Geçen Cumartesi gecesi Merkez Bankası Başkanı Başkanı Naci Ağbal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Karanamesi ile görevden alındı. Ağbal’ın yerine eski AKP milletvekili Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası Başkanlığı’na getirildi.

Şahap Kavcıoğlu aynı zamanda hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin de yazarı… Kavcıoğlu, Merkez Bankası Başkanı olunca, Yeni Şafak’taki yazıları tekrar gündeme geldi. Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 2 Mart tarihinde “Merkez Bankası rezervleri niçin vardır” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksiye düştüğünü belirten muhalefet, “130 milyar dolar” nerede diyerek hükümete ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yüklenmişti. Yeni Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu da, 2 Mart tarihli köşesinde Merkez Bankası’na seslenerek, “Aslında bu konunun TCMB tarafından açıklanması yararlı olurdu” diye yazmıştı.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, başkan olmadan yaklaşık üç hafta önce köşesinde şöyle yazmıştı:

“Geçen haftanın önemli konularından biri de muhalefet tarafından tekrar gündeme getirilen Merkez Bankası rezervlerinin neden eksiye düştüğü ve bu rezervlerin ne olduğu konusuydu. Aslında bu konunun TCMB tarafından açıklanması yararlı olurdu. Ancak TCMB’den bir açıklama gelmeyince, sanki bu konuşulan 130 milyar dolar bir yerlere uçtu gitti gibi algılanıyor. Tabii muhalefet de siyasi olarak bir şey bulmuş gibi bunu gündemde tutmaya çalışıyor. Öncelikle belirtmem gerekir ki TCMB rezervleri bir ekonomik olaydır. Siyasi bir durum değildir. İkincisi döviz rezervleri hakkında analiz yaparken, dünyanın her yerinde tüm merkez bankalarının rezervleri brüt olarak izlenir; net olarak değil.”

Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 9 Mart tarihli yazısında ise bu kez faiz artışından vazgeçilmesi gerektiğini belirtmişti. Kavcıoğlu yazısının son bölümünde şu ifadeleri kullanmıştı:

“Pandeminin 2021 yılını da olumsuz etkilememesi için kalıcı büyümeyi hedefleyip, sıkı para politikasından vazgeçerek yatırım ve ihracat odaklı, istihdam sağlayan büyümeyi gerçekleştirmeliyiz. Bunun için, yatırım ve üretim maliyetini doğrudan etkileyen kredi maliyetlerinin makul seviyede olması için faiz artışından vazgeçmemiz gerekir.”