MEB'DE MAKAM ŞOFÖRÜNE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ, DOKTORALI ÖĞRETMENE MOBBİNG 

MEB'DE MAKAM ŞOFÖRÜNE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ, DOKTORALI ÖĞRETMENE MOBBİNG 

Yazıma başlamadan şu notu iletmek istiyorum:

Hakkı ile yönetici olmuş, makam ve mevki sahibi olmuş tüm müdür beyleri tabii ki bu yazımdan ayrı tutuyorum.

Onlara karşı en küçük saygısızlığım dahi asla söz konusu olamaz.

Çok alakasız ve enteresan olaylar gerçekleştiğinde veya biri bir konuda olur olmadık yalanlar söylediğinde duymuşsunuzdur;

“Yapılanlar, söylenenler veya anlatılanlar hayatın akışına, eşyanın tabiatına ters” tabirini…

MEB'DE YÖNETİCİLİKTE YAPILANLAR HAYATIN AKIŞINA, EŞYANIN TABİATINA TAMAMEN TERS

Haberin özeti şöyle:

“Bakan Özer, makam şoförü İlyas Öcal’ı Kalem Müdürlüğü makamına istisnai kadro/atama ile devlet memuru yaptı.

Özel kalem kadrosunda birkaç gün görev yaptıktan sonra da Öcal’ın 76. maddeden Milli Eğitim Bakanlığına şube müdürü olarak ataması gerçekleştirildi.”

EŞ ZAMANLI OLARAK EKYS'Yİ KAZANIYORUM

Şoför beyin şube müdürlüğü makamına rahatça kurulduğu dönemde ben de EKYS'yi kazanıyorum. 

Fakat şoför beye makam uygun görülürken doktoralı 20 yıllık kadrolu öğretmene müdür yardımcılığı dahi yok...

Sayın MEB'i herkes ayakta alkışlamalı, müthiş adalet sisteminden dolayı.

Anlayacağınız MEB'de 10 yılı Bilsem’de olmak üzere; 20 yıllık mesleki deneyime sahip doktoralı, tecrübeli ve liyakat sahibi, üstelik de EKYS'yi ve mülakatı kazanmış bir öğretmenin değeri maalesef makam şoförü kadar yok...

Resmen ve alenen yapılan bu atama ile tüm topluma bu mesaj verilmek isteniyor sanki:

“MEB'in yönetim kadrolarında torpil geçerli”…

Toplumu bilmem lâkin, müdür beyler bu mesajı anında ışık hızı ile alıyor...

DİKKAT! 

MEB'DE YÖNETİCİ OLMAK İSTEYEN KADIN ÖĞRETMENLERE MOBBİNG VAR

Torpilsiz, kimseden icazet almadan, ilmim ile, bilgeliğim ile, liyakatim ve tecrübem ile EKYS'ye girdim diye canhıraş bir şekilde engelleme sistemine ve mobbinglere maruz kalmış, MEB'de kadrolu bir kadın öğretmen olarak şunu sormak istiyorum:

SAYIN MEB NE YAPMAK İSTİYOR?

Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Muasır medeniyet seviyesine çıkmak” istemiyor mu?

İlimin ve bilimin ilerlemesini istemiyor mu?

Veya yine Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek” istemiyor mu?

Öğrencilerin bilimsel ve akademik anlamda ufkunu daha çok açabilecek, vizyonu geniş, farklı bilim öğretmenlerinin yönetici olmasından dolayı neden rahatsızlık duyuluyor?

Neden ve niçin bir makam şoförüne layık görülen makamları, 20 yılını MEB’de öğretmenliğe adamış doktoralı bir bilim öğretmeninden esirgiyorsunuz?

Esirgemekle kalmıyor...

Üstelik de mobbinglere maruz bırakıyorsunuz…

Yapılabilecek onca projede liderlik yapabilecekken, ne acı…

BİR ÖĞRETMEN YÖNETİCİ OLMAK İSTİYOR DİYE MOBBİNG GÖRÜYORSA SORUMLUSU MEB'DİR

Çünkü Sayın MEB sınavı yapıp geri çekilmemeli…

Hiçbir kontrol sistemi yok.

Açıkça şu mesajı mı veriyor Sayın MEB;

“Ben üzerime düşen sınav görevimi yaptım.

Size kalmış, görevlendirme sistemi ortada, 

76. Madde yürürlükte,

Yetkiler elinizde, 

İstediğinizi görevlendirin,

İstemediğimizi engelleyin,

Ankara'da dayısı olana karışmayın, 

Ankara’da dayısı yoksa liyakat falan laf ola beri gele, fazla konuşursa mobbingler ile bezdirin...

Daha olmadı ek derslerini elinden alın, görevlendirme öğretmen getirin.

O da olmadı, maaş karşılığı ders yükünü dahi karşılamayacak kadar az ders verin…

Gerekirse ilçede ilk olsa dahi -sahtekar damgası vurmak için- sağlık kuruluna gönderin…

Elinden caydırma yöntemi ile TÜBİTAK proje öğrencilerini alın…

Ders giriş-çıkış saatlerini itinayla kontrol edin, 1 dk. geç kalma dahi yakalarsanız derhal sarı zarfı eline tutuşturmak için fırsat kollayın...

Ağzını açmaya kalkarsa yalancı-iftiracı olduğuna yönelik soruşturmalar açın…

‘Muhakkik yolda, geliyor, geldi’ mesajını sürekli Demokles’in kılıcı gibi tepesinde tutun...

Öğretmenler arasında ayrıştırma yaparak yalnızlaştırma yöntemine başvurun.”

DAHA BURAYA YAZMADIĞIM FAKAT AVUKATIMIN ELİNDE ÇOK DAHA KATMERLİ OLANLARI DA VAR...

Hukuki haklarımı kullanmak adına mahkeme yoluna başvurduğumda tabii ki tüm belgeleri  Türk adaletine tek tek teslim edeceğim.

Şimdilik bir eğitimci yazar ve gazeteci olarak yazmak ile mükellef olduğum görevimi yerine getirmekle yetiniyorum...

Bunlar bilinen mobbingler. 

Tüm bu mobbinglerin sorumlusu peki neden MEB? 

Çünkü MEB'de torpil sistemi ile makam ve mevki kapmaca var.

Tüm bunları MEB bilmiyor mu?

Bitmemesine imkan yok.

Zaten bu sistemi kuran ve uygulatan MEB. 

Kontor mekanizması hiç kurmuyor ki,

Torpilli kişi makama rahat rahat oturabilsin...

Hal böyle olunca hakeden kişinin makama ulaşması nasıl engellenecek? 

Tabii ki haksız, hukuksuz ve adaletsiz şekilde yapılan mobbingler ile...

SAYIN MEB TÜM BUNLARIN FARKINDA DEĞİL Mİ?

Bal gibi de farkında. Zaten MEB'de sistem tamamen torpil ve mobbing üzerine kurulmuş ki, hakeden öğretmen olursa da  olduğu yerde kala kalırken Ankara’da dayısı olan, torpilli olan, ahbap çavuş ilişkilerine bağlı olan, sendikalarda adamı olanlar makam ve mevkilere gelsin diye böyle acayip bir sistem tasarlanmış...

ORTAYA ÇIKAN BÜYÜK RESİM BERBAT ÖTESİ 

Sayın MEB’in içinde adeta bir pıtrak gibi böyle bir torpil sistemi maalesef vakti zamanında tasarlanmış…

Ortaya nasıl bir tablo ortaya çıkıyor gelin hep beraber ona bakalım:

Bilsem’de eski müdür bey “Okula para kalmıyorsa sen proje yapma hoca hanım”diyebiliyor…

Bu sözü kime diyor? 

2011 yılında pür matematik alanında doktorasını bitirmiş şahsıma…

Ayrıca doktara tez konusu itibariyle Türkiye’de tek, dünyada dört kişiden biri olan şahsıma söylüyor...

Bilsem işleyişinden bihaber, dışarıdan, görevlendirme öğretmen getirilerek elimden ek derslerim alınıyor...

Amaç; öğrenci ve velilerimden beni uzaklaştırmak, maddi ve manevi zarar vermek...

Eş zamanlı olarak da velilerime “Öğrenci seçiyor, derslere girmemek için rapor ve Bakanlık görevleri alıyor, şikayet edin” deniliyor…

Bakanlık tarafından uzman olarak çağrıldığım çalıştaylar ve görevler sorun haline getiriliyor...

“Hiçbir yarışmaya, projeye, akademik çalışmaya katılma, otur, düz öğretmen gibi derslere gir, çık”… 

Yani geniş perspektiften düşünme, ufkunu çok genişletme deniliyor…

“MEB'de kitap yazma çalışmalarına katılma, kabul etme, ne gerek var?” diyebiliyorlar…

MEB'DE DOKTORALI ÖĞRETMENİN DEĞERİ NEDİR ACABA?

Çöp mü?

Engellenmek mi?

Baskı ve mobbingler altında tutulmak mı?

Atıl hale getirilip cümle aleme başarısız göstermek mi?

Yoksa “Allah belanı versin, doktora yap diyen oldu mu sana?” mantığı mı?

Allah (C.C.) adaletlidir, sabreder, vakti gelince kime, neyi, ne şekilde vereceğini şüphesiz çok iyi bilir!

Haşa, Allah'ın (C.C.) işine karışmak kimsenin asla haddine değildir.

Ben her zaman Rabbimin adaletine güveniyorum, adaleti asla şaşmaz.

SAYIN MEB

Gerçek gerçek söylüyorum; ister duyun, ister duymuyor "muş" gibi yapmaya devam edin...

Tüm bu yaşananların, uygulananların, tüm bu torpil sisteminin ve torpil ile makama gelen tüm beceriksiz, yetersiz yöneticilik anlayışının sonucu…

Olan kime oluyor biliyor musunuz? 

Elbette biliyorsunuz...

Tüm öğrencilere tabii ki…

Bilsem öğrencilerim iki yıldır doktoralı öğretmenlerinden hakettikleri, ÖYG ve proje derslerini geçtim, yönetmeliğe göre almaları gereken standart matematik derslerini bile alamadılar...

Tam 10 yıldır Bilsem öğrencileri haketmiş oldukları TÜBİTAK projelerini yapıp ulusal ve uluslararası sahada matematik alanında defalarca dünya birincisi olma şansını kaçırdılar.

Ben makama gelsem ne olur, gelmesem ne olur...

Derdim makam değil ki...

Derdim gelecek nesiller…

Hedefim Bilsem matematik öğrencilerimi dünya birincisi yapıp her birini ayakta dünyaya alkışlatmak idi, fakat o şansı bana hiç vermediler...

Çünkü yönetici pozisyonundaki müdür beylerin derdi, tasası o değil...

Onların tek derdi ve tasası var: Makam ve mevkide çabucak yükselmek.

Öğrencileri başarılı yapmak değil, maalesef.

Makama gelmek isteyen liyakat sahibi bir öğretmen olursa da engellemek…

Fakat her zaman söylüyorum: 

Balıkesir’deki tüm öğrencilerimi doğru yönlendirmek adına, bilimselliği ön plana alıp toplumsal ve bilimsel projelerimi hayata geçirebilmek adına, örneğin sokağa atılmış/mahkum edilmiş çocukları eğitim ve öğretime kazandırma projem gibi daha nice kritik projelerimi (burada detaylarını yazıp fikirlerimi yine çaldırmak istemediğimden) hayata geçirmek adına… 

BALIKESİR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE LİYAKATİM İLE TALİBİM.

TEKRAR SORUYORUM SAYIN MEB

Siz gerçekten tüm öğrencilerin muasır medeniyet seviyesine ulaşabileceği projelerle haşır neşir olmalarını, ilimle bilimle meşgul olmalarını istiyor musunuz?

Ve siz gerçekten fikri hür, ifranı hür nesiller yetiştirmek istiyor musunuz?

İstiyorsanız şayet, MEB'de bu saçma sapan makam kapmaca torpil sistemini çöpe atın bence...

Yok istemiyorsanız...

Bu sisteme devam edin. 

Yetki sizde nasıl olsa…

Eller çıksın Ay'a, biz hep beraber kalalım yine yaya...

Sayın MEB de bu vebali üzerinde taşısın.

Ne uğruna? 

Ankara’da dayısı olanların makamsız kalmaması uğruna… 

İyiymiş…

Muhteşem sistem…

Dr. Meryem ÇILDIR