Gazeteci yazar  Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında, sosyal medyada  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öldüğüne dair iddialara isim vermeden tepki gösterdi. Dilipak, “Bakıyorum da birileri birilerinin ölümü üzerinden ne senaryolar yazıyorlar ya da birileri birilerinin yaşaması üzerinden ne senaryolar üretiyorlar. Sonunda herkesin bir planı var. Allah’ınsa bir hükmü. Sonunda Allah’ın dediği olacak. Ve herkes neye layıksa onu bulacak. Allah iradesi ve rızasının gerçekleşmesinde hiç kimsenin varlığına muhtaç değildir.” dedi.

'DÜNÜN KAZANIMLARINI BİR PARTİ, BİR KİŞİYE PATENTLİYOR'

“Birileri dünün kazanımları bir parti, bir kişi ile patentleme çabasında oluyor her zaman.” diyen Yeni Akit yazarı Dilipak, “Oysa o iktidar ya da nimet, dünün kolektif çabalarının ürünüdür. Sonra o iktidar sahipleri, bu kazanımdan yola çıkarak insanlardan kendilerine sadakat bekliyorlar ve başarıların devamının buna bağlı olduğunu söylemeye kalkıyorlar adeta. Oysa Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir ve bu süreçte herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır. Eğer bir an için özünü kaybedersek insanlık ölür, ki asıl tehlikeli olan da budur.” diye yazdı.

Abdurrahman Dilipak, yazısının bir kısmında şunları kaydetti:

“Kimsenin yaşaması ya da ölümü, kimsenin kurtuluş ya da helak’ının sebebi değildir. O sadece sebeplerden biridir. Sonun da hayır da şer de Allah’ın iradesi içindedir. Biz O’nun rızasına tabi olursak, Ondan gelecek hayrın kaynağını, sebebini o halkeder, dilerse kafirler eliyle dahi, O, o sebebi halkedebilir. Sonuçta bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir. Sonuçta dirilten de öldüren de, tekrar diriltecek olan da Allah’tır. O irade ve rızasını gerçekleştirmek için birilerinin yardımına ya da desteğine muhtaç değildir. Birinden bir şey almaya muhtaç da değildir. Herkes kaderini, rızgını ve ecelini bir ölçüye göre tayin eden de O’dur!
Hiçbir liderlik, hiçbir yakınlık, hiç kimse için mutlak kurtuluş vesilesi değildir. Peygamberlerin kurtarıcı gücü yoktur. Onlar kurtuluşa çağırırlar. Yoksa babamız peygamber olsa gelse (Haşa, artık bir peygamber gelmeyecek) sizi kurtaramaz. Hiçbir lider ya da komutan, önder kurtarıcı değildir. Göklerin ordularının komutası, göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarı kimsenin yed-i tasarrufunda değildir. Tabii bunu kime anlatacaksınız? Kemalistlere mi, dindarlara mı, solculara mı, milliyetçilere mi!. Herkes kendine bir “kurtarıcı önder” bulmuş yoluna devam ediyor! Herkesin kendine göre bir kurtarıcısı var! O da yetmezse, kimi Mehdi bekler, kimi Mesih, kimi müceddid. Oysa peygamberler geldi, peki sonuç ne oldu! Kimse kendini değiştirmeyi düşünmüyor ve herkes bir kurtarıcı bekliyor. Oysa kişi kendini değiştirmedikçe Allah onun hakkındaki hükmünü değiştirmeyecektir.”