İYİLİKTEN ÖNCE KÖTÜLÜĞÜ İSTEYENLERE…

Sosyal medya ve basın korona virüs haberleriyle dolu, tüm dünya korona ile yatıp kalkıyor. Her ne kadar eleştirmeye çalışanlar olsa da Türkiye bu konudaki en donanımlı, en hızlı harekete geçen ülkelerden biri, sadece kendimize yetmekle kalmıyor dünyaya da yardım ulaştırmaya çalışıyoruz. Öyle ki dünya basınında Türkiye’nin yardımları, sağlık konusundaki atılımları övgü dolu sözlerle yer alıyor.

Son olarak BBC News'in yaptığı bir haberde, Türkiye'deki meslek liselerinde sağlık konusunda ihtiyaç duyulan birçok ürünün üretiminin hızla sağlandığı anlatıldı ve koronavirüs salgınına karşı etkin ve başarılı gelişmeler olduğuna dikkat çekildi.

Buna rağmen ülkemiz lehine iyi bir gelişme, zorlu şartlarda yapılan bir iyilik, yeni bir buluş, önleyici bir tedbir vs. olduğunda bile eleştirenler var. Haksızca ve insaniyetten uzak şekilde saldıranlar, yapılan güzelliği, verilen emeği görmeyenler, fedakarlığı takdir edemeyenler var. Bırakın takdiri bir de üstüne düşüncesizce davrananlar var. 

Bir sağlık çalışanın isyanını seyrettim geçenlerde, “3 haftadır ailemin yanına gidemedim, revirde yatıp kalkıyorum, sizlerse uyarıları dikkate almıyorsunuz, sadece kendinizi değil herkesi tehlikeye atıp, bütün emeklerimizi boşa çıkarıyorsunuz” diyordu. Haklıydı. Peki bazı insanlar neden böyle oldular? 

Neden iyilikten önce kötülüğü ister hale geldiler? 

Neden adeta nefret ile kaplandılar? 

Neden kendileri dışında hiçbir şeyi umursamaz hale geldiler?

Tüm dünya ciddi bir tehdit altında, dünya tarihinde görülmemiş olaylar yaşıyoruz. Ekonomik kriz, salgın hastalık tehdidi, kaynakların kirlenmesi, doğa dengesinde bozulmalar, depremlerin, kasırgaların artışı…

Bütün bunların bize anlatmaya çalıştığı bir gerçek var: Değişmeliyiz…

Hem de hızla değişmeliyiz. Ayrılıkları geride bırakmalı, birbirimize karşı daha saygılı, sevgi dolu olmalı, bencillikten kurtulmalı, güzel olanı teşviki ve iltifat etmeyi, fedakarlığı, karşılıklı konuşabilmeyi, anlaşma yolu bulmayı öğrenmeliyiz. Başka bir yolu yok. 

Kuru kuruya eleştiri değil haklı yönde bir muhalefet görülemeyeni görmeyi sağlar. Muhalefet denilince akla sadece siyaset gelmesin, bu günlük yaşam için de geçerli. Kendinden olmayanı, kendisiyle aynı fikirde olmayanı ötelemek, önemsizleştirmeye çalışmak da farklı değil. “Sizin söylediğiniz dışında herşey doğrudur” mantığında diretmek muhalefet yapmak değildir, inatçılıktır. Muhalefet daima daha doğruyu, daha iyiyi, daha pratik ve güzel olanı teşvik etmelidir. Doğrular yanlış yöntemlerle anlatılmaya çalışıldığında bu sonuç vermez.

Muhalefet etmek herşeye karşı çıkmak, yıkıcı davranmak değildir. Eğriye eğri, doğruya doğru diyeceksiniz ama bunu da hakkaniyetle yapacaksınız. Muhalif olmak kendinden başka herşeyi düşman görmek de değildir. Farklı fikirleri güzellik kabul edip, kendiyle aynı düşünmeyenlere de saygıyla yaklaşıp, farklılıkların zenginlik ve fikir bereketi olacağını bilmektir muhalif olmak.

Daha iyi olacağına inandığınız bir konu varsa, alternatif çözümler üretebilecek kapasitedeyseniz bunu gündem yaparsınız, ilgili yerlere iletirsiniz, olmazsa kendiniz yeni imkanlar oluşturursunuz. İyi niyetli bir muhalefette gerektiğinde -kendinden olmasa da- doğru olan desteklenir, iyi bir fikir –başkasına ait olsa da- kayıtsız-şartsız teşvik edilir, uygulanmasına da yardım edilir.

Aynı şey muhalefet edilenler için de geçerli. “Sadece bizim yaptığımız iyidir, yaparsak biz yaparız, başkasına yaptırmayız” mantığı da doğru olmaz. Özellikle küresel salgın ya da herhangi bir iç-dış saldırı gibi kritik dönemlerde her türlü kesimden gelen yardım önemlidir. Olası yanlışların dile getirilmesi, çözüm önerilerinin dikkate alınması yönetimleri de aktif tutacak vesilelerdir. Bütün bunlar aslında iktidarı da güçlendirecek, daha hızlı ve daha etkili icraatlar yapılmasına fayda verecektir.

İnanan insanlar için bu aynı zamanda bir ibadettir. İman edenler birbirlerine iyiliği emretmekle ve kötülükten sakındırmakla emrolunmuşlardır. Güzel söz söylemek, kötü sözden kaçınmak, iyiliği teşvik etmek Kuran’da bildirilen güzel ahlak özelliklerindendir:

Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Al-i İmran Suresi, 104)

İyiliği tavsiye ederken de amaç ötekileştirmek değil, ortak nokta bulmak olmalı. Tabi ki sadece uyarmak değil, uyarılara icabet etmek de gerekir ki bu da biz inananlar için yine ibadettir:

Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir. (Zümer Suresi, 18)

Artık birbirimizi dinleme, kendimizden önce başkalarını düşünme, herkese her kesime aynı saygıyla yaklaşma, farklılılarla birlikte güzellik oluştuğunu, tekdüzeliğin kırıldığını, zenginleştiğimizi anlama zamanı. İyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmaya çalışanlara karşı birlik olma zamanı.

Allah mübarek Ramazan ayını tüm dünyada barışa, huzura, tekrar sağlıklı günlere kavuşmaya vesile etsin. Ramazan’ın bereketi her yere yayılsın inşaAllah.