Kanun Hükmünde Kararname (KHK) konusuna dair konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu dikkat çeken ifadeler kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Edirne 6. Olağan Kongresi'nde açıklamalarda bulundu.

Gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) konusuna dair de konuştu.

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ülkenin idare edilmesi halinde ülkede adaletin tesis edildiğini söylemenin mümkün olmayacağını kaydeden Karamollaoğlu, "Eskisi gibi sık çıkmasa bile hala birçok hak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile insanların elinden alınıyor. On binler değil yüz binlerce insan var." dedi.

Karamollaoğlu, söz konusu problemleri gündemi getirdikleri zaman hükümet ve hükümet yandaşlarının hayret ettikerini söyledi. Karamollaoğlu, konuya ilişkin olarak, "Bir eli yağda bir eli balda olanların da bunu görmesi mümkün değil. Kim bunlar? Yetkili makamda oturanlar. Hükümetin kendisi ve yandaşları. Bunun için de biz bu problemleri gündeme getirdiğimiz zaman hayret ediyorlar. Bizi hainlik ile bile itham edebiliyorlar. Ne zamana kadar? Kendi kafalarına bir taş düşene kadar." ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun konuşmasının bir bölümü şu şekilde:

Memleketimizde birçok mağdur var. Adaletin tesis edildiğini mahkemelerin çalıştığını hükümler verildiğini söylüyorlar ama biz biliyoruz ki bu ülkede Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile mahrum edilen on binler değil yüz binlerce insan var.

Kanun Hükmünde Kararname ne? Kanun hükmünde neden oluyor? Meclisten böyle bir karar çıkarılmış. Bu kararlar yeri geldiğinde ülkelerde uygulanabilir mi? Uygulanabilir. Hangi hallerde? Olağanüstü şartlar altında mahkemeler uzayabileceği için hükümetlerin süratle karar vermesi be sükunetin sağlanması için onlara bir takım yetkiler verilir. Bu yetkiler kısıtlıdır, kısıtlı bir süre için verilir. Altı aylık, dokuz aylık, kendimizi zorlayalım bir senelik bir süre için bu yetkiler verilebilir. Kanun Hükmünde Kararnameler ile idare edilir hale gelinirse ülkede adaletin tesis edildiğini söylemek ne yazık ki mümkün olmaz. Böyle bir ortamdayız. Eskisi gibi sık çıkmasa bile hala birçok hak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile insanların elinden alınıyor. On binler değil yüz binlerce insan var. Ve üç buçuk sene geçmiş. Hala bu kararnameler ile insanlar görevlerinden alınabiliyor, uzaklaştırılabiliyor, tutuklanabiliyor, mahkum edilebiliyor. Elbette mahkumiyet kararı mahkemeler tarafından veriliyor ama süreyi uzattığınız zaman insanlar mahkemeye çıkmadan alacakları cezanın büyük bir kısmını çekmiş oluyorlar. Bizim böyle bir ortamda ülkemizde huzurun, saadetin, barışın olduğunu söyleme imkanımız var mı? Ben bunu göremiyorum. Bir eli yağda bir eli balda olanların da bunu görmesi mümkün değil. Kim bunlar? Yetkili makamda oturanlar. Hükümetin kendisi ve yandaşları. Bunun için de biz bu problemleri gündeme getirdiğimiz zaman hayret ediyorlar. Bizi hainlik ile bile itham edebiliyorlar. Ne zamana kadar? Kendi kafalarına bir taş düşene kadar.

Geçenlerde bir yerden selam geldi. Şaşırdım. Hak helalliği de istenmiş. Ne olmuş dedim? İki kişi, din görevlisi, görevden alınmış. Başına taş düşmek dediğim bu. Kendi başına bir sıkıntı geldiği zaman 'Vay canına bu da olmaz ki' diyor. Ama kendi başına bir sıkıntı gelene kadar da yapılan bütün haksızlıkları meşru görüyor, savunuyor. Allah yar ve yardımcımız olsun.