Sonunda namlular Türkiye’ye dönecek!







El Kaide bahanesiyle önce Afganistan, ardından “kitle imha silahı var” yalanıyla Irak işgal edildi. Sonra DEAŞ gerekçe gösterilerek Suriye kaosa ve iç savaşa sürüklendi. İslam âlemi, “aynı elden çıkmış” terör örgütleri eliyle tanzim edilirken, oyun hiç değişmiyor. DEAŞ, güya bölgeden temizlenirken, yerine PYD/YPG ikame ediliyor. “Dünyanın Yörüngesini Değiştiren Güçler: İstihbarat Örgütleri” kitabının yazarı Dr. Kenan Karataş’a göre, ABD’nin PYD’ye “emaneten”(!) verdiği silahlar, bu gidişle büyük ihtimalle Türkiye’ye dönecek!




Sonunda namlular Türkiye’ye dönecek



Millî Gazete / Furkan Erten



“Dünyanın Yörüngesini Değiştiren Güçler: İstihbarat Örgütleri” kitabının yazarı Dr. Kenan Karataş ile istihbarat örgütlerinin Türkiye üzerindeki çalışmalarını ve Türkiye sınırlarında neler yaşandığını konuştuk. “ABD, sadece IŞİD’i değil, bölgede silahlı tüm terör örgütlerini bizzat istihbarat örgütleri tarafından eğitiyor” diyen Karataş, “Önce bir canavar çıkarırsınız, hedef bölgeye salarsınız. Sonra da çıkardığınız canavarı hem besler hem de yok etmeye çalışırsınız. Bugün Suriye’de yaşanan tam da budur. DEAŞ yakında Rakka’dan çekilecek ve bölge tamamen YPG güçlerine bırakılacak. Daha sonrasını düşünmek bile istemiyorum. DEAŞ’ı bölgeden temizlemek amacıyla PYD/YPG’ye teslim edilen ağır silahlara gelirsek! O silahlar geri gitmeyecek ve kısa bir süre sonra namluları Türkiye’ye dönecektir” dedi.

Ortadoğu ve İslam dünyası, kanlı planlara ve sinsi tezgâhların merkezinde yer alırken, yaşananların ardındaki aktörler kimseyi şaşırtmıyor.



RAKKA, YPG’YE BIRAKILACAK


“Sadece DEAŞ değil, bölgede silahlı tüm terör örgütleri CIA ve MI6’nın kontrolü altında” diyen Karataş, “Önce bir canavar çıkarır, hedef bölgeye salarsınız. Sonra da çıkardığınız canavarı hem besler hem de yok etmeye çalışırsınız. Bugün Suriye’de yaşanan da tam da budur” diye konuştu.


DEAŞ’ın yakında Rakka’dan çekileceğini ve bölgenin tamamen YPG güçlerine bırakılacağını belirten Karataş, “DEAŞ’ı bölgeden temizlemek amacıyla PYD/YPG’ye teslim edilen ağır silahlar geri gitmeyecek ve kısa bir süre sonra namluları Türkiye’ye dönecektir” ifadelerini kullandı.


ABD, İslam coğrafyasında neyi hedefliyor?

2011 İkiz Kuleler saldırısı sonrası terör literatürüne ilk kez küresel İslami terör kavramını dâhil ettiler. Dünya kamuoyunda her bir Müslüman’ın potansiyel terörist olduğu yönünde bir algı operasyonu yürütüldü ve dünya devletlerine “ya bizdensiniz ya da terör destekçisiniz” çağrısı yapıldı. Diğer bir ifadeyle ABD’nin dünya petrol rezervinin % 75’ini, doğalgazın ise % 35’ini barındıran Ortadoğu’ya ve dolayısıyla yer altı kaynakları üzerinde hegemonyaya sahip olabilme adına geçerli ve meşru bir neden inşa edilmiş oldu.


ASIL SENARİST İNGİLTERE, OYUN KURUCU İSRAİL, OYUNCU İSE ABD’DİR


İsrail, bu projenin neresinde yer aldı?

Asıl aktör ABD olarak bilinir. Oysa ABD sadece İngiltere ve İsrail’in silahlı piyonu konumundadır. Asıl senarist İngiltere, oyun kurucu İsrail, oyuncu ise ABD’dir. Ortadoğu’da sahneye konan bu oyundan ABD ve İngiltere’nin beklentisi petrole sahip olmak iken İsrail’in beklentisi Ortadoğu coğrafyasında güçlü bir konuma gelmek, sınırlarını genişletmek ve kendi garantörlüğünde yeni bir devlet kurmaktır. Ve söz konusu devletin kurulması da ABD’ye ihale edilmiştir.


“TÜRKİYE’NİN SURİYE SINIRINDA TAŞERON BİR DEVLET KURULDU”


Yeni bir devlet diyorsunuz, bu devlet hangi sınırları kapsıyor ve kim tarafından kuruluyor?

Irak, Mısır, Libya ve Suriye’nin tam bağımsızlığından ya da üniter yapısından söz etmek mümkün mü? Hayır! Irak üçe bölünmüş durumda. Barzani 2017 sonlarına doğru bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen Kerkük ve Musul da bağımsızlığı ilan edilecek olan Kuzey Kürdistan sınırları içinde yer alacaktır. Bizim için asıl sorun, büyük İsrail hayalini gerçekleştirmeye yönelik Türkiye sınırında kurulması düşünülen devlettir. Ben, resmen olmasa da fiilen Türkiye’nin Suriye sınırında taşeron bir devletin kurulduğunu iddia ediyorum. Şu an orada ABD bayrağı koruma kalkanı olarak görev yaparken, bölgedeki tüm terör örgütleri de bu amaca yönelik silahlandırılmaktadır. Emin olun ki, çok yakın bir tarihte bu sınırlar Türkiye içlerine doğru kaydırılmak istenecektir. Ve bu anlamda yabancı istihbarat ajanları Türkiye’nin bütün bölgelerinde ve özellikle de doğu illerimizde çalışmalarına devam etmektedirler.


AŞİRETLERİ ETNİK İSYANA TEŞVİK EDİYORLAR


Bu iddianız çok önemli, biraz açabilir misiniz?

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında altı ülkenin işgal edilmesi gerekiyor. Yukarıda ifade ettiğim gibi dört ülkenin bazılarında işgal süreci tamamlanmış, bazılarında ise işgal süreci devam etmektedir. Suriye’yi işgal sürecinin çok yakında sonuçlanacağını ve hemen akabinde İran ve Türkiye’ye müdahale için meşru zemininin oluşturulacağını tahmin ediyorum. Tabii önce İran mı yoksa Türkiye mi müdahaleye maruz kalacak şu an için öngörmek mümkün değil. Sadece şunu söyleyebilirim; İran’da iç çatışma çıkarmak amacıyla PEJAK terör örgütü faaliyete geçirilirken, İngiliz MI6 ajanları da doğuda aşiretleri etnik isyana teşvik etmeye yönelik çalışmalar yürütmektedirler.


ANTAKYA VE KAHRAMANMARAŞ DA YENİ DEVLET SINIRLARI İÇİNDE


Suriye’de kurulması düşünülen devlet sınırlarının Türkiye’ye kayması mümkün mü?

Bizzat sömürgeci Haçlı orduları tarafından düzenlenen Ortadoğu haritasında Irak, İran, Türkiye ve Suriye topraklarından parçalar alınmak suretiyle oluşturulmuş yeni bir devletin varlığı söz konusudur. Bu proje kapsamında Antakya ve Kahramanmaraş’ın da yeni devlet sınırları içinde olduğunu görüyoruz. PYD/YPG’ninAmanos Dağları’nda hâkimiyet kurmak istemesi de bu tezimizi destekler niteliktedir. Terör örgütü 1992 yılında beri Amanos Dağları’nda lokal eylemler gerçekleştirerek hâkimiyet kurmak istemiş ama tam anlamıyla istediği hedefe ulaşamamıştır. Suriye’nin Antakya sınırında yer alan ve şu an PYD’nin kontrolünde olan Afrin, bu anlamda Türkiye için çok önemli bir konumdadır. Şayet örgüt Amanos Dağları’nda kontrolü ele geçirecek olursa buradan İç Anadolu ve Akdeniz illerine inmeyi ve dolayısıyla bu bölgelerde eylemler gerçekleştirme olasılığı yüksek olacaktır. Diğer bir ifadeyle, hayali de olsa BOP kapsamında düzenlenen ve Türkiye dâhilinde sınırları çizilen haritanın batı ve doğu sınırında çatışmalar yaşanacak ve alan daraltılarak içe doğru yayılacaktır.


Doğudaki aşiretler, yabancı istihbarat ajanlarının bu girişimini nasıl karşılıyor? İstihbarat ajanlarının görüştüğü sadece aşiretler mi?

Hafızalarımızı yoklayalım! Irak’ın sınırlarını kim çizdi ve kimler Irak devletini ilan etti? Geniş bir coğrafyaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu, aynı zamanda şu anki Irak topraklarına da hâkimdi. Ancak İngiliz ajanlar GertrudeBell ve Edward Lawrence bölgedeki Arap aşiretlerini isyana teşvik ederek, bölgede Türk varlığına son vermiş ve Irak sınırlarını belirleyerek, bağımsız Irak devletinin ilan edilmesine ön ayak olmuşlardır. Açık ve net ifade ediyorum; CIA, MOSSAD ve MI6 gibi yabancı istihbarat ajanları şu an Türkiye’nin yedi bölgesinde de çalışmalar yürütmektedirler. İstanbul’da Gezi olayları ve benzeri eylemler, Doğu’da hendek çatışması ve diğer birçok saldırı ve bombalama eylemleri yine bu ajanların senaryosudur. Şimdi gelelim son iddiama! Geçen hafta ulusal birçok yazılı basında da yer alan haberimizle Suriyeli mültecilerin yabancı istihbarat ajanlarının tuzağına düşmeye başladıklarını gündeme taşıdık.


“BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİ CIA ve MI6’NIN KONTROLÜNDE!”


DEAŞ’ın Ortadoğu politikasındaki yeri nedir?

Konuşmamızın başında emperyal sömürgeci aktörlerin Ortadoğu’ya müdahale sürecini başlatabilmesi için meşru nedenlerin olması gerektiğini ve bu anlamda İkiz Kuleler saldırısının bizzat CIA organizasyonu altında gerçekleştirildiğini ifade ettim. Siz bölgeye sızmak adına bir neden verirseniz, bu kez söz konusu coğrafya içinde yer alan ülkeleri işgal için meşru zemine ihtiyaç duyarsınız. Irak işgali için bu neden nükleer üretiyorlar bahanesiydi, Mısır ve Libya’da kullanılan meşru neden ise diktatörlüktü. Tüm bölge ve özellikle de Suriye için kullanılacak ana senaryo IŞİD oldu. Burada emperyal Haçlı orduları iki algıyı aynı anda gerçekleştirmiş oldu. Biri dünya kamuoyunda İslamiyet’i kafa kesen, barbar ve canavar olarak yansıtmak, ikincisi ise bölge halkını bu barbar örgütten kurtarmak adına müdahaleyi meşru zemine oturtmak.


IŞİD’İ VE SİLAHLI TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNİ ABD EĞİTİYOR


Yani IŞİD’i ABD mi kurdu diyorsunuz?

Sadece IŞİD’i değil, bölgede silahlı tüm terör örgütleri CIA ve MI6’nın kontrolü altında olup, bizzat bu istihbarat örgütlerinin personeli tarafından eğitilmektedirler. Önce bir canavar çıkarır, hedef bölgeye salarsınız. Sonra da çıkardığınız canavarı hem besler hem de yok etmeye çalışırsınız. Bugün Suriye’de yaşanan da tam da budur. DEAŞ yakında Rakka’dan çekilecek ve bölge tamamen YPG güçlerine bırakılacak. Daha sonrasını düşünmek bile istemiyorum. DEAŞ’ı bölgeden temizlemek amacıyla PYD/YPG’ye teslim edilen ağır silahlara gelirsek! O silahlar geri gitmeyecek ve kısa bir süre sonra namluları Türkiye’ye dönecektir.

Milli gazete