Gazeteci/yazar Arslan Tekin bugünkü köşesinde, ''Gezi Davası Ak Parti'yi sarsar'' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Tekin, Gezi Davası'nda Osman Kavala için AİHM'den çıkan kararların uygulanmadığını hatırlatarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu meselede özellikle takınıtılı olduğu yorumunda bulundu. AKP'nin Gezi olayları esnasında bir fırsatı değerlendiremediğine dikkat çeken Tekin, Abdullah Gül'ün olaylarla ilgili düşüncelerini paylaşıp yaşanan gelişmeleri, Saray'ın kendi kendini bitirmesi olarak değerlendirid. Arslan Tekin'in yazısının tamamı şu şekilde: Gezi Parkı Davası'nda akıl almaz ceza yağdırılması çok tartışılacak. Bunun Yargıtay, AYM, AİHM safhaları var. Neticede karar bozulacak. AİHM, Osman Kavala ve HDP'li Selahattin Demirtaş için hak ihlâli kararı vermişti. Çıkmaları lâzımdı. Çıkarmadılar. PKK bağlantısından dolayı Selahattin'e suç yüklenebilir. Bir suçtan çıkarlar, bir başka suçtan içeride tutarlar. Osman Kavala için, yükleyecekleri suç yok. Üstelik daha önce beraat ettiği davadan ağırlaştırılmış müebbet aldı. R. T. Erdoğan başından beri Gezicilere ve hususiyetle ısrarla "Sarosçu" dediği Osman Kavala'ya takıntılı. İllâ ceza almasını istiyordu. Ne zaman Osman Kavala, adı geçse çok ağır konuşuyordu. Ak Parti yönetimi ince hesap yapsaydı, Gezi olaylarını lehlerine döndürebilirlerdi. İlk üç gün her grup meseleye dâhildi. Sonra aşırı sol ve bölücü gruplar fırsat yakalamışken yürüyelim dediler. Verdikleri zarar çok büyük oldu. O sıra Abdullah Gül cumhurbaşkanı, R. T. Erdoğan başbakandı. R. T. Erdoğan başından beri sözlerinin şiddeti aynı dozdaydı. A. Gül ise, mutedildi. "Şunun da yine bilinmesini isterim ki bütün bu son üç dört gün içerisindeki gelişmeler gösteriler, bunlar yapılırken Türkiye'nin demokrasisi de test edilmiştir..." demişti. O. Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, yedi kişiye ise 18'er yıl ceza verilince, hemen hiç ortaya çıkmayan, o kadar hâdise olduğu hâlde görüşlerini açıklamayan Abdullah Gül bu defa kendisini gösterdi. Sözleri Saray Mukîmi'ni cevaba zorlayacak derecede ağır. Seçimler yaşlaşıyor. Belki bir hesabı olduğu için konuşmak istedi. İllâ kendisinin aday olması manasında değil; Saray Mukîmi'ne açık tavır koymak için de ortaya çıkmış olabilir. A. Gül'ün sözlerinin Saray Mukîmi'ne olduğunu anlıyorsunuz. Abdullah Gül'ün sarsıcı sözleri: "AİHM içtihatlarının yargı sürecinde dikkate alınmamış olması hem kabul edilemez hem de çok üzücü. Parçası olduğumuz modern dünyadan ne kadar kopuk olduğumuzu göstermesi açısından da ayrıca utanç verici. Türkiye'nin tekrar demokrasiye dönmesi, insan haklarını da güncelleyecek şekilde çaba sarf etmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yönüne evrilmesi gerekirken bu karar şok edici ve yük oldu. Kavala'nın ve tutuklanan diğer isimlerin içeride çekeceği eziyet çok acı. En az onun kadar, çelişkili yargılama süreçlerine tanık olmuş bu davanın Türkiye'ye kaybettirdiklerini görmek de acı." Abdullah Gül, Gezi hâdiseleri başladığında söylediği sözlere benzer sözler etti: "Ben o gün Gezi olayını AK Parti açısından olumlu bir ilerleme olarak görmüştüm. (…) Problemlerimiz bile gelişmiş ülkelerin problemlerine benzemeye başlamıştı. O gün oradaki insanlarla diyalog kurup, anlaşarak çok kolay bir uzlaşmayla çıkmak mümkünken, aşırı müdahaleler neticesinde uzun dönem uykuda olan illegal örgütlerin uyanmasına, harekete geçmesine ve vandallıklarına fırsat verildi." (Röp.: Murat Sabuncu, T24, 26 Nisan 2022) Eski Ak Parti milletvekillerinden Hüseyin Kocabıyık, son mahkûmiyet karayla ilgili sözleri daha ağır: "Hukuk dışı kararların hâkim ve savcıları bizi, hayatımızı adadığımız ne kadar kutsal değer varsa onları savunamaz hâle getiriyorlar. Bu karar sahipleri mazide başardığımız her şeyi yıkıyorlar aslında. Bu yıkıma dur diyecek otorite bellidir ve ondan imdat istiyoruz." Dün, Hüseyin Kocabıyık'ın Uşak Valisi olan karısı Funda Kocabıyık merkeze çekildi. Saray, "Hükmü veren biziz." demek istiyor. Yoksa karısı niye merkeze çekilsin?! Bundan böyle Ak Partililer kimseye gidip "Bekamız için gelin." diyemeyecekler. Saray, kendi topuklarına sıkıyor.