Bende şaşırıyorum çocuklar, İstanbul'daki haber gelip Ankara’da beni buluyor! Bizim kızlarla beş çayında sohbet ederken konu Anayasa değişikliğine geldi; tabi şekerim gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. Ak Parti sözcüleri demokrasi vurgusu filan yapıyor ama diğer yanda başka sözler işitmiyor muyuz? Ayasofya baş imamı Mehmet Boynukalın, yeni anayasada laiklik ilkesinin yer almaması çağrısı yapmadı mı? “Anayasada İslam olsun” dedi. Anayasa’da olunca mı Müslümanlığımızı hatırlayacağız, bu nasıl söz? Sohbet buraya geldiğinde bizim devlet planlamadan emekli Suzan Hanım, “Boynukalın’ı tanıyor musunuz” diye sordu. Yanıtımızı beklemeden kendi cevap verdi: -Bunun adını biz Mehmet değil Muhammet biliyorduk. 1980’lar sonunda Riyad’ta okurken tanıştık. Öğrenciydi. Arkasından el-Ezher’e gitti, 1992’de mezun oldu. Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisan filan yaptı. Sonra İstanbul Şehir Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yapmaya başladı. -Babası Rıfat Boynukalın Gümüş Motor’da rahmetli Erbakan’la birlikte çalıştı. Boynukalın ailesi hep ticaretin içinde oldu... Araya girdim dayanamayıp, “Anayasa değişikliği, Mehmet Bey’in demeci derken işi ticarete nasıl getirdin Suzan Hanımcığım” dedim… Suzan’ın öyle insanı kendine küçük gösteren bakışı vardır, “ah siz ne bilirsiniz” bakışı… Sözlerini kaldığı yerden sürdürdü. -Geçen ay Ayasofya’ya gittik. Belki beni hatırlamaz ama yine de Mehmet Bey’i ziyaret etmek istedim. Yerinde yoktu! Şaşırdım, Ayasofya imamı mesai saatinde nerede olabilir? Dışişlerinden emekli Ayşe Hanım, ben buna “meraklı Melahat” derim, “neredeymiş” diye sordu… Suzan Hanım da “araştırmacı emeklidir” yani, sormuş soruşturmuş… “Biliyorsunuz” diye girdi cümleye “Ayasofya’ya üç imam beş müezzin atandı.” Suzan Hanım bir âlem kadın, nereden bilelim biz Ayasofya’daki imam müezzin kadrosunu? Anlatmaya başladı: -Ayasofya’da üç imam var; bizim Mehmet, Eminönü Cami’den gelen Ferruh Muştuer, Fatih Cami’nden gelen Bünyamin Topçuoğlu. Beş de müezzin var: Mehmet Hadi Duran, Rıdvan Akbaş, Şükrü Asıleren, İbrahim Çoban, Alpcan Çelik. “Ay şiştim” diye bağırmak geldi içimden, bize ne bunlardan? Suzan Hanım oralı bile değil, çayından bir yudum almadan heyecanla anlatmayı sürdürdü. -Üç imam, beş müezzin Ayasofya’daki mesaisini günlere bölmüşler. Yani üç imamdan ikisi Ferruh Muştuer ve Bünyamin Topçuoğlu haftanın üç günü, bizim Mehmet Bey ise haftanın bir günü Ayasofya’ya uğruyormuş! Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi önemli ziyaretçiler olduğunda hepsi Ayasofya’da hazır bulunuyormuş… Anladım Suzan Hanım konuyu bir yere bağlayacaktı… -Ayasofya mesaisi az olunca imamlar ne yapacak? Ticarete başlamışlar! Mağaza filan açmışlar! Düşündüm, bir yanda Ayasofya diğer yanda ticaret. Ne yalan yazacağım, bana pek doğru gelmedi bu iş. Fakat düşündüm ama ateş olmayan yerden duman da çıkmaz değil mi? Dumanın is kokusu Ankara’dan hissedilmeye başladı. Bakalım neler çıkacak ortaya… Durun şekerim biraz da ben araştırayım, bakalım neler öğreneceğim… Kaynak: Odatv / Hürrem Elmasçı