EMPERYALİST AKILDA EN BÜYÜK HİLE SUÇU BAŞKASINA YÜKLEMEKTİR!

EMPERYALİST AKILDA EN BÜYÜK HİLE SUÇU BAŞKASINA YÜKLEMEKTİR!

Özlü Söz: Akıllılar kendi istediklerini, akılsızlar başkalarının istediklerini yerine getirirler. SADİ ŞİRAZİ

___________ 0 ___________

Bütün hukuk kurallarının hiçe sayıldığı bir zaman diliminde sivil katliamının demokrasi kuralların içerisinde işlenmesi çağımıza vurulan ne büyük kara bir lekedir. Bütün dünyaya demokrasi ve medeniyet dersi verecek şekilde kendilerini örnek gösteren batılı devletler ne yazık ki Gazze’de bir insanlık suçu işleyerek siyonizme ne kadar köle olduklarını gösterdiler.

Yahudi siyonizmi sadece kendi dindaşlarına insanlık onuru ile bağdaşmayan bu lanetli fikriyatı aşılamakla kalmadı bunu Hristiyanlara ve Müslümanlara da bulaştırdı. Bugün Gazze’de yaşanan katliam, dünyadaki hiçbir hukuk kuralı içinde haklı bir gerekçe bulamaz. Ama bu insan hakları ve hukuk katliamı Amerika, İngiltere, Fransa ve diğer emperyalist ülkelerin siyonistler tarafından işlenen katliama hangi akıl ve hangi insani vasıflarla destek verdiklerini asla açıklayamaz.

Batılı emperyalist güçler siyonist katillere silah ve lojistik destek vermediği müddetçe onlar bu katliamı tek başlarına yapmaya cesaret gösteremezler. Bunların yanı sıra sistem ve iktidarlarını batılı emperyalist güçlere borçlu olan sözde islamist iktidarlar Amerika ve diğer emperyalist güçlerden korktukları için Gazze’de, Lübnan, Yemen ve İran İslam Cumhuriyetinin İslami anlayış benimsememektedirler. Batılı sistemler gibi yaşama ve iktidar olma anlayışı içinde oldukları için İslami mücadele veren Müslümanları terörist gibi görmektedirler. Batılı sisteme benzeme adına hareket ettikleri için onların destekleri ile iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar.

Yahudi siyonizmine en büyük desteği Amerika vermektedir. Bugün Gazze’de bir savaş varsa bunun planlayanı ve organize edeni Amerika’dır. Bu durumu en iyi anlatan dünyaca ünlü Amerikalı Prof. Dr. Jeffrey David Sachs’dır.

Geçenlerde Antalya’da düzenlenen “Diplomasi Formun’da” konuşan ve çok önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Jeffrey David Sachs şunları söyledi. ”İsrail tek başına bir gün bile tek başına mücadele etmez. Bu bir Amerikan savaşıdır. Halen Colombia Üniversitesinde Earth İnstitute başkanı olan Profesör Jeffrey Sachs: Beşar Esad’ı devirme kararı İsrail’den çıktı, İsrail’in bölgedeki savaşlarının en büyük faili 14 yıldır ABD’dir.

Bu savaş Washington’dan çıktı. Beşar Esad’dan kaynaklanmadı. 2011’de Esad’ı devirmek için karar alındı. Aslında bu karar İsrail’den çıktı. Bu İsrail hükümetinin 25 yılı aşkın süredir taşıdığı bir arzuydu.

Netanyahu’nun fikri, Ortadoğu’yu İsrail’in isteğine göre şekillendirmekti. İsrail’e karşı olan her hükümeti devirmek. Bu konuda CIA ve ABD hükümeti de dostuydu. Yani savaş, Esad baskısından veya diktatörlüğünden kaynaklanmadı. Bu savaş 2011 baharında Esad’ı devirmek için Başkan Obama’nın verdiği bir emirle başladı. Bu programın bir adı da vardı; “Operation Timber Sycamore”. ABD bu bölgedeki diğer ülkelerle birlikte isyancıları eğitti. Şu anda iktidarı ele geçirenler de dâhil olmak üzere rejimi devirmek için özellikle cihatçıları eğitti.

Bu bir kaos yarattı. 14 yıl süren savaşta Suriye’de 600 bin kişi hayatının kaybetti. Bu savaşın sonucu, CIA’nın 2011’de istediği şeydi. ABD’nin silahlandırdığı cihatçı bir gurubun Suriye’de iktidara gelmesi. Bunu net bir şekilde söylemenin nedeni şu: “Bu bölgede gerçek diplomasiden değil de CIA operasyonlarından kaynaklanan kamu diplomasisi sona ermedikçe barış olmayacak. Ve İsrail, tüm Ortadoğu’yu askerileştirmeye son vermedikçe barış gelmeyecek. Çükü Suriye savaşı, İsrail’in teşvik ettiği altı savaşın sadece bir tanesi. Diğerleri Lübnan, Irak, Libya, Somali ve Sudan’da.

Amaç beş yıl içinde yedi savaş çıkarmaktı. Netanyahu’nun üzüntüsüne rağmen gerçekleşmeyen tek savaş İran’la olandı. İsrail hala bu savaşı kışkırtmaya çalışıyor. Yani Suriye savaşı bölgesel bir trajedinin parçası.

Bunların hepsinden ABD hükümeti ve müttefiki İsrail sorumludur. Çünkü bu savaşların hiçbiri olmak zorunda değildi. Bunların hepsi birer tercih savaşıydı. Hepsi rejim değiştirme operasyonları fikrinden doğdu. ABD hangi ülkede rejimin olacağına karar verecekti. Eğer dış emperyal güçler, örneğin ABD, bu bölgede şartların dikte etmeye devam ederse asla barış olmayacak. Barışın tek yolu bu bölenin geleceğine kendisinin karar vermesidir, dış güçlerin değil. Ve İsrail bu savaşları tek başına yürütemez. Bunlar Amerikan savaşlarıdır. ABD finansmanı sağlar, askeri desteği verir, deniz desteği verir, istihbarat operasyonları sağlar, mühimmatı sağlar.

İsrail, ABD’nin desteği olmadan bir gün bile savaşamaz. ABD’nin desteği olmadan İsrail’in Gazze soykırımı mümkün değil. Sadece siyasi değil, doğrudan ve günlük operasyonel işbirliğinden bahsediyorum. Bu sona ermeli.

Bu arada şahsen biliyorum, 2012’de BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ Suriye’de barış için özel elçi olarak atamıştı. Annan’ı çok severdim. Ban Ki-Moon’u da. İkisiyle de çalıştım. Annan 2012 yılında bir anlaşma ayarladı. Suriye’de barış için bir anlaşma yaptı. Peki, neden gerçekleşmedi? Tüm taraflar barışa razı olmuştu. Sadece bir tanesi hariç. Kelimenin tam anlamıyla sadece bu ülke Amerika Birleşik Devletleri…

ABD dedi ki; Beşar Esad gitmediği sürece barış olmayacak! Diğer taraflar, “hayır bu şekilde belirleyemezsiniz. Belki bir süreç olur, belki seçimler yapılır” dedi, “Belki iki yıl, belki üç yıl sürecek bir geçiş dönemi olur.” ABD dedi ki: Hayır, Esad ilk gün gitmeli, yoksa engelleriz. Ve bu yüzden Annan, bir barış anlaşması müzakeresi etmiş olmasına rağmen görevinden istifa etti. O zamandan bu yana 500 bin kişi öldü. Bu tür suçların normalleşmesine izin vermemeliyiz.

Ve bu bitmedikçe barış olmayacak. ABD tarafsız mı? Elbette hayır! Bu savaşın en büyük faili 14 yıldır ABD’dir.

Amerikalı Prof. Dr. Jeffrey David Sachs’ın formda konuştuklarını buraya özetledim ve söyledikleri gerçekleri ifade ediyor. Ama ne yazık ki, İsamist ülkelerde yaşayan ve İslam adına konuşan bazı kesimler ABD’li Profesörün dediklerinin tam aksine Beşar Esad’ı suçlu ilan ederek bugünkü tablonun oluşmasına zemin hazırladılar. ABD, en fazla destek aldığı kafası Kurana göre çalışmayan ve mezhebi takıntısı olan güruhlardır.

Suriye’de siyonist israil günlerdir toprak işgal edip şehirlerini ve ekonomik ile askeri noktaları bombalıyor. Buna karşılık Colani güçleri tek suçlu arar gibi Alevi avına çıkarak cihat(!) ettiğini zannediyor. Diğer yandan Emmavi zihniyetini körükleyerek mezhebi bir savaş çıkarmak istiyor. Tabi bunu isteyenin ABD olduğu bilinen bir gerçek ama anlamayanlar sadece mezhebi olanlardır.

Dünya İslam Âlimleri Birliğinden siyonist israilin durdurulması için cihat fetvası vermesine rağmen sözde islamist ülke liderlerinden cılız bir ses dahi çıkmadı. Bunun yanı sıra Trump’ın Erdoğan ile telefon görüşmesinden sonra AKP’de düğün bayram havası esti. Birbirlerini ülkelerine davet ettiler ve sanki Gazze ve Yemeni bombalayan Amerika değilmiş gibi bu konuda hiç konuşmayan Erdoğan bu telefonun sevinci içinde…

Erdoğan, tıpkı sivil toplum örgütleri gibi siyonistlere tepki veriyor. Oysa elinde devlet imkânı olmasına rağmen sesini miting alanlarında veya gurup konuşmalarında duyurmaya çalışıyor. Bütün emeli CHP’nin önünü keserek önümüzdeki yapılacak bir seçimde tekrar koltuğunu ve iktidarını devam ettirmek. Eğer temel hedef buysa zaten Gazze’de insanlık katledilmiş umurunda olur mu?

Görünen kadarıyla ABD, gelecek seçim için desteğini AKP’den yana koymuş ve bu gidişle CHP her ne kadar ülkede önde olduğunu ilan etse bile son söz ABD’nindir.

Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.

Selam ve dua ile…

...