Kayahan Uygur yazdı... Pelikan yapılanması hakkında AK Partili eski siyasetçiler ve yazarlar Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini istemeye kadar varan bir tartışma başlatmışken yapılanmaya ait olduğu söylenen Bosphorus Global adlı sitesindeki 3 Ağustos tarihli bir haberle önemli bir ziyaret ilan edildi: “Başkan Erdoğan müessesemize teşrif buyurdular”. Başlığının ağdalı (!) üslubu bir yana haberin içindeki bilgiler Pelikan tartışmasına son verici içerikteydi. Yazıda sosyal medyada birçok insanın rahatsız olduğu trol faaliyetleri adeta özetleniyor ve meydan okunurcasına itiraf ediliyordu. İNGİLİZ İPİ Öte yandan, Bosphorus Global sitesine bir göz atmak dahi bu çevrenin kendisini uluslararası politikada nasıl konumlandırdığını göstermeye yetiyor. Bosphorus Global’in duyurularında son 2 yılda organizasyonun küresel ilişki olarak kendi sitesinde gösterdiği faaliyetin hepsi istisnasız tek bir ülkeyle yapılmış: Birleşik Krallık. Bunları olduğu gibi sıralayalım: İngiltere İşçi Partisi Milletvekillerinden ziyaret (8 Kasım 2018) Birleşik Krallık Lordlar Kamarası Üyesi Lord Alex Carlile Türkiye’yi ziyaret etti (3 Nisan 2018) İngiltere Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Justin Welby Türkiye’yi Ziyaret Etti (15 Şubat 2018) Birleşik Krallık Lordlar Kamarası Üyeleri Türkiye’de (30 Ocak 2018) İngiliz Milletvekili John Woodcock Türkiye’yi Ziyaret Etti (21 Aralık 2017) Sitedeki bilgilere bir göz attığımızda son 3 yıl içinde yapılanmanın bunların dışında üç ayrı faaliyetinden birinin Soros Türkiye temsilcisi Can Paker’e çoğu İngiliz gazetecilere konuşturtmak (1 Eylül 2016) diğerinin Hollywood’un seksi yıldızı Lindsay Lohan’ın PR faaliyetlerine aracılık (21 Ekim 2016) ve sonuncusunun da Di Meo adlı İtalyan Şarap ve alkollü içkiler firmasının promosyon ve takvim işleri olduğu (17 Kasım 2018) görülüyor. Bu faaliyetlerle Cumhurbaşkanlığı makamının bilgisi ve ilgisi meçhuldür. EVANJELİK DEĞİL ANGLİKANMIŞ Bosphorus’un ortak çalışma içinde bulunduğu kurumlar arasında İngiliz dış politikasının asıl odağı Lordlar Kamarası ve özel davet ettikleri İngiliz Anglikan Kilisesi dikkat çekiyor. Ekonomi Bakanı’nın kardeşinin kontrolünde olduğu söylenen A Haber’de devlet yetkililerinin özellikle Papaz Brunson olayında Amerikan Evanjelist Kilisesi’ni ısrarla hedef gösterdikleri bir dönemde onun tarihsel düşmanı İngiliz Anglikan Kilisesi ile sıkı ilişkileri çok ilgi çekici. Bu arada 15 Temmuz’dan sonra Batı dünyasından Türkiye’ye ilk ziyaretin İngiltere’den yapıldığını ve İngiliz Bakan Duncan’ın 20 Temmuz’da Türkiye’ye geldiğini de unutmayalım. Bu arada Berat Albayrak’ın Maliye, Ekonomik ve Hazine’nin başına geçmesinden beri İngiltere’ye defalarca seyahatler yapması da ayrıca dikkat çekici. SEVR VE TERÖR “Osmanlı’nın geri gelmesi” çabalarıyla Kurtuluş Savaşı günleri öncesine geri dönüldüğünü ve Rusya’nın da Çarlık dönemine benzemesiyle Sevr’in buzdolabından çıkarıldığını Odatv’deki yazılarımda anımsatmıştım. O günlerdeki Damat Ferit zihniyeti ve İngiliz muhibbi hükümet şimdi başka isimle karşımızda. Ali Kemal’in torunu Boris Johnson’un başbakan olması da Damat Ferit Bey’in takipçileriyle çok iyi geçineceklerinin başka bir göstergesi. Küresel güçlerin uluslararası İslamcı terör örgütleri üzerinden yaptıkları vesayet savaşı da son gelişmelerle oldukça kızıştı. ABD Muslim Brothers (İhvan) örgütünü terörist görürken, FETÖ’yü kanatları altına almış durumda. Kraliçe’nin istihbarat imparatorluğu ise FETÖ’ye karşı tavır alırken Muslim Brothers’ı korumak peşinde. IŞİD ve El Kaide de aynı şekilde paylaşılmış durumda. İdlib’de El Kaide ile İhvan’ın dostluğu da Putin’i öfkelendirecek kadar dikkat çekici. ŞANTAJ DA BİTTİ Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı ailesiyle ilişkili bazı petrol şeyhleri ve küçük prenslerinden oluşan İhvan casusluk şebekesini tasfiye etmesi İngiltere’ye çok ağır bir darbe vurmuştu. Öte yandan CIA, organizatör Epstein’ın İngiliz Maxwell ailesi ve Prens Andrew kaynaklı fuhuş ve şantaj şebekesini çökerterek İngiltere’ye son darbeyi indirdi. Bu çatışmalar Ortadoğu’daki dengeleri de yakından ilgilendiriyor. Ancak unutulmamalı ki ABD ile İngiltere ilişkileri karşılıklı çıkarlara göre hem çatışma hem de işbirliğini içeriyor. Devletleri ve istihbarat örgütlerini gözden gizlemek için komplo teorileri uyduranların siyasetçileri yanılttıkları asıl gerçek de bu. İktidarın son yıllarda İngiliz ipine sarılması ülkemizin geleceği açısından çok kuşku verici, ancak bu aymazlığı gücünü daha çabuk yitirmesiyle sonuçlanacak gibi görünüyor. ABD-İngiltere ilişkileri ve bunun bölgesel ve yerel siyasete etkileri konusuna devam edeceğim. Kayahan Uygur