Lafontaine ve Yerel Seçimler

Hikaye bu ya:

Kurt su içmek için dereye inmiş. Tam suyunu içececekken, başını çevirmiş bir kuzu görmüş.

O da kurdu görmüş, bacakları tir tir titremeye başlamış.

Kurt, kaşlarını çatmış, minik kuzuyu tepeden tırnağa süzmüş:;

"Bana baksana sen,” demiş.“Ne yapıyorsun orada,?”

“Hiç,” demiş kuzucuk, “su içiyordum.”

“Niçin doğru dürüst suyunu içmiyorsun?”

“Anlamadım,” demiş kuzucuk.

“Anlamamışmış! Şimdi sana anlatırım. İçeceğim suyu niye bulandırıyorsun; sende hiç utanma arlanma yok mu?”

"Senin suyunu bulandırmak mı? Ama bu imkansız. Sen yukardasın, ben aşağıda. Irmak da yukardan aşağıya akıyor. Aşağıdan yukarıya değil ki…”

“Demek, öyle” demiş kurt. “Demek… Ha ha, şimdi tanıdım seni. Sen değil miydin, geçen yıl anama bacıma söven, ha, sen değil miydin?”

Kuzucuk şaşırmış:

“Kesinlikle hayır” demiş. “Ben daha bu yı| doğdum, geçen yıl hayatta bile değildim.”

“Öyle mi? O zaman, sen değilsen mutlaka senin kardeşindi.”

“O da olanaksız” demiş kuzucuk. “Benim hiçbir zaman kardeşim olmadı. Ben bir ananın bir babanın tek kuzusuyum.”

Vay beni yalancı yerine koyuyorsun ha!

Artık sız çok oldunuz, yüz verdik diye tepemize çıktınız. Ben şimdi seni bir yiyeyim de bütün kuzuların koyunların aklı başına gelsin!”

Kuzuyu oracıkta haklamış. Daha sonra karnı doyan kurt, kuzucuğun postuna bakarak; ben seni illede yiyecektim ama bir bahanesi olsun istedim demiş.

***

Masalın seçimlerle ilgisi var mı? Varsa yüzde kaç oranında var?

Bu konuyu tamamen size bırakıyorum.

YSK nın seçimlerin yenilenmesi kararından sonra, Ramazan ayının uhrevi havası dağıldı, yerine plastik kokulu bir duman bürüdü ortalığı.

Oysa ilk teravih namazı için dışarı çıktığımda, soluduğum başka bir hava, başka bir iklimdi.

Gök pırıl pırıl, hafif yağmur çiseliypr, ne terliyor insan, ne üşüyor...

***

Ertesi gün, ilk orucumuzu açmaya saatler kala YSK nın kararı duyuldu. 

O andan itibaren sadece sosyal medyada değil, evlerde, işlerde, sokaklarda...

Sadece seçim konuşuluyordu.

AKP seçmeni son bir haftadır dillendiriyordu;

Fetönün işi!

Bu fetö balonunun havası iniyor artık!

Yakında insanlar sorgulamaya başlayacak inşallah. 

(En azından öyle umud ediyorum.)

Her kiri temizlemek için kullanılan bir sabunsa fetö, o da erir biter elbet.

Başka bir perde bunulur illaki. İnşallah o sırada güzel halkımın gözleri açılır, biraz daha hassas tartar vicdan teraziler.

***

AKP muhalifi olan kesim sorguluyor;

Aynı zarftan çıkan sonuçların üçü doğru biri yanlış nasıl olur?

Şimdiye kadar ak parti kazandığında şaibe yoktu da neden şimdi şaibeli oldu seçim?

AKP lilerin (en üst düzeyinden, en sıradan sempatizanına) verecek bir cevapları var mutlaka.

Cevabın tutarlı olup olmaması önemli değil.

Sürekli cevap veriyorlar. Her cevabın içinde de aynı anahtar, vazgeçilmez, alışkanlık yaptığı anlaşılan kelimeler var;

-Bunca yıldır çalıştılar, şimdi CHP ye mi teslim edelim İstanbulu,

-Bunlar (chp) fetöyle anlaşmalı, hdp ile ittifak yaptı, belediyelerin başına geçseler perişan ederler, dinle imanla ilgisi yok bunların!

***

Evet.

Alkol havuzları açılacak, alkol şelaleleri nehirleri akacak İstanbul ve CHP li bütün belediyelerin sokaklarından caddelerinden!

Fakat alkol nehirleri beni kibir dağları kadar ürkütmüyor!

Sonradan görme ailelerin (kantar ailesi dizisi vardı) iktidara gelip, nimetlerine ekmek banınca "biz şimdiye kadar hep örselendik, itildik kakıldık, bu otellerin, en güzel imkanlarından hep onlar mı faydalanacak, Müslüman her şeyin en iyisini hak eder!" mantığıyla, kollarında marka çanta, başlarında marka başörtü, kıçlarında marka takım elbiseler ile Kaf dağlarını arşınlamaları kadar ürkütücü değil hiç bir şey!

***

Şeytanı yoldan çıkaran kibirdi.

Yenilgiyi rahmet tokadı bilmek, yenilgiyi kabul etmenin de bir vakarı vardı!

Fakat kibrin barındığı bünyede vakar barınamaz!

Kibrin barındığı bünyede vicdan barınamaz!

Kibrin barındığı bünyede kemalat bulunamaz! 

***

Beni, bir saadet partili olarak, CHP nin adayına sahip çıkmakla ve ihanetle suçlayan, akp li akrabalarıma en son söylediğim şeyler şunlardı;

CHP kazandığı için sevinmemiştim ben ama akp kazansa üzülürdüm.

İmamoğlu yanlış bir portre çizmedi şimdiye kadar.

İmamoğlu üzerinden değerlendirebiliriz o halde bu meseleyi.

Tıpkı rte yi partiler üstü görmek gibi.

AKP li her hangi birinin yanlışında sorumlu tutulmuyor ya rte! İşte aynen öyle! 

İmamoğlu'nun vizyonu, ışığı görülmeyecek gibi değil.

Sonrasında evlere zorla girip, ağzıma huniyi dayayıp, şakır şakır alkol verir mi huniden! Bilmiyorum!

Nasılsa chp li belediye diye sokakta çıplak gezer mi kadınlar? Bilmiyorum!

Sadece artık yorulduğumu biliyorum!

Dindar misyonu olan bir partinin, İslama verdiği zarardan yoruldum!

Kurana uymayan şeyleri kitabına uyduran satılık hocalardan bıktım!

Ben korkmuyorum chp den.

Titrini bildiğim hiç bir şeyden korkmam! 

Ben münafıklıktan korkuyorum.

Rızkım kesilir, çoluk çocuğum işsiz kalır diye korkmuyorum!

Zaten akp ye üye olmayan, kpss de 100 puanı görse bile şansı olmuyor!

Zaten görünür bütün anayasal haklar bürokratlar için işliyor!

Benim için, vergisini veren her vatandaş eşittir!

Sen işe alırken akpye üye olanı tercih et! Vergi alırken chpliden de spli den de al!

Bu devran böyle sürmez!

Allah adildir, adil olanı sever!"

Bu konuşmadan sonra dışarı çıktım. Yağmurda dolaştım.

Ramazandı. Güzeldi.

Gırtlağımda durmakta olan yumru da gitmişti artık.

Konuşabilmek ne güzeldi...

Şimdi... 

Seçimler tekrar edildiğinde herşey çok güzel olacak mı bilmem de umudum her şeyin çok Tüzel (hukuki) olmasından yana.

Herkese Saadetli günler dilerim sevgili halkım.

Gudubet Haksever