Milli gazete yazarı Adnan Öksüz, ''Prof. Kamalak’tan önemli değerlendirmeler!'' başlıklı bir yazıkaleme aldı. Öksüz yazısından şunları gündeme taşıdı:

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan “yeni ve sivil bir anayasa”nın tartışılması, konuşulması gerektiğini ifade etti. Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra da farklı tepkiler ve değerlendirmeler geldi.

“Yeni anayasada ‘yuvarlak masa’ şart!” başlıklı yazım üzerine, Prof. Dr. Mustafa Kamalak aradı ve yeni anayasa arayışları çerçevesinde görüşlerini anlattı.

Mustafa Kamalak, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi ve Saadet Partisi önceki Genel Başkanı. Hukuki konular gündeme geldiğinde Kamalak’ın önemli bir yanı daha var; anayasa profesörü.

Hatırlayacaksınız, 1990’ların ikinci yarısında, Meclis İç Tüzüğü’nün Anayasa’ya aykırı olduğunu vurguladı, ANA-YOL Hükümeti’nin güvenoyu almadığını belirtti. Refah Partisi bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi Refah Partisi’ni haklı gördü ve ANA-YOL Hükümeti’nin Anayasa’ya göre güvenoyu almadığına karar verdi. Daha sonra, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığında, efsane hizmet ve icraatlara imza atan REFAH-YOL Hükümeti kuruldu.

***

“Yeni anayasa” açıklamalarına yönelik Kamalak şu hususların altını çizdi;

* “Anayasa’nın 38. Maddesi’nde, ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz’ deniliyor. Anayasa koyucu, masumiyet karinesini olağanüstü durumlarda dahi sınırlandırılamayacak mutlak bir ilke olarak kabul etmiştir. Anayasa’nın 15. maddesine göre de savaş, seferberlik ve olağanüstü halde dahi suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Ancak günümüzde bu maddeler böyle mi işliyor? Yeni ve sivil bir anayasa tamam ama öncelikle bu hükümlerin uygulanması gerekir.”

* “Bakınız, Anayasanın 153. Maddesi ne diyor? Diyor ki, ‘Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Anayasa Mahkemesi kararları, herkes için bağlayıcıdır. Alt mahkemelerin de Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma zorunluluğu var.’ Peki, günümüzde Anayasa Mahkemesi kararları uygulanıyor mu? İşte Enis Berberoğlu kararı…”

* “1960 askeri darbesi dâhil bugüne kadar tüm darbeleri yaşadım. Darbe dönemlerinde bile asker hukuku uyguluyordu, uygulamak zorunda kalıyorlardı.”

* “Yeni anayasada ne yapacaklar? Cumhurbaşkanlığı seçimlerini belediye başkanlığı seçimleri modeline çevirmek istiyorlar. Yani seçim tek dereceli olacak ve en çok oyu alan Cumhurbaşkanı olacak. Bunu istiyorlar…”

* “ TBMM erken seçim kararı almazsa Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir daha aday olması mümkün değil.”

* “Yeni anayasa tartışmalarının hedeflerinden biri de bana göre gündem değiştirmek…”

***

Önemli değerlendirmeler… Sohbet sırasında Kamalak’ın, merhum Süleyman Arif Emre’ye atıfla anlattığı bir fıkra ve Refah Partisi’nin kapatılması sürecinde yaşananlar bir başka yazının konusu…

ERBAKAN HOCA’NIN ÖRNEK TUTUMU

* Prof. Mustafa Kamalak, kanunlara uyma noktasında Refah Partisi’nin kapatılması kararını değerlendirdi. “Bir kanun adil olmayabilir ama kanun kanundur” ifadesini kullandı, Kamalak. Ve şunları anlattı:

“Anayasa Mahkemesi’nin Refah Partisi kararı doğru muydu. Hayır, doğru değildi. O karar açıklandığında ben Erbakan Hoca’mızın yanındaydım. İçi kan ağlıyordu. Oradan buradan gelen seslerin tümünü susturdu ve bu kararın tarihin seyrinde küçük bir nokta olduğunu vurguladı…”

***

İllegaliteye, gayr-i meşru hareketlere, kanunsuzluklara karşı olan tavrı açısından, Erbakan Hoca’nın o tutumunu biraz daha açmakta yarar var;

Devlete ve milli değerlere son derece saygılıydı, Erbakan Hoca.

Refah Partisi’nin kapatılması kararının ardından yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Bu alınmış olan karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Böyle bir kararın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de halkımızın muazzam bir bölümünün partisi olan Refah Partisi ve onun davası, bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu kararlardan bir tek sonuç çıkar, o da Refah inancının tek başına iktidarı. Bu olayın arkasından Refah Partisi davasının, camiasının çok daha büyüyüp gelişeceği kesinlikle açıktır.”

BUMERANG!

Bumerang, fırlatıldığında geri dönen ve fırlatanı vuran bir silah.

Hükümetler, seçimler öncesinde kendi lehlerinde zaman zaman seçim yasalarında değişiklikler yaparlar. Ama bu o yönetimlere ne kadar yarar?

1987 seçimlerinden bu yana seçimleri izleyen bir gazeteciyim.

Şimdi bir seçimden ve sonuçlarından söz etmek istiyorum; 1987 genel seçimleri…

1987 seçimlerinde Türkiye’de 26 milyon seçmen, gelecek dört yıldaki iktidarını belirleyebilmek için sandık başına gitti.

Hiç şüphe yok ki, bu seçimlere en güçlü giren parti iktidarda olan, Turgut Özal başkanlığındaki ANAP’tı.

ANAP, askeri darbeden hemen sonra, 1983 yılında iktidara geldi. 1987 seçimlerine iktidarda olmanın güvencesiyle girdi.

Sonuç olarak, ANAP toplam oyların yaklaşık yüzde 36,3’ünü alarak genişletilmiş 450 sandalyelik parlamentodan 292 milletvekili çıkarabilmeyi başardı.

Partilerin 1987 seçimlerinde aldıkları oy oranlarını da hatırlatalım;

* ANAP- Özal - yüzde 36,3, * SHP - İnönü - yüzde 24,7, * DYP - Demirel - yüzde 19,1, * DSP - Ecevit - yüzde 8,5, * REFAH PARTİSİ - Erbakan - yüzde 7,16, * MÇP - Türkeş - yüzde 2,9, * IDP - Edibali - yüzde 0,8

***

Bu seçimde uygulanan bazı yenilikleri de hatırlatmak gerekirse;

n Seçimlerden önce yürürlüğe giren yeni sisteme göre milletvekili sayısı 450’ye yükseltilirken, milletvekilliklerinin dağılımı “çift barajlı” ve “kontenjanlı” bir sistemle belirlendi. Kontenjan adaylarının seçimi yönünden “çoğunluk”, liste adaylarının seçimi yönünden “Barajlı D’hont” sistemlerinin karmasından oluşan sistem Türkiye’de ilk kez uygulandı. Yüzde 10’luk Türkiye barajının yanında, yüzde 20’lik seçim çevresi barajı uygulandı.

* Seçimlerden galip çıkan Anavatan Partisi, yürürlüğe giren yeni seçim sistemi sayesinde, 1983 seçimlerine göre oy oranı 8 puan gerilemesine rağmen bir önceki seçimlere göre TBMM’deki temsil oranını artırdı.

* Fakat sonrasında ne oldu? Seçim yasalarında yapılan değişiklikler ANAP’a yaramadı. 1987 sonrası yapılan genel ve belediye başkanlığı seçimlerinde ANAP her defasında geriledi.

***

Tekrar edelim, seçim yasalarında yapılan değişiklikler her zaman iktidar lehine işlemez…

Bumerang gibi kendini vurur!