Merkez Bankası Ekim ayı PPK kararı sonrası tetiklenen dolar kuru,  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın  Osman Kavala için açıklama yapan 10 büyükelçiyi "istenmeyen adam" ilan etmesinin ardından 9,80'i geçerek 10 TL'ye çıkmasına ramak kalmıştı. Dolar kuru ABD'nin Viyana Sözleşmesini hatırlatarak "iç işlerinize karışmayız" mesajı vermesi sonrası 9.40 seviyesine geri çekilerek düşüşünü sürdürüyor.

Ekonomist Alaattin Aktaş bugünkü köşe yazısında 10 büyükelçi krizi sonrası dolar kurundaki değişime dikkat çekti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Don Kişot'a benzeten Aktaş, "Büyükelçi krizi en azından şimdilik tatlıya bağlandı ve 9.84'ü gören dolar kuru 9.41'e kadar geriledi. Demek ki başka bir dizi olumsuzluk olmasına rağmen etrafla didişmeyince, kavga etmeyince Türk parası değer kazanabiliyormuş..." dedi.

Yazısında, Cervantes’in dünyaca ünlü eseri Don Kişot'u hatırlatan Aktaş, "Don Kişot'un hayali düşmanlara karşı savaştığı kanı hakim. Şu dönemde hayali düşman yaratmak biraz daha zor. Ama toplumları böylesine yaygın iletişim araçları sayesinde hayali düşmanların varlığına inandırmak artık çok daha kolay. Zaten siyaset de büyük ölçüde bu hayali düşmanlar üstünden dönüyor." ifadelerini kullandı.

Alaatin Aktaş yazısını şu şekilde sürdürdü:

"Don Kişot’tan büyükelçilere...

Birkaç güne sığan bir büyükelçi krizi atlattık. “Atlattık” sözcüğü lafın gelişi değil, gerçekten büyük bir sorundu geride bıraktığımız. Ama sorunun gerçekte tümüyle geride kaldığı da sanılmasın.

Her yönden bir teste tabi tutulduk. Ama bu testin yapılmasını da adeta biz istedik, böylesine bir teste biz zemin hazırladık.

On ülke büyükelçisinin yaptığı açıklamayı iç işlerimize karışılması olarak okuduk.

Sanki bizim iç işlerimize karışılması, bize karşı kurulan bir dizi komplodan, bizi çatışmalara sürükleyen, güvenlik güçlerimizin şehit edilmesine yol açan bir dizi destekten önemliymiş gibi...

Ayrıca sanki biz başka ülkelerin iç işlerine hiç karışmıyormuşuz gibi...

Birden celallendik; “Asarız, keseriz, kovarız” moduna girdik! Son söyleneceği en başta söyleyiverdik.

Ekonomik gidişatı nasıl oluyorsa tüm dünyadan farklı okuyup faiz indiriyoruz. Gri listeye alınıyoruz. Bütün bunlar yüzünden paramız değer yitirecek, belli; sanki bu olan biten yetmiyormuş gibi bir de on büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etmeye kalkışıyoruz.

Dolar önceki gün 9.84’ü buldu, 10 liraya ramak kaldı!

Neyse ki “kalkışma” noktasında durduk. Her ne kadar “Bu ülkeler geri adım attı” diyorsak da aslında bir geri adımın söz konusu olmadığını hemen herkes biliyor.

Yurtiçine oynamaya devam!

Ama önemli olan yaratılan algı. Yurtiçinde estirilen hava, geniş kitlelere ulaşan mesaj başka:

“Türkiye sert çıktı, dünyanın en gelişmiş on ülkesi geri adım atmak zorunda kaldı.” X

Söz konusu on ülke ortak bir açıklama yaptı. Biliniyor ki bu açıklama için de Türk Dışişleri yoğun bir temas trafiği yürüttü. Ve yine biliniyor ki yapılan açıklamada “Aman biz ettik, siz etmeyin” gibi bir ifade tabii ki yok, “Biz aynı noktada duruyoruz” demeye getiriyor bu ülkeler.

Zaten yapılan açıklamanın yurtiçindeki okunuşuyla dışarıdaki okunuşu taban tabana niye zıt sanıyorsunuz...

İşte TL değer kazandı

Geçen de yazdık; bu on ülkenin büyükelçisi sanki kendi başlarına böyle bir metin kaleme almış gibi onları hedef tahtasına oturtmaya kalkıştık. Bu metnin, o ülkelerin görüşü olduğu gerçeğini göremedik ya da görmek istemedik.

Konu, on kişinin gidip yerlerine başka on kişinin gelmesi olabilir mi?

Piyasa “istenmeyen kişi” lafı ağızdan çıktığı an neler olacağını gördü ve dolar önceki gün açılışta 9.84'e tırmandı. Gerginliğin artmayacağı anlaşıldıkça ve biz yeni açıklamayı kendimize göre yorumlayıp bir anlamda “Geri adım attılar, artık istenmeyen kişi uygulamasına gerek kalmadı” deyince dolar dün 9.41’e kadar geriledi. Dolar bu satırların yazıldığı saatte 9.45 dolayında seyrediyordu.

Yani TL iki günde kayda değer oranda değer kazandı. O zaman şunu soralım değil mi:

“Türk parasını bir anda 9.84’e çıkaran ve daha sonra 9.41’e kadar gerileten kim; büyükelçiler mi, yoksa bizim söylemlerimiz mi?”

Ve şunu da herhalde bir kez daha test etmiş olduk:

“Demek ki etrafla kavga etmeyince, didişmeyince Türk parası değer kazanıyormuş...”