Partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Moskova'daki İdlib zirvesinden çıkan sonucu eleştirerek, "Soçi'ye uymayan Rusya ve Esad oldu, görüşme talebini yapan biz olduk. Moskova'da kazanan Rusya ve Esad oldu geri adım atan biz olduk." dedi.

'EKONOMİ İYİYE GİDİYOR SÖZLERİ ALAY ETMEKTİR'

Ekonomik gelişmelerde ilgili de eleştirilerde bulunan Akşener, "Geçen seneye göre alım gücünüz daha mı yüksek? Yiyecekler, giyim daha mı ucuz? Çocuğunuzun cebine daha fazla harçlık koyabiliyor musunuz? Faturaları daha mı rahat ödüyorsunuz? Bütün dünyada petrol ve doğal gaz fiyatları düşerken, sizin ısınma masraflarınız düştü mü?Eğer bunlara “evet” diyemiyorsanız, Damat Bey’in “ekonomi iyiye gidiyor” sözleri, sizinle alay etmekten başka bir şey değildir." diye konuştu. 

GAZETECİLERİ HAPSE GÖNDERMEK EN KOLAYI

Meral Akşener, son günlerde yaşanan gazeteci tutuklamalarına da tepki göstererek, "Libya'da şehit olan istihbaratçımızın haberini bahane edip FETÖ'nün hedefindeki gazeteciyi hapse gönderiyorlar. Madem şehit istihbaratçımızın cenazesi gizliydi neden siyasi parti temsilcileri neden davet edildi. İlla ki soruşturacaksanız gizli kalması gerektiğine inandığınız o cenaze törenini ifşa edenleri soruşturun. Bu açıklara göz yumduktan sonra haberi yapan gazetecileri hapse göndermek en kolayı." şeklinde konuştu.

Meral Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

Dostun Putin kapıda beklemeni bütün herkese gösterip bizi rezil etti. Sayın Erdoğan hani itibardan tasarruf olmazdı. Onlar sana kapı önünde beklemeyi, layık gördün sen ayaklarına gidip onlara nasıl teşekkür edebildin? Yazıklar olsun.

Suriye topraklarında operasyon yapmamıza neden olan PKK/YPG/PYD’den artık söz edilmiyor. Milletimizin gözüne baka baka zaferden söz edenler var. Esad ile aracılarla görüşüldüğünü sayın Erdoğan’ın ağzından öğrendik. Biz bunu derken iktidar Emevi camisinde namaz kılacaklarını söyledi. Biz bunları derken iktidar taş üstünde taş omuz üstünde baş kalmayacak diye ultimatom verdi. Gözlem noktalarımız ıssız adalar gibi Allah’a emanet kaldı. İktidar türkürdüğünü yaladı, kapı önlerinde süründürüldü.

Türkiye, batının da ortak olduğu Suriye meselesinden ötürü oluşan sığınmacı meselesini elbette tek başına taşımak zorunda değildir. Bu nedenle sınırlarını açmak Türkiye’nin en doğal hakkıdır. Ancak bunu yaparken, yine şahsi kızgınlıklarla hareket etmek, haklı olan Türkiye’yi dünya kamuoyunda “insan kaçakçısı devlet” durumuna düşürüyor.

Her geçen gün Türk ekonomisi, uluslararası rekabetin dışına itiliyor. Dünya ekonomisinden aldığımız pay, 2017 yılında yüzde 1,06 iken, bugün yüzde 0,86’ya düştü. Son 6 yılda milli gelirimiz, yüzde 21 azaldı.2013 yılında 12.500 dolar olan kişi başı milli gelirimiz, bugün 17.500 dolara gelebilecekken, iktidarın başkanlık sistemi macerası sonucunda, 9 bin dolarda takıldı kaldı.

Damat Bey’e göre güya ekonomi dengeleniyor ama; işsizlik azalmıyor, vatandaşın geçim sıkıntısı bitmiyor, enflasyon düşmüyor. Güya ekonomi dengeleniyor ama; Esnaf, çiftçi, sanayici, borçlarının altında ezilmeye aynen devam ediyor.Güya ekonomi dengeleniyor ama; vatandaş kredi kartı borcunu ödeyemiyor, icradaki dosya sayısı her gün artmaya devam ediyor.İktidara geldikleri 2002 yılında, hane halkına düşen borç 7 milyar liraydı. Bugün 88 kat arttı, 622 milyar lira oldu. İktidara geldiklerinde, reel sektörün borcu 88 milyar liraydı. Bugün 33 kat arttı, 2 trilyon 925 milyar lira oldu.