MANŞET

Mehmet Görmez'in ehli sünnete aykırı fetva ve görüşleri!

 



 
 

Başbakanın makalesi sürgün sebebi oldu!

 
 

Selçuk Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde görev yapan iki isim öğrencilerine Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun makalelerini okumalarını tavsiye ettiği için Sinop ve Adana’ya cezaevi vaizi olarak sürgün edildi

 
 



 

 



Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak üst düzeyde din eğitimi veren ihtisas merkezlerinden olan Selçuk Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde iki ilim adamı hakkında başlatılan soruşturma sürgünle sonuçlandı. İddiaya göre sürgünün gerekçesini iki ilim adamının öğrencilere Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun makalelerini tavsiye etmesi ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bazı düşüncelerini eleştirmesi oluşturdu.

BAŞBAKANIN MAKALELERİNİ TAVSİYE ETTİLER
İddiaya göre; iki ilim adamı öğrencilerinin soruları üzerine derslerinde, kaçak elektrik ve kaçak su kullanmanın, ayrıca devletten haksız elde edilen tüm kazançların haram olduğunu ve bunu yapanların da “haramzade” olduğunu söyledikleri için diyanet tarafından soruşturma açılıp ceza verildi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “İslam düşünce geleneğinin temelleri, oluşum süreci ve yeniden yorumlanması” ve “Medeniyetlerin Ben-İdrâki” adlı iki makalesini öğrencilerine tavsiye eden iki hocaya, ayrıca yetkiyi kötüye kullanma gerekçesi soruşturma açılarak ceza verildi. Soruşturmanın bir diğer gerekçesini de iki hocanın Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç ve Prof. Dr. İsmail Kara’nın bazı kitaplarını tavsiye edip okutmaları oluşturdu.

GÖRMEZ’E ELEŞTİRİ DE SORUŞTURMA NEDENİ
İki ilim adamının Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bazı akademik görüşlerini ve faaliyetlerini tenkit etmesinin soruşturmanın ana omurgasını oluşturduğu iddia edilirken, benzer durumlarda soruşturmaların 1-1,5 yıl sürdüğünü, ancak soruşturmaya müdahale edilerek 10 günde tamamlanmasının sağlandığını savunuldu.

GÖRMEZ’İN ELEŞTİRİLEN FİKİRLERİ
Selçuk Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde görevli iki ilim adamının Prof. Dr. Mehmet Görmez’i eleştirdiği ve cevap verdiği görüşler ise şöyle:

HAYIZLI KADIN NAMAZ KILABİLİR Mİ?
“Mehmet Görmez, sahih-zayıf ya da Buhari-Müslim vs. ayırt etmeden “kadına dair hadis rivayetlerinin büyük sorun teşkil ettiğini” dile getirerek, hayızlı kadının namaz kılmamasının ve tavaf etmemesinin sadece bir ruhsat (muhayyerlik) olduğunu belirtmektedir. Görmez, “hayızın kadınlara eziyet olduğunu” bildiren ayetten hareketle, kadının eziyet içinde de olsa ibadetini yapabileceğini söylüyor. Halbuki Buhari ve Müslim hadisleri başta olmak üzere Ebu Davud, Tirmizi, Nesâi, İbn Mace, Darimi ve Muvatta’da da yer alan hadisi şerifte, kadınların adetliyken namaz kılmaları net bir ifade ile yasaklanmaktadır. Hz. Aişe Validemiz’den gelen rivayete göre, Fatıma binti Hubeys’in Peygamberimiz (a.s.)’e özür kanı hakkında soru sorması üzerine Rasülüllah Efendimiz şöyle buyuruyor: “Hayız geldiğinde namazı bırak, hayız kesildiğinde guslet ve namazını kıl.”
Görmez, yukarıda belirtildiği üzere kadına dair rivayetlerde sorun olduğunu ifade etmişti. Bütün ulemanın ittifakla delil kabul ettikleri bu hadisi de sorunlu görse gerek ki kabul etmiyor ve “eziyet” kelimesinden hareketle, hayızlı kadının namaz kılması konusunda ruhsat/muhayyerlik olduğunu ileri sürüyor. Görmez’in bu yorumuna göre hayızlı kadın namazını ister kılar, istemezse kılmaz. Halbuki yukarıda belirttiğimiz sahih hadisten hareketle İslam âlimlerinin ittifakla vardıkları hüküm ise hayızlı kadının namaz kılmasının haram olmasıdır.

MÜSLÜMAN KADIN YABANCILARLA EVLENEBİLİR Mİ?
Bilindiği gibi, Müslüman kadının her türlü gayri müslim erkekle evliliği ayet ve hadislere dayalı olarak bütün ulema tarafından haram kabul edilmiştir. GÖRMEZ bu konuda “icma” bulunduğunu, fakat ulemanın yanlış icmâ ettiğini belirtmektedir. GÖRMEZ’e göre Müslüman Hanımın, gayri müslim erkekle evlenmesinde de ruhsat/muhayyerlik vardır. Yani, Müslüman Hanım istediği takdirde, Yahudi ve Hristiyan erkekle evlenebilir (!).
GÖRMEZ’e göre, gayri müslim erkekle Müslüman bayanın evliliğinin icmaen haram kabul edilmesinin illeti (gerekçesi), erkeğin evlendiği bayanı asimile etmesidir. Buradan hareketle GÖRMEZ, “Müslüman bireyin tek başına da olsa asimile olmaması çabası göz önünde bulundurularak bu evliliğin caiz olması gerektiğini” ifade etmektedir.( Güncel Dini Meseleler Birinci İstişare Toplantısı – I (15-18 Mayıs 2002), İstanbul, (DİB baskısı, Ankara, 2004), s. 292.)

BAŞÖRTÜSÜ DİNİ EMRİ DEĞİL Mİ?
Görmez başörtüsünün de dini bir emir değil, ahlak ve edep çerçevesinde ele alınması gereken ve dinen bağlayıcı olmayan bir husus olarak değerlendirmektedir. Şöyle ki: GÖRMEZ, İlahi Dinlere Göre Başörtüsü” adlı makalesinde; Nur suresi 31. ayetin, ahlak ilkelerinin anlatıldığı bir bağlamda anlatıldığını, kuranda başörtüsünün, tamamen evrensel bir ahlak ilkesinin tatbiki için gerekli görülen tesettürün bir parçası olarak yer aldığını, İslam geleneği içerisinde başörtüsünün, Kuran’ı aşarak zor ve katı kurallara bağlayanların olageldiğini, kadının sosyal hayattan tecrid edilecek şekilde başörtüsünün yorumlandığını; Müslüman hanımların başörtülü bir şekilde kabre konmasının, bunun ne kadar güçlü bir gelenek olduğunu gösterdiğini ifade etmektedir.
Makalenin “sonuç” bölümünde GÖRMEZ’in, “İslamiyet’in başörtüsüne yüklediği anlam ise, dini/taabbudi veya hukuki olmaktan çok ahlakidir. Kur’an, başörtüsünü, sadece ahlak için gerekli kabul ettiği tesettürün tamamlayıcı bir unsuru olarak görmüştür” cümleleri yer almaktadır. (İslamiyat Dergisi, Cilt 4, Sayı: 2, Nisan Haziran 2001, sayfa, 19-33.)

‘HADİSLERİ SAHABELER Mİ UYDURDU?’
Görmez, doktora tezi olarak Türkiye Diyanet Vakfı tarafından basılan ve birincilik ödülüne layık görülen kitabında, Hz. Peygamber’in, bize ulaşan tüm yazılı hadislerinin, Peygamber’e sübutiyeti kesin olsa dahi, toplum (sözde sünnet, Fazlurrahman’ın yaşayan sünnet dediği) tarafından onaylanmadıkça, hiç bir değer ve bağlayıcılığı yoktur, diyor. (Sünnet ve hadisin anlaşılmasında Metodoloji sorunu, TDV, 1997, s. 233). Özafşar’la birlikte, “hadisler, sahabenin ilmi tartışmalarda takındıkları tavrın, rivayete dönüşmüş şeklidir” diyorlar. Yani hadisleri sahabe uydurmuş, demektir bu (Özafşar, Polemik Türü Rivayetlerin Gerçek Mahiyeti, s. 30,33). Görmez de bu araştırmaya atıf yaparak onaylıyor (Sünnetin kaynak değerini temellendirme sorunu, s.8). Aynı makalede görmez, peygamberin hadisleri olan vahy-i gayri metlüv’ü kabul etmiyor (s.6), hadis rivayetleri Peygamber'e ait değil, insan faktörü diyor (s.9). Sünnet'i temellendirmek için başvurulan kuran ayetlerinin çoğunun sünnetle ilgisi yoktur diyor (s.10). Sünnet'e delil getirilen hadisler de uyduruk diyor (s. 7). Bu makale Görmez'in özel sitesi, www.mehmetgormez.com da mevcuttur.”/Mehmet KAYA- Hakimiyet.com
 

 

 

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }