Ömer Dinçer'den KHK üzerinden hükümete 'adalet' eleştiri!






Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İBB Başkanlığı döneminden bu yana yakın çalışma arkadaşı olan Ömer Dinçer, son KHK ile üniversitelerde yapılan ihraçlar konusunda hükümete sert eleştiriler yöneltti. 2003-2007 yılları arasında Başbakanlık Müsteşarlığı da yapan Dinçer, Habertürk'teki köşesinde bugün "Kalem ve Kılıç" başlıklı bir yazı yazdı.











OHAL sürecinde çıkartılan KHK'lar ile birçok kişi FETÖ suçlamasıyla işinden atıldı. Büokrasiden akademisyenlere kadar uzanan bu görevden almalarda masumların hakkına girilmesi vicdanlı kişileri rahatsız ediyor. Kurunun yanında yaş yanmasın diye feryat edenlerden biri de Ömer Dinçer. Dinçer, Habertürk gazetesindeki köşesinde bugün bu konuyu yazdı.



Yazısında Büyük İskender’in, "Dünya iki şeyin üstündedir: Kılıç ve kalem. Kılıç, kalemin altındadır. Kalem, öğreticilerin sermayesidir. Uzak ve yakında bulunan bütün insanların görüşü onunla bilinir. İnsanın zamanı dardır, kitaplara bakmazsa olgun bir akla sahip olamaz. Şayet kılıç ve kalem olmasaydı dünya ayakta kalamazdı" sözünü hatırlatarak yazısına başlayan Dinçer,


EDWARD SAİD HATIRLATMASI


Edward Said olayına da yazısında yer veren Dinçer, "Edward Said Lübnan’da iken, Golan Tepeleri’ni ziyareti sırasında eline küçük bir taş alarak İsrail’e doğru atmış ve “İsrail hükümetinin Filistinlilere yaptığı zulmü” kınamıştı. Bunun üzerine ABD’de ders verdiği üniversitede Yahudi lobisi ayağa kalmış, öğrenci dernekleri Said’in görevine son verilmesini talep etmişti. Öğrencilerin protestoları, Yahudilerin öfkesi dinmiyordu. Sonunda, kendisi de bir Yahudi olan üniversite rektörü, “Bizim üniversitemizde hiçbir öğretim üyesi bizden farklı düşünüyor diye görevden uzaklaştırılamaz” diyerek bir üniversiteye ve özgür bilime yakışan bir tavır koymuştu." diye yazdı.


İKTİDARA GELİRKEN VERDİĞİ SÖZLER


Ömer Dinçer, AKP'nin iktidara gelirken üniversiteler üzerinde bir yönetim ve denetim kurumu olduğu için YÖK’ün kaldırılması, üniversitelerin idari olarak, özerk ve bilimsel olarak özgür olması, düşünce ve inanç özgürlüğünün sağlanması, devletin insanların kılık kıyafetine müdahale etmemesi için söz verdiğini de hatırlattı.


DARBEYE DESTEK VERENLERİN CEZALANDIRILMASINA KİMSE KARŞI ÇIKAMAZ


15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte yaşanan olayların normal olmadığını dile getiren Dinçer, "Hiç şüphesiz, normal bir süreçten geçmiyoruz. Kalleş bir darbe teşebbüsü atlatıldı. Bu süreçte ihanet eden, darbeye teşebbüs eden, doğrudan veya dolaylı destek verenlerin, puslu havadan yararlanıp şehirleri işgal etmeye kalkan teröristlerin, teröre ve şiddete açıkça söz ve eylemleriyle katkı sağlayanların cezalandırılmasına hiç kimsenin itirazı olamaz. Aksine, cezalandırılmazsa adalet sağlanmış olmaz." diye yazdı.


HASSAS DAVRANILMAZSA ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIR


Cezalandırılması gerekenler için ölçünün belli olduğunu ifade eden Ömer Dinçer, yazısında şunlara yer verdi: "Darbeye, teröre ve şiddete söz veya eylemle açıkça destek olmak. Bunun dışında kalan insanlara suçlu muamelesi yapmak haksızlık olur. Çünkü, eğer hassas davranılmazsa dini ve felsefi inanç, ifade, teşebbüs ve örgütlenme gibi özgürlüklerin kısıtlanmasıyla sonuçlanabilir... İnsanların hak ve hürriyetlerini, üniversitelerin özerkliğini, bilimsel özgürlüğü savunmak hepimizin görevi, ama en çok da 'Kendi nefsin için istemediğini, başkaları için de isteme' öğüdüne muhatap olanların..."



KONFÜÇYÜS MESAJI


Kişisel web sayfasında hayat hikayesi, akademik hayatı, siyaset hayatı ve bürokrasi hayatına ait bilgileri de paylaşan Ömer Dinçer, Konfüçyüs'ün şu sözüne de yer veriyor: "Makam sahibi olmamaktan korkma, bir makam elde edince yerleşip kalmaktan kork. Kimsenin seni tanımayacağından korkma, tanınmaya değer olmamaktan kork..."