Tank Palet Fabrikası almaya karar verdiğimde kardeşlerim bana “sana ortak olmuyoruz” dediler. Üç büyük devletin Fransa, İngiltere ve Almanya’nın büyükelçileri benden randevu alarak kapımı çaldılar. Biraz da gururlandım. “Bizimle ortak olur musunuz” dediler. Ben de onlara “Bizim batıya düşmanlığımız yok” dedim. “Memnuniyetle ben sizinle ortak olurum ama ilk şart ortaklıkta yapacağınız bütün yatırımların merkezi Türkiye’de olacak. İkinci olarak üreteceğimiz ürünleri Türkiye’nin müsaadesinde istediğimiz yere satacağız ve istediğimiz yerde kullanacağız” dedim. Fakat bir daha kapımı çalmadılar. O sırada doğu tarafından da teklifler geldi. Suudi Arabistan’dan da teklif geldi, siyasi çizgileriyle çatışacağımı düşündüğüm için reddettim. O arada Katar’ın askeri ateşesi geldi. Dedim ki “Sizinle ittifaka girdik. Geçmişte de siz Osmanlı ile hep müttefik kaldınız. Bu işi sizinle yapalım. Allah size para vermiş, bizde de kaliteli insan var. Bu işi hızlandıralım” dedim. Dedi ki “bizde bürokrasi var, zaman alır”. Ben de Tayyip Bey’e gittim. “Siz Emir’i ararsanız bu iş hızlı çıkar” dedi