansızlık olduğu kadar İslam davasına ihanettir. Haremi Şerifi koruma sorumluluğu sadece Filistinli Müslümanları veya Arapları ilgilendiren bölgesel bir sorun değil İslam Milletinin sorunudur.  Filistinlileri Siyonistlerin, eli kanlı katillerin karşısında yalnız bırakmak, Kudüs’ü Mescidi Aksa’yı işgalcilerin insafına terk etmek kelimenin en hafifiyle emanete hıyanetlik etmektir. 

Ne bekleniyor?  İsrail’in insafa, dünyanın vicdana gelmesi mi? 
İsrail tarafından Mescidi Aksa’nın bulunduğu Kudüs önce işgal sonra ilhak edildi.  Sonra başkent ilan edildi kınamanın ötesine geçilemedi. Mescidi Aksa mübarek ramazan gününde işgal güçleri tarafından basıldı, haremi şerife tecavüz, Müslümanlar taciz edildi. Ve Halen Top, tank, füze ve uçaklarla Gazze’li Müslümanlara saldırılar devam ederken, Bugün Filistinli kardeşlerimizin yanında olunmayacaksak ne zaman olunacaktır?  Kutsal değerlerimizin kirletilmesine bu karşı konulmayacaksa   ne zaman karşı konulacaktır?  Ne bekleniyor?  İsrail’in insafa, dünyanın vicdana gelmesi mi? 

             Şunu iyi bilelim ki, İsrail saldırılarının amansız ve insafsız bir şekilde sürdüğü şu zaman diliminde Siyonist oyununu bozmanın tek yolu İslam kardeşliğinin gereği olarak fiilen Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaktır. İsrail ve destekçilerine siyasi, askeri ve ekonomik boykot uygulamaktır. İslam ülkeleri ile aralarındaki husumeti, anlaşmazlıkları sonlandırıp, İslam İş Birliği teşkilatının, Müslümanlar arasında sosyal, siyasal, ekonomik, sınai, zirai, kültürel, eğitim alanları ile Filistin’in kaybedilen haklarının ve topraklarının alınması ve Özgür Kudüs’ün inşası şeklindeki amaç ve ilkelerinde yeniden buluşmaktır. 

       Yazımı NEKBE gününde dualarımızla Filistin kardeşliğimizin yanında olduğumuzu, Siyonist İsrail ve İş Birlikçilerini lanetliyorum. C. Hakkın Biz Müslümanlara hidayet, basiret ve dirayet vermesini, zilletimizi izzete, zayıflığımızı kuvvete, husumetlerimizi kardeşliğe ve barışa dönüştürmesini temenni ediyorum.    15 MAYIS 2021
     
                                                                 Mustafa KIR
                                   ANKARA SİVİL TOPLUM PLATFORMU BAŞKANI