İktidarın mevcut ve uzun süreden beri uyguladığı ekonomi politikalarını eleştiren Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Rota, mevcut tabloyu göstergeleri bozuk bir uçağa benzetti. Her an kaza riski olduğunu ifade eden Rota, ekonomi yönetiminin uzun zamandan beri döviz, tahvil, pay senedi, kredi piyasalarına çeşitli yöntemlerle piyasalara doğrudan ve dolaylı müdahale, finansal baskılama ve sermaye kontrolü yaptığını söyledi. Türkiye'de seçime kısa bir süre kala uzun zamandan beri sıkıntılı bir süreç içinde giden ekonomik göstergelerden iyi haberler gelmiyor. Dövizdeki tırmanış sürerken enflasyon da artış eğilimine devam ediyor. İktidarın mevcut ve uzun süreden beri uyguladığı ekonomi politikalarını eleştiren Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Rota, mevcut tabloyu göstergeleri bozuk bir uçağa benzetti. Her an kaza riski olduğunu ifade eden Rota, ekonomi yönetiminin sermaye kontrolü uyguladığını söyledi. Rota sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Göstergeleri sağlıklı çalışmayan bir otomobil veya uçakla yolculuk yapmak çok tehlikelidir. Her an kaza yapma riski vardır, her an büyük bir felaketle karşılaşılabilir. Finansal piyasalar ülke ekonomisinin göstergeleridir. Sağlıklı çalışmazsa veya yanlış gösterirse felaket yakındır. 'TEK AMAÇ FAİZ SEBEP ENFLASYON NETİCE' TEORİSİNİ UYGULAMAK' Ekonomi yönetimi uzun zamandır döviz, tahvil, pay senedi, kredi piyasalarına çeşitli yöntemlerle müdahil oluyor. Bunu piyasalara doğrudan ve dolaylı müdahale, finansal baskılama ve sermaye kontrolleri yoluyla yapıyorlar. Tek amaçları var, saçma olduğunu bilseler de Cumhurbaşkanının 'faiz sebep enflasyon netice' teorisinin uygulayıcısı olmak. Böylece makamlarını korumak, kamu gücü kullanmak ve oluşacak 'fırsatları' değerlendirmek istiyorlar. Finansal baskılama nedeniyle gönüllü bir alıcı ve satıcının olmadığı tahvil ve kredi piyasaları çoktan gösterge olmaktan çıktı. Pay senedi piyasalarına ise SPK'daki yolsuzluk iddiaları, manipülasyon iddiaları ve Varlık Fonunun müdahaleleri ile gölge düştü. TCMB uzun süredir döviz piyasasına kurları baskılamak için müdahil olmakta. Bunun yanı sıra şirketler ve bankalara döviz almamaları için ağır sermaye kontrolleri uyguluyor. ''KARA BORSA KURU'NA ÇOK YAKINIZ' Bireylerin döviz taleplerini ise bankaların fiyat marjlarını açmasını isteyerek engellemeye çalışıyor. Bu uygulamaların verdiği hasar, son günlerde TCMB kurları ile piyasa kurları arasındaki makasın giderek açılması olarak karşımıza çıkıyor. Ekranlarda gördüğünüz döviz kurları ile gerçekte işlem yapılabilen kurlar arasında ilişki her geçen gün maalesef daha da kopmakta. Bu ilişki kalıcı olarak koptuğunda ülkede artık Merkez Bankası kuru 'Resmi kur' olarak adlandırılır. İşlem gören, alım satımı serbestçe yapılabilen kur ise 'Karaborsa kuru' olur. Bu noktaya çok yakınız. Bugün ekranda gördüğünüz EUR/TL kuru 21.30 İthalat faturasını ödemek için EUR alması gereken bir şirkete bu sabah bir kamu bankası 22.50 fiyat önerdi. Alım satım marjının yüzde 6'ya varması artık sağlıklı çalışan bir piyasanın kalmadığını gösterir. Bu marjın her geçen gün açılması TCMB'yi ve döviz piyasasını yönettiğini sananların aksine döviz talebini daha da arttırır. Döviz satmak zorunda olanların da ya satışı ertelemesine ya da finansal sistem dışı kanallarda arayışa girmesine yol açar. 'UYARIYORUZ BU GİDİŞİN SONU ÇOK KÖTÜ' En başından beri sermaye kontrollerini, finansal baskılamayı kurgulayanların ve uygulayanların kim olduklarını çok iyi biliyoruz. Onları buradan uyarmak isteriz ki bu gidişin sonu kötüdür. Seçimlere çok az kaldığını, idare edebileceğinizi düşünebilirsiniz. Son birkaç haftada rezervlerde ve fiyat marjlarında görülen bozulma endişe vericidir. Diş macunu tüpten çıkmıştır, mevcut dengeler seçime kadar bile korunamayabilir. Daha fazla hasar vermeden kendinizin ve bağlı olduğunuz siyasi partinin çıkarlarına hizmet etmekten vazgeçin. En azından görev sürenizin son günlerinde millete hizmet için birşeyler yapın. İleride sorulduğunda yanlış yapmaktan geç de olsa vazgeçtiğinizi söyleyebilin.”