Bugün, İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü...

İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, "Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın" sözü Milli Mücadele'nin önemini vurgulaması bakımından çok önemli.

Mehmet Akif Ersoy, bugün Edirnekapı Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı.

Peki Mehmet Akif Ersoy kimdir?

BİLİNMEYEN MEHMET AKİF ERSOY

1873 yılında İstanbul Fatih'te doğan Mehmet Akif Ersoy'un ilk adı Rakıf'dı. Akif'e, ebced hesabıyla doğum tarihi isim olarak verilirken, Akif, daha sonra adını “Akif” yaptı.

Mehmet Akif'in babası Tahir Efendi, Fatih Medresesi'nde hocaydı. Ancak Tahir Efendi, oğlu Akif'i medreseye değil, mahalle mektebine yolladı.

Akif'in annesi Buharalı Şerife Hanım, Nakşibendi Gümüşhanevi Dergahı Şeyhi Ahmed Ziyaüddin Efendi‘nin müridiydi.

Mehmet Akif Ersoy, Mülkiye'yi bırakıp Baytar Mektebi'ne geçerek, okulu birincilikle bitirdi.

Ersoy'un içki arkadaşı da ünlü şair Neyzen Tevfik'ti. Ersoy'un, gençlik yıllarında dostu, kendi gibi içkiye düşkün Tevfik'le arası çok iyiydi. Daha sonra Akif, içkiyi bıraktı.

Akif ayrıca güreş yapmayı da çok seviyordu...

Akif, 1898 yılında İsmet Hanım'la evlendi. Akif'in eşinin ruhsal hastalıkları bulunuyordu. Akif ile eşinin altı çocuğu oldu. Çocukları; Cemile, Feride, Suat, Naim, Emin, Tahir'di.

Akif, dünya edebiyatının klasiklerini de okumuştu. Victor Hugo, Lamartine gibi klasikleri elinden düşürmeyen Akif; Fuzuli, İbn-i Farız ve Sadi Şirazi‘yi çok beğeniyordu.

Ancak Akif, Servet-i Fünûn topluluğunun lideri, önemli şiarlerden olan Tevfik Fikret'i sevmezdi. Hatta şiirlerinde de karşılıklı atışırlardı.

Finansörlüğünü Mısırlı Abbas Halim Paşa‘nın yaptığı “Sebilü'r Reşad”ı çıkaran Mehmet Akif Ersoy, “Akıl hocası” Babanzade Ahmet gibi, Batılılaşmaya karşı çıkmayan ama geleneği de yok saymayan bir İslamcılığı savunuyordu.

MASONLARLA İLİŞKİSİ VAR MIYDI

Akif'in mason olduğu iddia ediliyordu?

Peki gerçekte böyle miydi?

Hayır...

Akif'in masonlarla bir ilgisi bulunmuyordu.

Ancak hamisi Mısırlı Abbas Halim‘in babası Prens Muhammed Abdulhalim, Osmanlı'ya masonluğu getiren kişiydi. Ayrıca fikri önderi Cemaleddin Afgani de masondu.

MUHALİFTİ

Mehmet Akif, II. Abdülhamid'e muhalif bir isimdi; İttihatçıydı. Birinci Dünya Savaşı'nda Teşkilat-ı Mahsusa görevlisi olarak Arabistan çöllerinde ve Lübnan‘da görev yaptı. Hatta, Almanya'ya; Berlin‘e gönderildi. Görevi de belliydi: Fransız Ordusu'ndaki Müslüman askerlerin bulunduğu bölgelere uçaklarla atılacak Arapça bildirilerin hazırlanmasına yardımcı olmaktı. Akif, bu dönem, Almanları öven şiirler de yazdı.

Mehmet Akif Ersoy, Milli Mücadele'den yanaydı...

Şeyhülislam'ın Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katılanlar hakkında ölüm fetvası çıkardığını öğrenince dayanışma için hemen Ankara'ya gitti. Anadolu'yu dolaşıp ulusal mücadeleye destek istedi. Birinci Meclis'te Burdur Milletvekili olarak görev yaptı.

SOSYALİST MİYDİ...

Utangaç bir insandı aynı zamanda Mehmet Akif Ersoy. Türk Ordusu'na ithaf ettiği İstiklal Marşı'nı Taceddin Dergahı‘ndaki odasına kapanarak 10 günde yazdı; 724 başvuru arasında birinci oldu. Millet Meclisi kendisini ayakta alkışlayınca, utanıp genel kurul salonundan sessizce çıkacak kadar utangaçtı. Sırtında giyecek paltosu bile yoktu Akif'in, ancak para ödülünü kabul etmeyecek kadar da onurluydu.

Prof. Hilmi Ziya Ülken‘e göre, Mehmet Akif “Müslüman sosyalistti”. Akif'in kızı olan Feride'nin torunu bugün Türkiye Komünist Partisi'nde önemli sorumluluklar üstlenen Aydemir Güler'di. Akif'in diğer damadı ise Kahire doğumlu DP Milletvekili Ömer Rıza Doğrul'du. Türk Sanat Müziği sanatçısı Safiye Ayla anılarında; Ömer Rıza Doğrul, Kemal Tahir ile birlikte sabahlara kadar içki içip sosyalizm üzerinde konuşmalar yaptıklarını yazmıştı.

Görüleceğe üzere...

Bugün Türkiye'de her siyasal çevrenin kendine göre tanımladığı bir "Mehmet Akif Portresi" bulunuyordu. Ancak herkesin Akif hakkında ortak bir noktası vardı: Asla paraya-mevkiye karşı eğilip bükülmedi, gururunu asla çiğnemedi...

NEDEN MISIR'A GİTTİ

Akif, son senelerinin büyük kısmını Mısır’da geçirmişti.

Akif'in Mısır'a gitmesine ise, “şapka devrimine karşı çıkması” gerekçesi gösteriliyor. Ancak, gerçekte durum böyle değil...

Akif'in Milli Mücadele'den önce Mısıra gitme gibi bir düşüncesi vardı. Ancak Ankara'ya gidince programını değiştirdi. Düşman vatandan çıkarıldığında Ankara’dan İstanbul’a geri döndü. Akif, Ekim 1923'te “hamisi” Abbas Halim Paşa‘yla birlikte Mısır'a gitti. Akif, burada 7 ay kaldı.

1924 yılında Mısır'dan dönen Akif, aynı yılın sonunda ikince kez Mısır'a gitti. Ve bu gidişinde de 5 ay süreyle orada kaldı.

Üçüncü kez Mısıra gitmesi ise 1925 yılının Eylül ayına rastladı. İşte en uzun süre, bu gidişiyle oldu.

"Şapka devrimi" aynı yılın Ağustos ayında olduğundan dolayı, Akif'in şapkaya muhalif olduğu için Mısır'a gittiği söylentisi çıkarıldı.

Akif ömrü boyunca sarık giymemişti. Fesi ya da şapkayı da sevmiyordu. Ancak, saltanat'ın lağvedildiği, Cumhuriyet'in ilan edildiği, halifeliğin kaldırıldığı bir dönemde ses çıkarmayan Akif'in şapka devriminde ülkeyi terk edeceğini düşünmek hiç de gerçekçi durmuyor...

Odatv'nin araştırma dosyasında yer alan iddialara göre, Akif daha sonra Lübnan'a geçti. 16 Haziran 1936 yılında ise Türkiye'ye döndü. Akif, Türkiye'ye döndüğünde siroz hastasıydı. Aynı yıl, 27 Aralık'ta, saat 19.45'te, Abbas Halim Paşa‘nın sahibi olduğu Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybetti.