Ak Parti’li eski bakan ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan liderliğindeki yeni oluşumlara ilişkin konuştu.

Ak Parti’li eski bakan ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan liderliğindeki yeni oluşumlara ilişkin konuştu. Çiçek, kendisinin ANAP’tan ihraç edilmesine rağmen parti değiştirmediğini söyleyerek Davutoğlu ve Babacan’a gönderme yaptı.

Çiçek, Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy’a verdiği demeçte Muhammed İkbal’in sözlerine ithafen Batı’nın vicdansızlık, Müslümanların ise akıl sorunu olduğunu belirtti. Çiçek, ‘Batı dünyası vicdanını kaybetti. Batı dünyasının vicdansızlığı, İslâm dünyasının yaşadığımız günlerde akılsızlığı var. Bir kişinin peşinden gidiyoruz, o ne derse gerçek o. FETÖ zırvalığı nereden çıkıyor? Tarihi mukayeseli okuyacağız, aklımızı kullanarak buna bakmamız lazım. İslam alimleri derler ki, 'Cenab-ı Hak insanlara iki elçi gönderdi. Biri akıl biri vahiy' Akılsız siyaset yapılabilir mi, akılsız dindarlık olabilir mi, devlet yönetilebilir mi? Akıl yoksa ahlâk da yok. İslâm dünyasında bugün yaşanan kepazeliğin temelinde ne var? Akıl da yok, ahlâk da yok. Batı dünyasında da vicdan yok. Bu virüs hepsinin kepazeliğini ortaya koydu zaten.’ ifadelerini kullandı.

Deizmin artışını Müslümanların ahlaken örnek olamaması ve sürekli olarak 500 sene önceden örnekler vermesiyle açıklayan Çiçek ‘Bu toplumda deizmden şikayet ediyorsak, işin ahlak boyutunu öne çıkarmamız lazım. İnsanlar okuyarak değil bakarak karar veriyor. Biz misal vermek gerekirse 500 sene, bin sene evvelki örnekleri veriyoruz. Siyasetçi toplumun önünde, iş dünyası da önde, dini yapılar, sosyolojik yapılar toplumun önünde. Bu türlü yapıların görevi iyi insan yetiştirmektir. İyi, dürüst, güvenli insan. Bu noktada Türkiye'nin ciddi sıkıntıları var. İki alanda obruk var. Obruk alttaki çekilen suyun sonucu meydana gelen çukurlardır.’ dedi.

Yeni partilere ilişkin değerlendirmeler yapan Çiçek, kendisinin ANAP’tan ihraç edilmesine rağmen böyle bir girişimde bulunmadığını söyledi:

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu yeni bir kurum. Ben ununu elemiş, eleğini asmış bir insanım. Ömrün de sonu var, dünyanın da sonu var, yaptığımız hizmetlerin de sonu var. Siyasette seçildiniz, o görev, bu görev, neticede biter. Bugün Meclis'in yüzde 90'ı yenilenmiştir. Bu türlü görevleri önemserim. Yeni kuruldu, bunu hemen başka türlü, yok filancalar parti kuracaklar, oraya gitmesinler vs. dendi. Benim ve tanıdığım kişilerin buna ihtiyacı yok. Ben mesela 91'de aday olmamıştım. Cenab-ı Hak, hak etmediğim halde bana bir sürü imkan verdi. Şimdi buradaki görevi bu sorumluluk içerisinde yapmaya çalışıyorum. Böyle kurullar başka yerlerde de var. Burası adı üzerinde istişare organı. İstişareyi Cumhurbaşkanları yapıyor. O neye ihtiyaç duyuyorsa, bir fikir almak, değerlendirme yapmak ihtiyacı duyuyorsa gündemi kendisi belirliyor. Kuruluş yeni olduğu için, araya virüs girdiği için, yeteri kadar toplantı da yapılamadı.

"ALGILAR DEĞİL OLGULAR ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRELİM"

Ben bu işi noktaladığımı söyledim. Bu saatten sonra aktif siyaset anlamında emin olun şu tartışmaların önemli bir kısmını bile bilmiyorum. Birisi bir şey sorarsa araştırıyorum. Dokunulmazlık dosyası mesela, yeminle söylüyorum, içeriğini bilmiyorum. Karar verecek birisi değilim. Bir şeyi tartışacaksak onun bilgisine sahip olmak lazım. Olayları algılar üzerinden değil olgular üzerinden değerlendirmek lazım. Meclis tartışmalarını çoğu zaman takip etmiyorum.

"GRUP KARARINA UYMADIĞIM İÇİN İHRAÇ EDİLDİM"

Olup bitenleri biraz daha acaba nedir ne değildir bununla ilgili tespitlerim oluyorsa ulaştırmam gereken yerlere ulaştırmaya çalışıyorum. Bunu bazen yazılı bazen de randevu alıp gidip söylüyoruz. Türkiye'de şimdi bir şey söylesem, hemen 'daha evvel bunları niye söylemedin' denir. Peki daha önce söylemediğimi nereden biliyorsunuz. Her konuşulan şeyleri jurnallemek mi gerekiyordu? Bu tür genellemelerle Türkiye'de sağlıklı düşünmeyi engelliyor. Bir kısım kul hakkıdır. Haksız yere suçlamalara sebebiyet veriyor. Mesela şu günlerde parti değiştirmelerle ilgili şeyler var. Ben şimdi bir şey konuşacağım, bu kez yine konuşacaklar. Ben Anavatan Partisi'nin kurucusuyum. Grup kararına oy vermedim diye partisinden ihraç edilmiş birisiyim. 23 sene sonra benim o partiden ihraç edildiğimi bilen kaç kişi çıkacak?

"BU ÜLKEYE İYİ HİZMETLER YAPTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM"

Ben parti falan değiştirmedim, partimden ihraç edildim. 8 ay bağımsız kaldım. Tası tarağı topladım, artık gideceğim. Bir başka oluşum meydana geldi. Yeni bir anlayışla, üslupla siyaseten devam edeceğiz dendi ve sonradan AK Parti'nin kurulmasına sebebiyet verdi. Fazilet Partisi kapatıldı sonra AK Parti oldu. Şimdi ben parti mi değiştirdim? Öyle siyasetçiyi hemen suçlamamak lazım. Ben bu ülkede iyi hizmetler yaptığımı da düşünüyorum. Aile politikası ilk defa 6. 5 Yıllık Planla hayata girdi. Birçok yasal düzenleme yaptık. Bunu tek başıma yapmadım. Hükümetlerimizin, Meclis grubunun desteğiyle yaptım.