Gazeteci-yazar Murat Yetkin, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yapılan suç duyurusu ile MHP'nin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunması arasında bir bağ var mı diye sordu.

Yetkin, "Erdoğan bu nedenle Başbuğ’un kendisine ve eski silah arkadaşlarına yapılmış haksızlığın hesabını sormak arzusunu yüksek perdeden ve yargı tehdidiyle caydırmak istiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Murat Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:

Şimdi, Fethullahçı örgütlenmenin hedefe alıp hapiste çürütmek istediği Başbuğ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla suç duyurusunda bulunan AK Partililer eliyle mahkûm edilmek isteniyor. İşin ilginç bir boyutu da Erdoğan’ın bu çağrıda bulunduğu gün, MHP’nin de CHP lideri Kılıçdaroğlu aleyhinde savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu açıklamış olması.

Dönüp başa geliyoruz, değil mi?

Peki, neden?

İlk akla gelen, Erdoğan’ın 2002-2012 yılları arasında AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki işbirliği, ya da belki daha doğru ifadeyle eylem birliğini 2016 darbe girişimi sonrasında söylediği “kandırılmışız” özeleştirisiyle geride bırakma arzusu. Ortaya çıkma ihtimali olan bağlantıların, bugün içinden Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi gibi, Ali Babacan’ın üzerinde çalıştığı gibi yeni partiler çıkarmaya başlayan AK Parti bünyesine ve gelecek seçim sonuçlarına muhtemel etkisini riske atmak istemiyor. Geçmişin bir konuda hesabını vermeye başlanırsa, işin çorap söküğü gibi ilerleyeceğinden endişe ediyor olabilir. Tren kazalarından Elazığ ve Van felaketlerine dek gördüğümüz, AK Parti’nin her türlü hatadan masum olduğu görüntüsünün verilmek istemesi de bundan kaynaklanabilir.

Erdoğan bu nedenle Başbuğ’un kendisine ve eski silah arkadaşlarına yapılmış haksızlığın hesabını sormak arzusunu yüksek perdeden ve yargı tehdidiyle caydırmak istiyor. Başbuğ ise hem kendi haklarını, hem de mağdur edildiğine inandığı Türk Silahlı Kuvvetleri ve personelinin haklarını eski komutanı olarak korumak, haksızlıkların hesabını kapatmak istiyor.

Ancak bunu yaparken AK Partinin önünde yeni zıtlaşma imkânları ve ucu gelecek seçimlere dayanan ihtimal hesaplarını da bilerek, ya da bilmeyerek başlatmış oluyor. Nasıl mı? Birkaç soruyla cevap arayalım: gelecek seçimlerde Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak Fethullahçılardan sonra AK Parti’nin de hedef aldığı Başbuğ’un şansı olur mu? Mesela seçim sonuçlarına etkisi artık kanıtlanmış olan Kürt seçmen bu yüzden Başbuğ aday olursa Erdoğan karşıtlığıyla ona oy verir mi? Yoksa Kılıçdaroğlu’nun ittifaklar politikası sayesinde toplumun her kesiminden oy alma potansiyeline sahip, örneğin 2019 yerel seçimlerinin önce çıkardığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi bir isim daha mı şanslı olur? Ya da şöyle soralım: Erdoğan karşısında rakip olarak kimi tercih eder? Bu soruların yanıtları ortaya çıktıkça, kumpas içinde kumpas kurulan bu iktidar oyununu anlamamız da daha kolay olacaktır.


Yetkin'in yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz