Türkiye’nin, ABD’den sıvılaştırılmış doğal gazını satın almak için imzaladığı 20 yıllık, 43 milyar dolarlık bir anlaşma tartışma konusu olmaya devam ediyor. Rus gazıyla mukayese edildiğinde arada çıkan fiyat farkı “ABD kazığı”nın boyutunu açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye adına BOTAŞ ile dünyanın en büyük bağımsız entegre enerji ve emtia gruplarından Mercuria arasındaki sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarik anlaşması Trump ve Erdoğan’ın huzurunda imzalanmıştı.
Yeniçağ'ın haberine göre, Bu anlaşmaya göre Türkiye, yılda 4 milyar metreküp olmak üzere 20 yıl boyunca ABD 'den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alacak. Bunun Türkiye’ye maliyeti her 1000 metreküp için 614 dolar. Türkiye aynı LNG'yi Rusya'ya 1000 metreküp için 220 ile 290 dolar ödüyor. Aynı gaz için ABD’ye neden neredeyse 3 misli fazla para ödeneceği tartışmaların odağını oluştururken faturanın yine vatandaşa çıkacak olması anlaşmaya yönelik tepkileri artırıyor.
2026–2027: Yeni Müzakere Dönemi
Ciddi bir hareketlenme var. Önümüzdeki iki yıl Türkiye’nin gaz stratejisinde yeniden yapılanma açısından kritik öneme sahip:
• İran sözleşmesi 2026’da sona eriyor.
• Cezayir anlaşması 2027’ye kadar sürecek.
• Rusya ile yapılan bazı sözleşmeler 2025 sonu – 2026 başında yenilenecek.
• ABD ile imzalanan 20 yıllık LNG anlaşması 2026’da devreye girecek.
Bu dönem, fiyat rekabetçiliğini artırmak, sözleşme koşullarını yeniden müzakere etmek, esnekleştirmek ve tedarik portföyünü çeşitlendirmek açısından belki de son on yılın en kritik fırsat penceresidir.
Öncelik Ulusal Çıkarlar Olmalı
Doğal gaz, Türkiye’nin enerji güvenliği ve ekonomik rekabet gücü açısından önümüzdeki 10–15 yıl boyunca stratejik önemini koruyacak. Şüpheye yer yok. Ancak artık tek eksen değil. Yenilenebilir enerji kaynaklarının yükselişi, nükleerin devreye girmesi, enerji verimliliği ve yapay zekâ destekli teknolojiler, Türkiye’yi çok daha çeşitlendirilmiş, esnek ve sürdürülebilir bir enerji yapısına taşıyacak.
Bu dönüşümün özü denge: ucuz boru gazı ile maliyet avantajı sağlarken, LNG ile jeopolitik bağımsızlık kazanmak; yeni teknolojilerle talebi yönetirken, uzun vadeli sözleşmelerle arzı güvence altına almak.
Ve yiğidi öldür ama hakkını ver: Ankara bugüne kadar doğal gaz stratejisini büyük ölçüde akıllıca kurguladı ve başarıyla yürüttü. Bundan sonra da öncelik “ABD ne istiyor?”, “AB ne baskı yapıyor?” ya da “Rusya ve İran gücenir mi?” gibi kaygılar olmamalı.
Türkiye yalnızca kendi ulusal çıkarları, uzun vadeli ekonomik ve jeopolitik menfaatleri doğrultusunda hareket etmeli. Çünkü doğal gaz artık yalnızca enerji değil; 21. yüzyılın büyük güç oyununda stratejik bir kaldıraç.
Türkiye bu kaldıraçla nasıl oynarsa, yalnızca enerji geleceğini değil, jeopolitik kaderini ve küresel ligdeki ekonomik rekabet gücünü de öyle belirleyecek.