Her Gün Aşura,                                 Her Yer Kerbela..

       

Amca!.. Amca!  Diye haykırıyordu çocuk..

Daha on üçünde bile değildi. Boynuna saplanan hain kılıç darbesi ile acı içinde kıvranıyor ve can havliyle aci bir şekilde haykırıyordu..

Amcaa kurtar beni amca!!

Amca başını bedeninde koparan o kalleş kılıç darbesinde bile bu kadar büyük bir acı hissetmeyecekti belki de. Zira bu feryada dayanmak, çaresiz kalmak korkunç bir ızdıraptı.

Masum yavrunun başını göğsüne gömüyor, ama çaresizce onun acısında kavruluyordu.

Nasıl kahrolmasındı ki amca?. Koynuna bastırdığı kanlı baş canıydı, kardeş yavrusuydu.

Kasımın acı çığlıkları, Hz. Hüseyin’in çaresizliği ile buluştuğunda, yer gök sarsıldı adeta.

Hainler, kalleşler, caniler saldırdığında, amcayla beraberdi yavrucak. Daha dün gece kendi çadırında amcaya “yarın bende şehit olacak mıyım” diye sormuştu  Peygamber’in (s.a.)kıymetlisi Hasan’ın yavrusu.

H.z Hüseyin, acı çırpınışlarla Cennete yürüyen kardeş emanetinin cansız bedenini göğsüne gömerek Rabbine sığındı..

Artık’ O’nun uğrunda tüm bedellere razıydı ki, hiç bir acı bundan daha büyük olamazdı.

Cok geçmeden  mübarek beden, sayısız  kılıç yarası, hançer darbesi ile kıvrandı henüz yegenacisi kavururken yüreğini   

Cebrail’in (as) kanadında Peygamber Dede’nin eşliğinde Hz Fatıma’nın şefkat dolu Anne kucağına kanat çırptı can Hüseyin..

Muharrem ayinin 10. günuydu, Kana doymayan katiller başını Huseyin'in basaıni bedeninden  ayırarak  insanlığın izzet ve onurunu kaybettiklerinde..

Bedeninden hunharca ayrılan o baş, peygamber nazlısı Hz. Fatıma’nın kuzucuğuna aitti oysa..

Hayatının en korkunç, en acı gününü yaşıyordu Hz. Zeyneb.

Can Hasan’ın emaneti şehit olmuş, kardeşçiği Hüseyin zalimlerin kılıç darbeleriyle hoyratça katledilmişti. Şimdi ise çok daha beteri; canı, ciğer paresi kardeşi Hüseynin cansız bedeninden koparılan başı, zafer çığlıkları arasında uluorta alçakça sergilemekteydi.

Sopa üzerinde görmekten kahrolduğu kardeş başı, onun acı ile inleyen bedenini kahrediyordu. Tüm yol boyunca,  Kerbela’dan Şama kadar kardeşinin kesik başı yanında yürütülürken – ilenci- yeri göğü inletiyordu Zeynebin.

Tüm insanlığaydı ilencii hz. Zeynebi.. Acı hhaykırışları ümmetin suskunluğunaydı belki de.

Aynı Şeyh Yasin gibi şikayet ediyordu Rabbine, bu zulme sessiz kalanları..

Artık iflah olabilir miydi bu beldeler?. Huzur bulabilir miydi Peygamber canından can koparanlar?!..

Elleri bağlı Zeyneb’in haykırışlarının inlediği gök kubbe bir daha gülümseyebilir miydi, bunca hüznün ardından nazar ettiklerine.

Bir fitnenin zulme dönüşen korkunç yüzüydü Kerbela. Peygamber torunlarına kıyanlar ise fitnenin elebaşları..

Muharremin 10. Günuydu Yezid’in torunları Peygamber torunlarını kaybettiği, 72 Sahabeyi şehit ettiğinde..

Bu gün yine 10 muharrem Ey Hüseyni can!.

Sen gideli zulme devam ediyor Yezidin askerleri!.

 Gazze'de bebekler katledildi  bu gün ,çocuklar feryatlarla toprağa yolladı şehit babalarının nâşini..

Yaş üstünde tas birakmadi  Israilogullari Yüzyıldır işgal ettikleri topraklarda..

Ey Hüseyin, can Hüseyin!

Sen gideli hala Yezid’in torunlari Peygamber ümmetini katlediliyor ve hala kadınları  kirletiyor, hala İslam’ın izzet ve haysiyeti çiğneniyor.

Sen gideli Ey Hüseynim;

Her gün aşura ve her yer hala Kerbela!..