Karar'da kaleme aldığı yazısında Türkiye'nin Batı'ya sırtını dönme gibi bir lüksü olmamasına rağmen "'despotik ülkeler birliği' olan Şanghay hevesinden bir türlü vazgeçemediğini" belirten Mehmet Ocaktan, "Şanghay denen tiyatronun neyi perdelemek için sahnelendiğini anlamak için Özbekistan’daki toplantıda yaşanan illüzyona bakmak yeterli olacaktır. Son Şanghay toplantısından ‘akılda kalan nedir’ diye sorsak, herhalde hemen herkes 'Uygur Türklerine soykırım uygulayan Çin’in madalya ile ödüllendirilmesidir' diyecektir" dedi.

Toplantıdaki ülkelerin Doğu Türkistan'daki soykırımı ödüllendirdiklerini belirten Ocaktan, Rusya'nın Ukrayna'daki katliamlarına da tek kelime edildiğini yazdı.

Şanghay'ın Gücü ve Fazileti
"Şimdi Türk medyasındaki yandaş ve Ortodoks sol kalemler Şanghay güzellemesi yapmak için adeta sıraya girmiş durumdalar. Türkiye’nin ne kadar isabetli bir dış politika izlediğini anlata anlata bitiremeyen iktidar medyası, dünya siyasetindeki ‘küresel eksen kayması’nın hızlandığını, ABD liderliğindeki Atlantik yerine 'Çin, Rusya ve Türkiye liderliğinde yeni bir güç merkezi'nin doğduğunu anlatabilmek için kendilerini helak ediyorlar. Çaktırmadan AK Parti iktidarına yandan çarklı güzellemeler yapmaya çalışan Ortodoks sol kalemler ise Putin’in Ukrayna’yı işgaliyle ' NATO kuşatması'nı yarmak için nasıl faziletli(!) bir iş yaptığını pazarlamaya çalışıyorlar.

Ortaya konan bu fotoğrafın bize söylediği gerçek şudur; Merdiven altı İslamcıları ve Ortodoks sol demokrasi gibi evrensel değerlerden çok, despotik masallara inanmayı tercih ediyorlar. Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek ama, bu demokrasi kaçkını kalemler eğer Türkiye’yi diktatörlerin tırışkadan örgütü Şanghay’a dahil edebilirlerse kendilerini çok mutlu hissedecekler.

"Erdoğan İstese Bile Türkiye Asla Böyle Uyduruk Bir Örgütün İçinde Olmayacak"
Aslında bütün bu Şanghay masallarının hemen hepsi sadece bir gösteriden ibaret. Açıkçası ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Şanghay tiyatrosuna katılma söylemlerinin, kendisine karşı mesafeli duran ABD ve Avrupa’ya 'Bak giderim ha…' demenin başka bir versiyonu olduğu kanaatindeyim. Zira Erdoğan da bilir ki kendisi istese bile Türkiye asla böyle uyduruk bir örgütün içinde olmayacaktır.

Ancak kaderin cilvesine bakın ki sabah-akşam Şanghay fantezisi yapanlar en küçük tatil fırsatını değerlendirmek için ilk fırsatta soluğu Paris, Londra, Newyork ve Berlin’de alırlar. Dahası bu uyduruk birliğin içinde yer almak için heves eden ülkelerin liderleri ve bütün Şanghay pazarlamacıları ne hikmetse çocuklarını emperyalist olarak tanımladıkları Batılı ülkelerde okutmak için can atarlar. Kısacası Şanghay’ın gücü de fazileti de bu kadardır…"