Milli Gazete Yazarı Adnan Öksüz, ''Prof. Dr. Erbakan: İslam Birliği şart'' başlıklı makalesinde konuya ilişkin şunları yazdı:

Yıl; 1992... Erbakan, Refah Partisi genel başkanı olarak kalabalık bir işadamı, milletvekilleri, gazeteciler ve yabancıların bulunduğu 150 kişiden oluşan bir heyetle Türk cumhuriyetlerine sefere çıktı. Amaç, bağımsızlıklarını yeni kazanan Türk cumhuriyetleri liderlerine Siyonizm’in oyunlarını fark ettirmek, kapitalizme ve sömürüye, emperyalizme dikkat çekmek, Milli Görüş’ü anlatmaktı.

Tarih, 25 Aralık 1991... Yer; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu. Kürsüde konuşan, Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Erbakan Hoca şunları dile getiriyor:

* “Yeryüzünde bir İslam gücü, bir Müslüman toplulukları gücü olduğunu da ilk defa hissettiler. Bunu, sadece Batı ülkeleri değil,  Rusya'da hissetti ve Rusya, İslam şuuruna ait bu ilk olayı gördüğü zaman, kendi içine baktı. Gördü ki, kendisindeki Müslümanların nüfusu hızla artıyor. Bir hesap yaptı, bu gidişle 40 sene sonra, Rusya’da çoğunluğu Müslümanlar alacak. İşte, Rusya’nın içindeki birtakım düşünürler, kendi görüşlerine göre bunu önlemek istediler ve hele, kendi içinde nüfusu artan Müslümanlar bir de şuurlanırsa “Bu, bizim planlarımızı altüst eder. Öyleyse bunu önlemeliyiz!” dediler. Bu düşünceler, onları, Afganistan’a tecavüz etmeye sevk etti. Çünkü hemen sınırlarında bir İslam devletinin kurulması veya Afganistan’da İslamî şuurdaki insanların işbaşına gelmesini, kendi iç bünyeleri bakımından tehlikeli gördüler. Ancak ne var ki, Afganistan, Çekoslovakya ve Macaristan gibi çıkmadı. Rusya daha çok tank gönderdiği halde, Afgan mücahitleri, düşmandan aldıkları ganimetlerle dahi, düşmanı yenmek kahramanlığını gösterdiler. Afganistan’da iman, küfrü yendi. (RP sıralarından alkışlar.)”

*“İslam Birliği kurulduğu zaman ne olacak? Bugün 46 tane Müslüman ülke, 80 tane Müslüman topluluk var; Rusya’da, Balkanlarda ve dünyanın diğer yerlerinde... Bu 80 tane topluluk, önce kendi birleşmiş milletler teşkilatını kuracak, dünya siyasetine tek bir vücut olarak ağırlığını koyacak. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir. İkinci bir husus, bu topluluk birçok haksız tecavüzlere maruz kalıyor. Müslüman ülkeler, mutlaka içinde askerî işbirliği teşkilatlarını kuracaklar; yani, İslam NATO’su kurulacak. Hiç kaçınılmaz bir zarurettir, kim ne derse desin... Üçüncüsü; Müslüman ülkeler kendi ortak pazarlarını kuracaklar, Müslüman ülkeler kendi para birimine, İslam dinarına geçecekler ve ondan sonra da Müslüman ülkeler, kendi kültür işbirliği teşkilatını kuracaklar; bine yakın İslam ülkeleri üniversiteleri ve araştırma enstitüleri, artık hakkı üstün tutan bir zihniyet için araştırma yapmaya başlayacaklardır.”

* “Eğer bugün bu Müslüman ülkeler henüz dağınık ise bunun asıl sebebi, Türkiye’deki yönetimlerdir. Bu sebebi sakın başka yerde ve Müslüman ülkelerde aramayalım. Neden? İşte, bakınız, Türkiye’de yeni bir hükümet daha kuruldu. Programında, en kararlı cümle olarak, “Biz ille AT’ye (şimdiki adıyla Avrupa Birliği A.Ö.) gireceğiz ve tarihî adım atacağız” yazılı. Halbuki, hepsi boş, hiçbir şey yapamayacaklar; çünkü, AT zaten almıyor, Allah’a şükürler olsun.” (RP sıralarından alkışlar.)

“İslam Birliği mutlaka kurulacak,  ALLAH’IN İZNİYLE”

* “Kimse İslam âleminin dağınıklığından dolayı İslam Birliği kurulmayacak zannetmesin. Bakın, huzurlarınızda, inanarak söylüyorum: Bugün Refah Partisi iktidara gelsin, o anda 1,5 milyarlık İslam âlemi mıknatıslanacak ve bir anda İslam Birliği kuruluverecektir. (RP sıralarından alkışlar.) Bu iş, Türkiye’nin davranışına bağlıdır. AT’a mı girilecek, İslam Birliği’ne mi girilecek? Şimdi burada, bu konuyu, bilhassa Hariciye’nin kıymetli elemanlarının huzurunda, birkaç cümle ile açıklamak istiyorum ve peşinen bir şeyi belirtmek istiyorum: Demin de söylediğim gibi, İslam Birliği mutlaka kurulacak, Allah’ın izniyle. Biz, vaktiyle “Kıbrıs’ta bir bağımsız devlet kurulması şarttır” dedik, ilk günden itibaren. Bizim hükümet ortaklarımız -Sayın Ecevit- dahi, “Aman Sayın Erbakan, böyle söylemeyin. Amerika ile münasebetlerimizi bozuyorsunuz. Bunun konuşulması bile doğru değil!” diyordu. Ben de kendilerine, “Be Ecevit, bırak da biz konuşalım! Sen Amerikalılara de ki, “Bizim öyle bir ortak var ki!..”

* “Sovyetlerdeki Müslüman ülkelerden Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, ayrıca Çeçenler, Dağıstan, Kazan, Başkurtlar da toplam 115 milyon Müslüman kardeşimiz var. Bu Müslüman topluluklarla biz, en yakın münasebetlerimizi kuralım. Bunlara ilaveten bir de Doğu Türkistan var. Bizim bütün milletvekillerimizin yakinen tanıdığı çok muhterem İsa Yusuf (Alptekin) Beyefendi’nin çok mühim bir sözü var; her zaman der ki, “Doğu Türkistanlılara ağlama hakkı bile verilmiyor.” Öyle bir zulüm altındalar ki... Kim bununla ilgilenecek? Biz ilgileneceğiz. Bunların hepsi bizim kardeşimiz. Gelin, Doğu Türkistan meselesini başlı başına bir konu olarak görüşelim. Bu kadar sahipsiz. Onlar bizim için canlarını veriyor; biz ise gidip, “Ne olur bizi Ortak Pazar’a alın!” deyip duruyoruz; başka şey bilmiyoruz!”

* “Rusya’daki bütün bu cumhuriyetler için 5 madde söylüyorum: En yakın ilişkiyi kurmalıyız, bağımsızlıklarını ilan edenleri tanımalıyız, İslam Konferansı’na onları üye yapmalıyız, ekonomik kalkınmalarına yardımcı olmalıyız, yabancılar gitti, parselledi bile; çok geç kaldık. Uçaklar dolusu Siyonistler, Yahudiler gidiyor; madenleri ve her şeyi parselliyor. Koskocaman binalar 5.000  dolar, 10.000 dolar... Amerika’da nasıl altına hücum edildi ise bütün o ülkelerde de her şey böyle -biz gözümüzü açıncaya kadar- parsellenip duruyor…”

***

Erbakan Hoca’nın bu konuşmayı yaptığı tarihe bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum; 1991’in son ayı…

Peki, Prof. Erbakan’ın konuşmasında ağırlıklı olarak durduğu konulardan biri olan Orta Asya Türk cumhuriyetleri ne zaman bağımsızlığını ilan etti?

21 Aralık 1991 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Alma Ata’da Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan, Ermenistan ve Moldovya’nın katılımıyla bir zirve toplandı. Alma Ata Zirvesi’nde alınan karar üzerine, SSCB’nin tarihe karıştığı dünyaya ilan edildi.

SSCB’nin dağılması, Orta Asya Türk cumhuriyetleri için tarihi bir dönüm noktası oldu: Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandılar. İşte Erbakan Hoca bu tarihi konuşmasını, Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmasının hemen ardından, sadece 4 gün sonra, 25 Aralık 1991’de gerçekleştirdi.

Hoca’nın hedefi belliydi ve bunu açık açık da dile getirdi; bölgede oluşan muhteşem siyasi, ekonomik, kültürel (vb.) boşluk Siyonizm tarafından doldurulmasın!

***

KONUŞTUKLARINI EYLEME GEÇİREN TEK LİDER OLDU

Erbakan Hoca, sadece konuşmakla da kalmadı; bu fikrini eyleme geçiren tek lider oldu;

* Yıl; 1992… Erbakan, Refah Partisi genel başkanı olarak kalabalık bir işadamı, milletvekilleri, gazeteciler ve yabancıların bulunduğu 150 kişiden oluşan bir heyetle Türk cumhuriyetlerine sefere çıktı. Heyette bu satırların yazarı da yer aldı. Amaç, bağımsızlıklarını yeni kazanan Türk cumhuriyetleri liderlerine Siyonizm’in oyunlarını farkettirmek, kapitalizme ve sömürüye, emperyalizme dikkat çekmek, Milli Görüş’ü anlatmaktı.

* Heyette kimler yoktu ki; o yıllarda Refah Partisi İstanbul il başkanı olan  Recep Tayyip Erdoğan’dan tutun da milletvekilleri Zeki Ergezen, Lütfi Esengün, Ömer Ekinci, Şinasi Yavuz’a, genellikle İstanbul çevresindeki işadamlarından yabancı misafirlere, akademisyenlerden gazetecilere kadar kalabalık bir katılımcı… CCCP kanat yazılı, Kırgızistan Hava Yolları’ndan 70 bin dolara kiralanan uçak, 10 gün boyunca Erbakan Hoca ve heyetini 4 ülkede gezdirdi.

* Erbakan’ın Milli Görüş’ü anlatmak için yola çıktığı Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan’ı kapsayan Orta Asya seferi esasen ilginç bir yolculuktu. Çünkü gezi bu cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanmalarının hemen ardından düzenlenen bir geziydi. Dr. Azmi Ateş’in organizasyonu ile gerçekleşen geziye İslam ülkelerinden çok sayıda ismin davet edilmesi de dikkatlerden kaçmamıştı.

* Erbakan Hoca, gezide görüştüğü Orta Asya liderlerine ve üst düzey yöneticilerine özetle şu mesajları vermişti: ‘IMF’den borç almayın!’,  ‘Moskova’dan sonra şimdi de Amerika’ya teslim olmayın!’, ‘İslam ülkeleri olarak bir birlik oluşturalım!’, ‘Kendi Birleşmiş Milletlerimizi, kendi NATO’muzu kuralım!’

***

Bir İslam Birliği virtüözü olan  Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bağımsızlıklarını yeni kazanan Türk cumhuriyetlerine yönelik tebliğ ve uyarı vazifesini de layıkıyla yerine getiren tek lider unvanını almıştı.