Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk-Eğitim-Sen) “Ekonomiye, Mesleğe, Eğitim Yönetimine ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’na Yönelik 24 Kasım Öğretmenler Günü Raporu” konulu anket gerçekleştirdi. Ankete 21 bin 412 öğretmen katılım sağlarken, anket sonuçları ise öğretmenlerin içler acısı durumunu gözler önüne serdi. ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 12,50’SİNİN AY SONUNDA PARASI KALIYOR Anket sonuçlarına göre, araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 87,50’si ay sonunda hesabında veya cebinde para kalmadığını, yüzde 12,50’si ise bir miktar parasının kaldığını belirtirken, öğretmenlerin yüzde 42,70’i kredi kartı borçlarını düzenli olarak ödeyebildiğini, yüzde 19’u düzenli ödeyemediğini, yüzde 23,30’u asgari tutarı ödeyebildiğini, yüzde 9,30’u cebinde kalan miktar kadar ödeme yapabildiğini ve yüzde 5,80’i ise kredi kartı kullanmadığını ifade etti. ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 59,30’U EKONOMİK DURUMUNU KÖTÜ OLARAK TANIMLIYOR Öğretmenlerin yarısından fazlasının evi kendisinin iken yüzde 39,50’si kirada oturduğunu belirtti. Kendi evinde oturan öğretmenlerin ise yüzde 52,70’inin ev borcu biterken, yüzde 47,30’u ise borç ödemeye devam ediyor. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 59,30’u ekonomik durumunu kötü düzey olarak tanımlarken, yüzde 38,70’i orta, yüzde 2’si ise iyi olarak tanımladığını belirtti. Ekonomik olarak durumunu kötü olarak tanımlayan öğretmenlerin ise yüzde 81,90’ı durumun aile içi ilişkilerini etkilediğini belirtti. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 42,50’si daha iyi ekonomik şartlarda olmak için mesleği ile ilgili ek iş yaptığına dikkat çekerken, %14’ünün ise mesleği ile alakalı olmayan ek bir iş yaptığı ortaya çıktı. Geriye kalan yüzde 6,40’lık kesim ise özel ders verdiğini ifade etti. ÖĞRETMENLERİN EN BÜYÜK SORUNU YANDAŞ KAYIRMACILIĞI Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 42,10’u tekrar meslek seçme imkânı olsa öğretmenlik mesleğini seçmeyeceğini ifade ederken, kesinlikle seçerim diyenlerin oranı ise yüzde 27,40. Öğretmenler kendi çocuklarının öğretmen olmasını ise yüzde 71,40 oranında istemezken, isteyenlerin oranı ise yüzde 8,70. Araştırmaya katılan katılımcıların mesleği ile ilgili yaşadığı en olumsuz durumun ne olduğu sorulduğunda en çok öne çıkan durumun yüzde 46,50 ile yandaş kayırmasına maruz kalmak olduğu ifade edilirken, ardından ise ayrımcılığa maruz kalmak, psikolojik şiddete maruz kalmak, hak gasbı yaşamak ve sözlü şiddete maruz kalmak olarak belirlendiğine dikkat çekildi. ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU, BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili olarak, katılımcıların yüzde 85,30’u beklentilerin karşılanmadığını ifade ederken, yüzde 13,50’si ise kısmen karşılandığını belirtmiştir. Araştırmaya katılan katılımcıların ÖMK en asli niteliği konusunda en çok vurgulanan husus; “Öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı ve mesleğin statüsünün sağlam zemine kavuşturulmasını yönelik düzenlemeler olmalı”, “Ekonomik hakları düzenlemeli”, “Mesleki saygınlık kazandırmaya yönelik bir araç olmalı” seçenekleri ön plana çıktığı ifade edildi. “ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NDA YER ALAN SINAV ŞARTINI KABUL ETMİYORUZ” Anketle ilgili açıklama yapan Türk-Eğitim-Sen Genel BaşkanıTalip Geylan, öğretmenlerin ülkemizde hak ettikleri konuma gelemediklerine dikkat çekerek, özellikle siyasilerin tavırlarını hatırlatarak, “Ekonomik sorunlar, liyakatsiz, ayrımcı ve adaletsiz uygulamalar öğretmenlerin mesleklerini şevkle yapmalarına engel olmaktadır. Hatta öyle ki, mesleklerini icra ederken karşılaştıkları zorlu yaşam durumlarında psikolojik sağlamlıklarını korumak için büyük çaba harcamaktadırlar. Şiddete maruz kalan, şiddet karşısında devlet tarafından korunamayan öğretmenlerimiz, tekrar meslek seçmek durumunda kalsalar, öğretmen olmayacaklarını net şekilde ifade etmektedir. Tüm bu sorunların üzerine kariyer basamakları sınavı tuz birer olmuştur. Elbette Öğretmenlik Meslek Kanunu bir adımdır. Ancak bu kanunda kariyer basamaklarında sınav şartının getirilmiş olmasını kabul etmiyoruz. Dün de bugün de aynı şeyi söylüyoruz: Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan sınav şartı kaldırılmalı, uzman ve başöğretmen unvanları hizmet yılı esasına göre verilmelidir” dedi.