Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Haftalık Basın Toplantısı'nda gündemdeki konuları değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye" vaadine gönderme yapan Karamollaoğlu, "Güler misin ağlar mısın? Ne zaman 20 yıl sonra? Çözeceğim diyor, 20 yıl sonra? Ne zaman? Bir dönem daha verirseniz. Allah sana akıl fikir versin. Vatandaşın sunduğu kredi bitti" dedi.

Karamollaoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle;

İnsanımız kısa sürede yüksek maaş aldığını sanıyor ama ay sonunu getiremediğini anlamakta gecikmiyor. İktidarın derdi koltuğunu korumak. Seçime kadar durumu kurtarmak yetiyor kendisine. Sonrasında bu yanlış politikalar nedeniyle milletin içeceği acı ilaç ve sıkacağı kemer, umurlarında değil.
Biz iktidarın mental yorgunluk yaşadığını sanıyorduk. Oysa çok daha vahim bir durumla karşı karşıya iktidar, çünkü ciddi bir psikoz bozukluğunun içine girmiş bulunuyor.
20 yılın yıpranmışlığını yeni ve süslü ambalajlarla örtmeye çalışıyor.
Sayın Erdoğan şimdi de yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye vaat ederek bunu kendilerinin başaracaklarına inanıyor. Güler misin ağlar mısın?
20 yıllık bir geçmişi olan iktidar, problem var diyor. Ne zaman 20 yıl sonra? Çözeceğim diyor, 20 yıl sonra? Ne zaman? Bir dönem daha verirseniz. Allah sana akıl fikir versin.
Türkiye 2013 Yolsuzluk Endeksinde en çok puan kaybeden ülke oldu. 2013 yılına göre 43 basamak daha ileriye gitti 96. sıraya yükseldi nerede, Yolsuzluk Endeksi'nde. İyi bir mesafede değil, güçlü bir ekonomide değil, yolsuzlukta ileriye gitti.
Şeffaflık olursa kendi kirli çamaşırları ortaya dökülecek. Kamu ihalelerinde dünyada en çok ihale alan şirketlerin beşi Türkiye'de. Rakamları vermiyor sır diyor. Bunlar senin sırrın. Şeffalığa ve hesap vermeye alışkın değiller.
Buradan onu uyarmak istiyorum, Sayın Cumhurbaşkanı işin çok zor. 20 yıllık uzun bir süre yolsuzluk ve rüşvet bataklığına batmış olan bu iktidarın bu bataklıktan 8-10 gibi kısa sürede kurtulması mümkün değil. Önce niyet lazım. Cumhurbaşkanı ve ekibi ekonomiyi düzeltmeye çalışacağına taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışıyor.
Her kabine toplantısının ardından yeni bir kredi paketi açıklamayı da alışkanlık haline getirdi. Vatandaşın gönlünü kredi paketleriyle almaya çalışıyor ama vatandaşın iktidara sunduğu kredi bitti.
Bundan sonra açıklanan her kredi enflasyonun artmasına vesile olacaktır.
Faizle kredi çekenler kendilerini enflasyona karşı bir şekilde korumayı başarırken sistemin dışında kalanlar ve sabit gelirliler her geçen gün eziliyorlar. Bu nasıl faizle mücadele anlamak mümkün değil. Erdoğan milleti faiz lobilerine esir etmiştir.
"Nas var ben başka türlü yapmam" banka faizlerinde Nas yok mu? "Ben ona karışmıyorum" ne demek karışmıyorum. Merkez Bankası faizleri öbür faizi tetikliyor. Bu kadar âmâlık olmaz.
Bundan 17 sene önce bir kanun çıkardılar. Milli gelirin en az yüzde 1'ini tarıma destek olarak verecekler diye. Bu kanunu bir kere bile uygulamadılar.
Yatırıma ayrılan pay sadece 107.9 yani 108 milyar lira. Faize giden 423 milyar lira para. Bu veriler iktidarın tercihini ve önceliklerini gösteriyor. İktidar geçen yıl uygulamaya koyduğu ekonomi politikaları nedeniyle ani kur yükselişlerini önlemek için Kur Korumalı Mevduat gibi ucube bir uygulamayı hayata geçirdi.
Önce bu uygulamanın bütçeye yükü olmaz demişti. Sonra olacak ama sınırlı kalacak itirafında bulundu. Sonradan baktık ki atı alan Üsküdar'ı geçmiş.
Gelinen noktada yılın daha ilk 8 ayında bu senede merkezi yönetim bütçesince Kur Korumalı Mevduat için bütçeden ödenen miktar 75,6 milyar lira oldu. Önemli değil onlar için ama bu büyük bir rakam. Bu tutarın içinde daha Merkez Bankası kaynaklarından ödenenler yok.