Ekonomist İbrahim Kahveci bugünkü köşesinde, ''Fiili faiz %150-200'' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kahveci, son 21 gün içerisinde dolarda meydana gelen yükselişe değindikten sonra MB'nin faiz politikalarını eleştirdi. Nass denilerek, politika faizinin yüzde 19'dan yüzde 14'e çekildiğini hatırlatan Kahveci, ''yüzde 14'ten sonra nass bitti mi?'' diye sordu. İbrahim Kahveci'nin yazısı şu şekilde: Son yazımın başlığını tekrar edeyim: “Eeee!” 20 Aralık günü büyük buluşumuz sayesinde dövizdeki yükselişi nasıl da frenlemiştik? Doları bir gecede 18,0 liradan 11,0 liraya nasıl da düşürmüştük? Gözlerimizde ışık parlamış, muhteşem buluşumuz ile alt edemeyeceğimiz sorun olamaz noktasına gelmiştik. TL’yi ABD doları ile sigortalamak hangi ülkenin aklına gelirdi ki? Kim ülkesinin bütçesini bu derece riske atabilirdi? Bazen söylerim ya.... Oyun masasında kumarcılar bile bu kadar risk almazlar. Ama biz koca ülke ekonomisini yönetirken daha büyük riskleri bile alabiliyoruz. Unutmayalım, 128 milyar doları satarken de o riskleri aldık. Yarının ne olacağını hiç hesaplamadan... Ya da şöyle soralım: Yarını düşünüyorlar mı? Çünkü, yarınla ilgili ne söyledilerse tutmadı. Hani mart şubattan, nisan marttan iyi olacaktı... Her gün bir önceki günü arıyor duruma geldik. O nedenle yarını düşünmeden, sadece bugünü kurtarma hamleleri ile bir o kötü durumdan bir şu kötü duruma yol alıyoruz. *** “Nass var” dedik ve ne oldu? Merkez Bankası faizini 19,0’dan 14,0’e çekip bıraktık. Acaba ne oldu Nass’a? Nass bitti mi! Bugün Merkez Bankasının faizi 14,0 ama piyasa faizi bambaşka. Zaten Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati “Merkez Bankasının faizini etkisizleştirdik” demişti. Bari Merkez Bankasını kapatalım da boşuna masraf olmasın... Neyse... Şimdi konumuza gelelim. Doları nasıl durdurduysak enflasyonu da öyle durduracaktık. Güç bize geçmiş ve her türlü engelleri yıkıp atacaktık. Tabii ki bu engelleri bilimle, doğrularla değil polisle, baskıyla vs yapmayı deniyoruz. Yine neyse... Gelelim artık şu konuya 17 Şubat dolar fiyatı 13,58 ve 21 gün sonra 10 Mart günü dolar fiyatı 14,83... Yani 21 günde KKM hesapları %9,2 para kazanmış oldular. Sadece ve sadece 21 günde kazanç yüzde 9,2... Tansu Çiller’in 94’ krizinde 3 ayda yüzde 50 faizli bonosuna benzedi. Öyle ki bu gidişle KKM hesapları yıllık yüzde 150-200 arası bir getiri elde edebilirler. Fakat bir farkla... Eskiden ABD dolarından kanacaklardı... Şimdi T.C. Hazinesinden kazanacaklar. ABD dolarının kazancını da T.C. Hazinesi üstlenmiş oldu. Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Grup konuşmasında açıkladı: “KKM, yani dolar sigortalı TL Mevduatları 550 milyar liraya ulaşmış; bunun da yüzde 58’i döviz bozdurularak oluşmuş. Bu hesaba göre yaklaşık 38 milyar dolarlık sigortalı TL mevduatı var. Şimdi hesabı yeniden yapalım. Son 21 işgününde bu hesap sahipleri TL bazında yüzde 9,2 kazanmış oldular. Bu kazancın yaklaşık 1,2’sini TL faizinden yüzde 8’lik kısmını ise dolar sigortasından elde ettiler. Sadece 21 günde yüzde 8 kazanç 1 ayda Hazine ve MB’ye 44 milyar lira maliyet demek. Bu hesaba göre 550 milyar liralık KKM maliyeti bize yılda 340 milyar liraya mal olabilir. Elbette farklı hesaplar, farklı rakamlar zamanla çıkacaktır. Ama son 21 güne göre durum bu. Kısaca eskiden kur yükselince yaşanan risklere yeni bir risk daha eklemiş olduk. Bir anda Hazinemizin çöktüğünü görebiliriz. Bu duruma kimse şaşırmasın ve bu durumu da kimse hafife almasın. Son işaretler bu yönde... *** Son durumda asıl sorumuzu soralım: TL’de göstermelik 3-5 puanlık faiz düşüşü karşısında şimdi 50-100 katı faiz gideri ödemek durumunda kalıyoruz. Bunun neresinde bir mantık olabilir? Bunun neresinde bir matematik bulunabilir? Hiç mi hesap bilmiyoruz? Bu arada yazı bitene kadar bile dolar buradaki rakamları geçti... Kolay gelsin.