Gazeteci Deniz Zeyrek bugünkü köşesinde, '' Seçim kanunu teklifindeki ince hesaplar'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Zeyrek maddeler halinde yeni seçim kanununu değerlendirdiği yazısında, iktidarın bu değişikliklere gitme sebebebinin oylarındaki düşüşü kabul ettiği anlamı taşıdığını ifade etti.

İktidarın sandıkta zafer kazanma şansını kendinde görmediğini belirten Zeyrek, çareyi kanunu değiştirmekte bulduğunu yazdı.

Deniz Zeyrek'in yazısının tamamı şu şekilde:

Cumhur İttifakı, Seçim Yasası'nda değişiklikler öngören teklifi TBMM Başkanlığı'na sundu. Teklifte en dikkat çekici nokta seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürülmesi oldu. Ancak seçim kurullarına, artık oylara ve muhtar seçimlerine ait düzenlemeler de en az baraj düzenlemesi kadar önemli görünüyor. Gelin neden önemli olduğuna madde madde bakalım:

1) Seçim Kurulları düzenlemesi:

Mevcut yasada bir yöredeki en kıdemli hakimler il/ilçe seçim kurulu başkanı olabiliyordu. Ancak Cumhur İttifakı'nın teklifinde “birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirleme” gibi bir düzenleme yer alıyor.

Bir hakimin birinci sınıfa ayrılmasında, meslekte 10 yıl kıdeme sahip olmak gibi maddi unsurlar da etkili oluyor ama disiplin, ehliyet ve sorumluluk gibi izafi değerlendirmeler daha belirleyici oluyor. Son dönemde birinci sınıfa ayrılan hakimlerin büyük bölümünün iktidarın politik referanslarıyla avukatlıktan geçen isimler olduğunu unutmamak gerek.

“En kıdemli hakim” yerine “birinci sınıf bir hakim” deyip geçmemek gerek. Bu değişiklik, seçim kurullarında tarafsızlık açısından çok büyük bir fark yaratabilir.

CHP  Milletvekili Gürsel Tekin, bu farkı yorumlarken şunları söyledi:

“Bu düzenleme anahtar teslim seçim alma düzenlemesidir. 12 Eylül askeri darbesini yapan cunta dahi seçim kanununda bu yönde bir değişiklik yapmamıştı. Şimdi kafalarına göre seçim kurulu oluşturacaklar.”

2) Artık oy düzenlemesi

Seçim Yasası değişiklik teklifi hazırlanırken yeni kurulan muhalefet partilerini zor durumda bırakmak için “ittifak içi baraj” gibi bir düzenleme öngörülmüştü. Gelen teklifte böyle bir düzenleme yok ama ittifak içindeki küçük partileri, adaylarını büyük partilerden göstermek zorunda bırakacak bir düzenleme var. Şöyle ki son seçimlerde D'hondt sistemi sayesinde ortaya çıkan artık oylar o ilde birinci olan ittifakın lehine yazılmıştı. Böylece fazla oy alan ittifaktaki küçük partiler artık oylarla milletvekili çıkartma şansı bulmuş, avantajlı hale gelmişti. Teklife göre, bu avantaj ortadan kaldırılıyor. Yeni düzenleme yasalaştığında, ittifak ülke barajını geçtiğinde, içindeki partiler de ülke barajına takılmayacak ama milletvekili sayısı hesaplanırken ittifak hiç yokmuş gibi partilerin oyları üzerinden hesap yapılacak. Bu da muhalefet bloğundaki yeni partileri zor durumda bırakacak.

Cumhur İttifakı'nın böyle bir düzenleme yapması, birçok ilde ittifakın birinci çıkamayacağı öngörüsünden kaynaklanıyor olabilir.

3) Sandık Kurulları düzenlemesi

Halihazırda partiler, zayıf oldukları yerlerde sandık kurullarına başka partilerin üyelerini gönderebiliyordu. Düzenlemede bu durum partilerin “oluruna” bağlanmış. Bu düzenlemeyle ittifak partilerinin sandık kurulu dayanışmasının önüne geçilmek isteniyor olabilir. Bu düzenlemenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde CHP ve İYİ Parti  gibi partiler açısından sorun olması muhtemel.

3) Muhtarlar düzenlemesi

Teklifle muhtar seçimi son derece tuhaf bir hal alıyor. Seçim bir “muhtarlık seçimi” olmaktan çıkıyor ve “muhtar adayı sıralama seçimine” dönüştürülüyor. Seçilen kişiye “Muhtar” değil, “Birinci aday” tanımlaması yapılıyor. Eğer o aday seçimden sonraki bir ayda şartları yerine getiremezse yerine “ikinci aday” mazbatayı alıyor. Teklifin gerekçesinde bu düzenlemenin muhtarlık seçimlerinin tekrarlanmasının önüne geçmek için yapıldığı ifade ediliyor. Ancak bu düzenlemenin “kayyum muhtar” dönemi başlatması kaçınılmaz görünüyor.

Cumhur İttifakı'nın Seçim Yasası teklifini görünce, iktidarın zor durumda olduğu izlenimine kapıldım. Demek ki oyların düştüğünü artık iktidar da anlamış ve artık çözümü seçmende ya da oyları artırmada değil seçim ve sandık kurullarında değişiklik yapmakta görüyorlar. Demek ki artık zaferi sandıkta değil, kağıt üstünde kazanma çabası ağır basıyor.

Daha az oyla aynı ya da daha fazla milletvekili çıkarmanın yollarını arıyorlar ama millet kararını verdikten sonra ne yapılırsa boşuna…

Oy kaybedince yapılan her değişiklik sizin aleyhinize sonuçlar doğurabilir.