Sokak canları, talihi kötü giden can dostlarım;

Sizler ne güzelsiniz..

Taa Osmanlı zamanlarında sokak hayvanlarını beslemekle görevli kişiler bulunurmuş.

Hayvanlara karşı hoşgörülü ve fedakar yaklaşım sergileyen halk arasında mancacı adıyla anılan bu kişiler düzenli olarak besleme yaparmış. Tabi halktan aldıkları para ve yemeklerle yapılırmış besleme.

Şimdilerde ise gerek yerel yönetimlerin gerek üst düzey yönetimin sokak hayvanlarının korunması ve ihtiyaçlarının karşılanması hususunda verdiği izlenim ne yazık ki umutları kırıyor.

Hukuki anlamda da buna dair düzenlemelerin yetersizliği yok denecek kadar azdır.

Sokak hayvanlarını beslemek veya ihtiyaçlarını karşılamak bir yana onları korumakta bile güçlük çekiyoruz.

Her canlı gibi yaşama hakkı  olan sokak canları, bu hakkın kendisine yalnızca ‘canlı’ olduğu için kabul edilip verilmesi gereken ve korunmaya alınması gereken varlıklardır.

Son zamanlarda giderek artan sokak hayvanlarına yapılan işkenceler hurhanca işleniyor. Ve elimiz kolumuz bağlı bir vaziyette  izliyoruz televizyonlarda.

Sadece görsel medya ile kalmıyor özelde sosyal medyada da yer buluyor kendine.

Kendilerince meşru sayılıyor yaptıkları ve hiçbir vicdana sığmayacak şekilde işleniyor işkenceler;

öyle ki ne bir önlem alınabiliyor ne de buna dair özel bir çabası var yerel yönetimlerin.

Ancak duyurabilirse sesini hayvanseverler duyuruyor; biraz medyada serbest olarak biraz da sivil toplum kuruluşları yoluyla.

Ancak çözüm üretilebiliyor mu  muamma olan bu durum veya sokak hayvanlarını ne derece koruyucu olduğu bilinmeyen bu konu askıda ve halen bekliyor.

Burada şu söz aklıma geliyor; ‘Bir toplumun medeniyet seviyesini ve ahlaki gelişmişliğini anlamak için, hayvanlarına nasıl muamale edildiğine bakmak yeterlidir.’ (Mahatma Gandhi)

ve ardından düşünüyorum ki ecdadı ile övünen bir toplum ne yazık ki ecdadı gibi olmayı başaramayacak.

Kendi dünyası dışında bir dünyanın varlığından bihaber ve yalnız kendi yaşıyor zannederek ömrünü devam ettirirken Allah’ın emaneti olan doğaya ve doğanın içinde yaşadığı diğer canlılara sahip çıkmamanın bedelini elbet bir gün ödeyecektir.

Tabi insanlığını yitirmeden geri dönüşü için hala bir umut var.

işte bu yüzden herkes bir can sahiplense ne olurdu?

İnsanlar açıkta mı kalırdı? Hayır!

Herkes bir can sahiplenseydi ve hayvanlara da insan gibi davransa idik dünyamız güzelleşir, doğaya güzel bir armağan olarak iyi bir dostluk bırakılırdı.

Dışardaki patiler için bir dileğim var;

Herkes bir can doyursun;

Bütün canların bize emanet olduğu unutulmadan;

hayvanlara da insan gibi davranılsa...

Dünya ne güzel olurdu...

Zeynep KESKİN 19/06/2019