Türkiye'de koronavirüs salgını kapsamında alınan tedbir kararları birçok esnafı zor duruma soktu. Pandemi sürecinde yaşadıkları ekonomik sıkıntıları anlatmak isteyen esnaflar ise ilginç bir yönteme başvurdu. Sakarya'nın Çark Caddesi Papatya Sokak üzerinde farklı sektörlerde faaliyet gösteren işletmeciler yolda biriken karları bir araya getirerek temsili bir mezar hazırladı. Yolun ortasında mezar yapan esnaflar, koydukları mezar taşına ise "Esnaf öldü" yazısı astı. Kısıtlamalar sebebiyle müşteri sayısı azalan, kira ve faturalarını ödemek için çabalayan esnaflar mezarın üzerine çiçek de yerleştirdi. ESNAF KAN AĞLIYOR Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde de esnaf yolda biriken karları bir araya getirerek cadde üzerinde temsili bir mezar hazırladı. Kaldırımların ortasında mezar yapan esnaflar, koydukları mezar taşına da "Esnaf öldü" yazdı. Yolda kardan mezar gören vatandaşlar ise şaşkınlıklarını gizleyemedi. Elbistanlı esnafların üzerine çiçek koyarak hazırladıkları mezar ve dua ettikleri fotoğraf sosyal medyada da gündem oldu. LİDERLERİ ETİKETLEYİP PAYLAŞTI MAK Danışmanlık ve Anket Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat da söz konusu fotoğrafı paylaşarak, siyasi parti liderlerini etiketledi. Kulat, kişisel Twitter hesabından şu paylaşımda bulundu: "Bugün memleketim Elbistan'dayım. Bir esnaf hemşehrime; --- İş güç nasıl dedim? --- Düş peşime bir cenazemiz var gidelim. dedi. Sokağın başına vardık. Kardan yapmışlar. Mezar taşında ESNAF ÖLDÜ yazıyordu." SABAH'TAN "FORMÜL" ÇAĞRISI Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör ise bugünkü köşesinde, "Restoran ve kafelere formül bulalım" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Beşiktaş sahilindeki esnafların konuşmasına denk geldiğini söyleyen Güngör, "Tüm dünyanın başına bela olan bu virüs ekonominin her alanını etkiledi belki ama bu işten en çok zarar gören kafe-restoran sahipleri ve çalışanları oldu" dedi. Güngör, birtakım "formüller" de sundu. Dilek Güngör'ün yazısı şu şekilde: "Hafta sonu sosyal medyada memleketin dört bir yanından kar manzaraları paylaşıldı. Kimi elinde kahvesini yudumlarken bahçesinden fotoğraf koydu, kimi çolukçocuk kar topu oynarken... Kimi de sıcak evinin penceresinden Boğaz'ı seyrederken... Fotoğraflara bakarken birkaç gün önce şahit olduğum Beşiktaş sahilindeki muhabbete kafam takıldı. Geçen hafta oradaki bir otelde toplantı izledim, daha sonra da sahilde bir iki tur attım. Kafelerrestoranlar kapalı ama insanlar iki sandalye atıp deniz kenarında muhabbet ediyorlardı. Kulak misafiri olunca bölgedeki kafe ve restoran çalışanları olduğunu anladım. *** Kimi diyor ki, 'Bu ay elektrik faturasını ödeyemedim'... Kimi diyor ki, 'Fatura yüksek geldi, gaz kesildi'... Kimi diyor ki, 'Markete gitmeye korkuyorum'... Kimi diyor ki, 'Bizim patron kafeyi tamamen kapatıyormuş'... Tüm dünyanın başına bela olan bu virüs ekonominin her alanını etkiledi belki ama bu işten en çok zarar gören kafe-restoran sahipleri ve çalışanları oldu. Devletin esnafa ve çalışanlara yardımı bir nebze olsun rahatlatsa da belli ki taşıma suyla değirmen dönmüyor. Bilim Kurulu'nun hassasiyetini anlıyorum. Vaka sayısı azalmadan restoran ya da kafelerin açılmasına karşı... Fakat süreç uzadıkça işletmecilerin de dayanacak gücü kalmadı. Korkarım, 'açıyoruz' denildiğinde işletmesini açabilecek güçte olanların sayısı giderek azalacak. *** Üstelik, şöyle düşünün... Türkiye'de hizmet sektörü toplam istihdamın yüzde 40'ı neredeyse... Bu işletmeler hayatına devam edemezse orada çalışanlar ne olacak? O yüzden mart ayına kadar beklemeden restoran ve kafelerin açılması için formül bulunamaz mı? Kafe ve restoran çalışanları aşılanıp, AVM'lere girildiği gibi HES koduyla belirli sayıda müşteri kabul etme şartıyla bu işletmeler açılamaz mı? *** Son olarak da bir önerim var. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu çağırsa Türkiye'deki elektrik ve gaz dağıtım şirketlerini, konuşsa... En azından şu soğuk kış günleri geçene kadar kafe ve restoranlarda çalışıp işsiz kalanların, işletmecilerin elektrik ve gazının kesilmesini önleyip, borçlarından feragat edilecek bir sistem getirse... Eminim, o zaman sosyal medyadaki kar manzarası fotoğraflarına bakarken içimiz daha az sızlar!"