Gazeteci yazar Elif Çakır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 Mart’ta açılan 1915 Çanakkale Köprüsü açılış töreninde 200 liralık köprü geçiş ücretini açıklarken kullandığı ‘liracık’ ifadesine atıfta bulundu. Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, “En büyük banknot olarak 3 Ekim 2008 tarihinde davullarla, zurnalarla, nazar dualarıyla piyasaya takdim edilen 200 lira 13 senede “cık” oldu. Tedavüle girdiği 1 Ocak 2009 tarihinde 200 lira ile 500 ekmek alınıyordu. Dört kişilik bir ailenin 5 aylık ekmeğinin parasıydı.” dedi.

“Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtiği 2018 yılında 200 lira ile 134 ekmek alınıyordu. Bugün ve şimdilik 200 lira ile 57 ekmek alınabiliyor.” diyen Elif Çakır, şöyle devam etti:

“Paramızın nasıl eridiğini görüyor musunuz? 200 lira nasıl da “cık” olmuş.

Peki, ülkemizin en büyük para biriminin “cık” olmasının sorumlusu kim? Kim bizim 200 liramızı “cık” yaptı?

Oysa Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle paramız daha da değerlenecekti, alım gücü artacaktı. Kişi başına gelirimiz 2023 yılında 25 bin dolar olacaktı, geldiğimiz noktada kişi başına gelirimiz 8 bin doların altına düşmüş durumda.

200 lira tedavüle girdiğinde dolar 1,59 TL seviyesindeydi, 200 lira 125 dolar ediyordu. Bugün 200 lira 13,5 dolar ediyor.

Yine 2009 yılında asgari ücret net olarak 477 liraydı, brüt olarak 693 liraydı, 3 tane 200 liralık banknotla maaşını alabiliyordu, bugün asgari ücret 4250 lira, 21 tane 200 liralık banknot demek!

200 lira “cık” olmuş, Sayın Erdoğan bu vahim gerçeği kendi ağzıyla itiraf etti.

Bu nasıl oldu, bir yetkili çıkıp da bunun sebeplerini anlatmıyor, kötü ekonomi yönetiminin sorumluluğunu kabul etmiyor.

Bulgaristan ve Romanya kişi başına gelirde 2018 yılına kadar Türkiye’nin gerisindeydi şimdi Türkiye’nin önündeler.

Yetkili biri çıkıp bunun hesabını vermiyor.

Cumhurbaşkanı Çanakkale Köprüsü’nün ihale ve garanti bedeliyle benzer köprülerin ihale ve garanti bedellerini mukayese etmedi. Yılda kaç geçiş taahhüdü yapıldığını, eksik kalan geçişlerin hazineden kaç milyar verilerek karşılanacağını da söylemedi.

Yap İşlet Devret ya da KÖİ ile yapılan tesislerin bütçeye hiçbir yük getirmeyeceğini, bütçeden beş kuruş paranın çıkmayacağını Cumhurbaşkanı defalarca söylemişti.

Ama şimdi “hem hizmet olsun hem bedeli olmasın diyorlar” diyerek bütün bunların maliyetinin olduğunu, bedelinin vatandaşın cebinden çıkacağını söylüyor.

Dahası, müteahhide verilen garantiler, milyarlarca lira olarak Hazine’den, bütçeden ödeniyor!

Tuhaflıklar bitmiyor.

***

Bunu anlatması gerekenlerden biri Hazine ve Maliye Bakanıdır değil mi? Ama Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati “ezan susmayacak, bayrak inmeyecek” sloganı atıyor.

Paramızın değer kaybetmesinden dolayı mahcubiyet duymak yerine Sayın Nebati “Paramız en düşük değerinde, bundan daha aşağıya düşmez, vatandaşımız merak etmesin” diyebiliyor.

İktidar “hazineden beş kuruş çıkmayacak, vatandaşımıza yük olmayacak” diyerek temeller atmıştı. Şimdi geçenden de geçmeyenden de bedel alınacak diyor.

AK Parti milletvekili Bülent Turan çelişkiler karşısında susmak yerine çıkıyor ve bunun vatandaşa bir imkan sağladığını söylüyor. Meğerse geçmediğimiz, geçmeyeceğimiz köprüler için cebimizden para çıkması devletimizin vatandaşlarına sunduğu bir imkanmış! Diyor ki:

“Geçmeden para verilmesi vatandaş için ekstra bir imkandır. Ben de Malatya’nın Kömürhan Köprüsü’nden geçmiyorum ama para veriyorum.”

Devletin, üstelik evine ekmek almakta zorlanan vatandaşının cebinden bir de geçmediği köprünün parasını almasını, vatandaşına ekstra yük olmasını bu sözlerle savunuyor!

Ekstra imkan!

Allah devletimizden razı olsun, biz vatandaşlarına böyle bir imkan bahşettiği için, geçmediğimiz köprüden geçmiş gibi para verme imkanını bizlere sağladığı için diyerek teşekkür edelim mi?

***

Nasıl ve hangi sözlerle devletimize teşekkür etmemiz gerektiğini de söylesin Sayın Turan, vatandaş olarak hürmetsizlik etmiş olmayalım!

İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy “yok mu bu uğursuz gecenin bir sabahı” diyordu… Yok mu hakikaten bu tuhaflıkların, akıl almazlıkların bir sonu?

Sayın Erdoğan 3 Ekim 2008’de “Para, tıpkı bayrak gibi, milli marş gibi bir ülkenin gücünü itibarını, bağımsızlığını simgeler. Şu anda paramız itibarı temsil ediyor, gücü, bağımsızlığı, gururu temsil ediyor” demişti.

En büyük para birimine “cık” denilen bir ülkenin parasının itibarından bahsedilebilir mi?

200 liramıza “cık” diyen de başka bir ülkenin Başbakanı ya da Cumhurbaşkanı değil.”