ASTP BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN: ABD BAŞKANI BİDEN’İN 1915 ERMENİ “SOYKIRIMI” KARARI HAKKINDA YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR. TBMM ABD HAKKINDA KINAMA DEĞİL, “SOYKIRIM” SUÇLUSU KARARI ALMALIDIR. Dünya’nın en büyük soykırımcı devleti ABD hakkında ulusal ve uluslararası alanda dava açılmalıdır. ABD Başkanı BİDEN’ in 1915 Ermeni olayları ile ilgili Türkiye aleyhine aldığı haksız, hukuksuz ve mesnetsiz “soykırım” kararını şiddetle kınıyorum. Vietnam’da, Kore’de, Kamboçya’da Afganistan’da Hiroşima’da, Nagazaki’de Irak’ta Milyonlarca insanı katleden, Kızılderililerin neslini tüketen ABD’nin kanlı tarihine bakmadan, yüz yıllarca her din, her ırk ve her mezhepten Ermeni’sini Yahudi’sini, Hristiyan’ını bağrına basan, barış ve huzur içinde yaşamalarının yolunu açan Yüce Türk milletini bir siyasi hesap uğruna “soykırım” ile suçlamak aymazlıktan öte utanmazlıktır. Tarihi soykırım ve ırkçılık suçlarıyla sicili kabarık olan ABD ülkemizi veya herhangi bir ülkeyi soykırım ile itham edebilecek yer yüzünde en son ülkedir. Öncelikle BİDEN’ in ABD’nin soykırım cürmü ile dolu kanlı tarih sayfalarına göz atmadan ve Milletimizin tarihi vesikalarını araştırmadan I. Dünya Savaşı’nın zor şartları içinde iki millet arasında karşılıklı yaşanmış acı olayları manipüle ederek bir takım siyasi hesaplaşma malzemesi yapmasını ve bu olayı ülkemiz aleyhinde şantaj olarak kullanmasını insanlıkla ve devlet adamlığı sıfatıyla bağdaştırmak mümkün değildir. İnsanlık ve tarih BİDEN’ in bu haksız kararı sebebiyle yakasından yapışacak ve hesap soracaktır. Soykırım işlenip işlenmediği kararı BİDEN’ in değil, bağımsız mahkemelerin işidir. Bilindiği üzere “soykırım”; savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi demektir. Soykırım kavramı Dünya gündemine 1946 yılında girmiş, 1948 yılında BM Sözleşmesiyle suç kavramı haline getirilmiştir. Ancak, “soykırım” suçunun işlenip işlenmediği kararını devlet başkanlarının, hükümetlerin ya da ülkelerin parlamentolarının değil, ülkelerin arşivleri mesnet gösterilerek, uluslararası bağımsız mahkemelerin karar vermesi öngörülmüştür. Kaldı ki uluslararası mahkeme olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuda aldığı kararlar da ortada iken ve Uluslararası mahkeme olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 1915 olaylarıyla ilgili ülkemizi “soykırım” ile itham edici alınmış bir kararı yokken BİDEN’IN ülkemizi doğrudan soykırım ile suçlaması hakkı ve haddi olmadığı gibi aklı selimin kabul edebileceği bir durum değildir. Birinci Dünya Savaşında yaşanan karşılıklı kayıplar, bu coğrafyanın ortak acıları ve ortak sancılarıdır. Ermeni isyancıları tarafından katledilen Türklerin ıstırabını, acılarını göz ardı eden tek taraflı açıklamanın milletimiz ve şanlı tarihimiz karşısında hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı gibi Ermeni kökenli vatandaşlarımızı ve Ermenistan halkı içinde hiçbir yararı olmayacaktır. ABD bu kararla yaptığı katliamların üstünü örtme çabası gütmektedir Fanatik Ermeniler, ABD ve Bazı Avrupa ülkeleri tarafından 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı yıllarında karşılıklı yaşanan bir trajedide Ermenilerin olaylarda ki payları kasıtlı olarak göz ardı edilmektedir. Türklerin Tehcir Kanunu’ ile 1,5 Milyon Ermeni’nin ölümüne sebebiyet verdikleri asılsız iddiası Avrupa ülkelerinde ve ABD'de yürütülen etkili propaganda gücü ile Türk diplomatlara karşı işlenilen kanlı eylemleri haklı gösterme çapası ve ABD’nin geçmişte ve yakın tarihte işgal ettiği ülkelerde yaptığı katliamların üstü ötülme çabası gütmektedir. Şunu ifade etmek isteriz ki, On birinci yüzyıldan itibaren 900 yıla yakın Türklerle bir arada huzur içinde yaşayan Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin uyguladığı insani politikalar sebebiyle dünyanın hiçbir devletinde bulamayacakları kadar hak ve imtiyazlar elde etmişlerdir., Türk devletlerinin sadık bir tebaası olarak devletin önemli kademelerinde görevler alabilmişler ve önemli hizmetler vermişlerdir. Hatta Ermeni vatandaşlarımız Osmanlı devletine bağlılıkları sebebiyle literatüre “Millet-i Sadık’a “olarak geçmiştir. Şimdi ister istemez şu soru akla gelmektedir. 900 yıla yakın bir zaman dostça kardeşçe bir arada yaşayan bu iki toplum nasıl olmuş da birbirini birbirini yok edebilecek hâle gelebilmişlerdir? Bu durum altı çizilmesi gereken bir konu olup, objektif yerli yabancı bilim, fikir ve tarih adamaları tarafın cevabı mutlaka verilmelidir. Ermeniler, ülkemizi bölmek isteyen Emperyalistler tarafından Truva atı olarak kullanılmışlardır. Şu da unutulmamalıdır ki; 1877-1878 de 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşında ve 1. Balkan harbinde on binlerce askerini ve kendisine bağlı toprakların büyük bir kısmını kaybederek zayıf düşen Osmanlı İmparatorluğu'nu tasfiye etmeyi ve paylaşmayı düşünen Avrupalıların müdahalesini çabuklaştırmak için Ermeni vatandaşlarımız Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmak hayaline kapılarak Truva atı olarak kullanılmışlardır. Ermeni tedhiş grupları tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesinde Türkleri tahrik edici olaylar sahnelenmiştir. İlerleyen süreç içinde “Ermeni olayları” Osmanlı Devleti için artık yalnızca bir tedhiş hareketi olmaktan çıkmış, tamamen bir devlete ihanet şekline dönüşmüştür. 1915 yılında Osmanlının askerlerinin büyük bir kısmını Çanakkale’de, Kanal savaşında bulundurmasını fırsat bilen Ermeniler; Doğu Cephesi'nden topraklarımızı işgal eden istilacı Çarlık Rus orduları ile iş birliği yaparak asırlarca hizmet aldıkları ve hizmet verdikleri Osmanlıya ihanet yolunu tercih etmişlerdir. 1915 Ermeni olaylarında Ermeniler sütten çıkmış ak kaşık değildir. . T.C. Başbakanlık Devlet arşivinden tarih ve yerleri belirli olan bilgilere göre Ermeni çeteleri, Nahcivan, Erzurum, Van, Kars, Bayburt, Iğdır, Gümüşhane, Bitlis, Muş, G. Antep, K. Maraş, Trabzon, gibi illerimizin ilçelerinde ve köylerinde 523 bin bebek, kadın, çocuk sivil vatandaşımızı katlettikleri hatta taş mağazalarda yakarak toplu katliamlar yaptıkları Ermeni vahşetinden kaçan Doğu Anadolu'da ki 700.000’in üzerinde vatandaşımız Batı Anadolu’ya göç etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ermenilerin; Tehcir kanunu ile Türklerin 1,5 Milyon Ermeni’yi öldürdükleri iftirası da tamamen hayal bir tarihi gerçeklere aykırıdır. Zaten o yıllarda Balkanlardan Basra Körfezi'ne ve Arap Yarımadası'na kadar uzanan imparatorluk topraklarındaki Ermeni nüfusu toplam bir milyon civarındadır. Ülkemizdeki Ermeni nüfus total olarak 1 Milyon civarında Ermeni mevcut iken Tehcir Kanunu ile 1,5 Milyon Ermenin öldürülmüş olması mümkün müdür? Kuşkusuz tehcir sırasında ve diğer zamanlarda karşılıklı olarak pek çok suç işlenmiş ve ölümler yaşanmış olabilir. Tehcir Kanunu o günün şartlarında duyulan bir ihtiyaç üzerine çıkarılmış, mezkûr kanun sadece Ermeni çetelerini kapsamış, diğer Ermeniler yerlerinde kalmaya deva etmişlerdir. Yollarda hukuksuz öldürmelerin hesabı sorulmuş failleri gerekli cezaya çarptırılmıştır. Diğer taraftan 18 Aralık 1918 tarihli kararnameyle Ermenilerin evlerine dönebileceğinin ilanı yapılmıştır. Bu durum Türkiye’nin “soykırım” gibi caniliğe tevessül etmediğinin açık delidir. BİDEN ’in soykırım iftirası ABD’nin işlediği katliamların üstünü örtmeye yetmeyecektir. Vietnam’da 4 Milyon, Kore’de 3 Milyon, Kamboçya’da 1 Milyon Afganistan’da 1,5 Milyon Hiroşima ve Nagazaki’de 350 Bin katili olan ve 1830 yılında çıkarttığı Kızılderilileri Tehcir Yasasıyla 70 milyon Kızıl derilinin neslini tüketen ABD ve Onun temsilcisi BIDEN’IN ülkemizi soykırım ile itham etmesi Ziya Paşa’nın; “Merdi Kıpti şecaatin arz ederken, sirkatin söyler” onlar ki, laf ile dünyaya verirler nizamat bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde” sözlerini hatırlatmaktadır. BİDEN ’in soykırım iftirası ABD’nin işlediği katliamların üstünü örtmeye yetmeyecektir ABD dün olduğu gibi bugün de haydutluğunu sürdürmekte, ekonomik siyasi ve askeri gücüne güvenerek şantaj ve tehdit yoluyla başta ülkemiz olmak birçok ülke aleyhinde faaliyet yürütmektedir. Başta PKK ve PYD; YPG, KCK, FETÖ gibi iç ve dış terörist odaklarına silah, lojistik ve moral destek sağlanmak suretiyle ülkemiz aleyhine kışkırtmaktadır. Diğer taraftan tüm zamanların darbelerin planlayıcısı ve destekçisi konumunu sürdürmektedir. ABD dost ve müttefiklikten çıkarılmalıdır. ABD gelinen noktada; bir taraftan “dost ve müttefik” ülke sıfatıyla ülkemizde kurduğu 20’den fazla üssün hizmetini pervasızca yürütürken, diğer taraftan Türkiye’yi F-35 programından çıkarmakta ve her fırsatta tehdit ve şantaj kılıcını çekmektedir. Böyle bir dost düşman başına! Küresel çağda ülkelerin çıkarı tek taraflı değildir. Ülkemiz tarafından da ABD ye karşı mütekabiliyet esasları devreye sokulmalı, bu hayasız ve soysuz samimiyetsizliğin karşılığı olarak; 1-ABD “dost ve müttefik” ülke tanımından çıkarılmalıdır. 2- ülkemizdeki ABD üsleri ABD’nin kullanımına derhal kapatılmalıdır. 3-Yaptığı haksız, hukuksuz, mesnetsiz “soykırım” iftirası sebebiyle BİDEN hakkında ulusal ve uluslararası mahkemelerde dava açılmalıdır. 4- İktidar ve muhalefet partileri bu konuda birbirlerini suçlamaktan vaz geçip yekvücut halinde TBMM tarafından kınama kararı değil, ABD’nin Vietnam’da, Kore’de, Kamboçya’da Afganistan’da Hiroşima’da, Nagazaki’de ve Irak’ta Milyonlarca insanı katletmesi, Kızılderililerin neslini tüketmesi sebebiyle derhal “soykırım” kararı alınmalıdır. 27.Nisan 2021 MUSTAFA KIR ASTP ANKARA SİVİL TOPLUM PLATFORMU BAŞKANI