Çocuklara PCR Testi Taraması

                                                                                                                                                            .

                                        

Hatırlanacağı üzere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca birkaç gün evvel ''gizli vakaları''! tespit edebilmek amacıyla okullarda rastgele seçecekleri çocuklara PCR testi taraması yapılacağını ifade etmiş ve bu açıklamanın ardından doğal olarak velilerden tepkiler gelmişti. Nasıl gelmesin ki!

Okullardaki pek çok uygulamada velinin izni gerekiyor. Veliden izinsiz okulda rastgele bir çocuk seçerek PCR testi taraması yapılması ister istemez velileri endişelendirdi.

Buna kim müsaade etmek ister, kim çocuğuna izni olmadan müdahale edilmesine razı olur?

Hal böyle olunca pek çok hukukçu veli, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 35 ve 24'üncü maddesi gereğince bunun yasal olmadığını söyleyerek sosyal medyada tepki gösterdi.

Ak Parti içinden de gelen tepkiler üzerine bakanlık sonradan bir açıklama yaparak bunun velinin iznine  başvurularak yapılacağını açıkladı. Yani bakanlık çocuklara öyle ya da böyle PCR Testi taraması yapılacağını söylüyor. Bunda da kararlı oldukları görülüyor. Velilerin söz konusu çocukları olunca, izin hususundaki tepkisi uygulama başlayınca belli olacak.

Şimdiii PCR testi taramasına başlandığı zaman bunun çocuklar üstünde ne tür bir psikolojik etki bırakacağı hakkında bir fikri olan var mı?

Her hafta çocukların ''Bu sefer ben mi seçileceğim?'' endişesi, stresi taşımayacağını garanti edecek psikiyatristler var mı?

Hakîkaten çocuklar bunun üstesinden gelebilecek mi?

Biz büyükler olarak dahi PCR testi yaptırmaktan imtina ederken çocukların durumunu kimse düşündü mü acaba?

Kaldı ki bu testin büyüklere yapılması da ne kadar doğru?

Aşı olmayan sağlıklı bir öğretmen haftada iki kere neden PCR yaptırmak zorunda kalıyor?

Yine bu uygulamanın Anayasa'ya aykırı olduğu söyleniyor. İnsan haklarını uyuyor mu bu uygulama?

''Fakat iyide bu uygulama toplum sağlığı için yapılıyor?'' deniyor. İyi hoş da, kimi doktorlar bunun antikor testiyle de olabileceğini ifade ediyor. Bir damla kandan yapılan antikor testiyle kişin hasta olup olmadığının anlaşılacağını ifade eden pek çok doktor var.

Saadet Partisi ''Aşı Raporu 2'' yayınladı ve bu konu orada genişçe ifade edilmiş.

Halbuki PCR testlerinin virüs taramasında virüsü tespit edemeyeceği PCR'nin mucidi doktor Kary B.Mullis tarafından da doğrulandı. Hal böyleyken hem büyüklere hem çocuklara niye illa PCR testinden ısrar ediliyor anlayabilmiş değiliz?

Mehmet Ceyhan bile PCR testinin % 50 yanlış sonuç verdiğini kabul ediyor.

Oysa Mullis virüs taraması için güvenli değil diyor.

Farz edelim %50 doğru sonuç veriyor. %50 yanlış sonuç vereceği bilinen bir test bu topluma niçin dayatılıyor?

Gerçekten merak ettiğimiz için soruyoruz bunun bilimsellikle ne alakası var?

Eğitim yılının başında %50 yanlış sonuç veren bir test hem öğrenci hem öğretmenden istenecek ve sağlıklı bir eğitim yılı beklenecek... Bu resmen insanları aşıya zorlamak değil midir?

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan aşıyı kişin tercihine bıraktıklarını söylerken, Sağlık Bakanlığı'nın PCR ısrarı aşıya zorlamak değil midir?

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

İnsanlar salgın süreciyle ilgili zaten tereddüt içinde, üstüne böyle uygulamalar insanları ikna

etmekten öte şüphelerinin daha da artmasına sebep oluyor.

İşi için zorla gönülsüz aşı olan kişiler bu uygulamaları gördükçe pişmanlık duymaya başlıyor. Bunun toplum ruh sağlığı üstündeki uzun vadedeki etkisi öngörülemiyor mu ? Veya bu konu bu kadar ciddi değil mi? Toplumun ruh sağlığı da önemli değil mi? ( Sağlık Bakanı Koca, 2018'den 2020 yılı sonuna kadarki 3 yıllık dönemde 12 milyon 272 bin kişiye antidepresan ilaç, 60 milyon 911 bin kişiye de sinir sistemi ilacı reçetesi verildiğini bildirdi. Son 8 buçuk ayda ne kadar daha arttı bilemiyoruz)

insanların süreçle ilgili kafasına oturtamadığı yanlar var. Mesela virüsün ilk çıktığı Çin, ikide bir bir varyantın çıktığı İngiltere, İsrail vatandaşları dahil 16 ülke vatandaşlarından Türkiye'ye girişte PCR istenmezken, kayıtsız Afgan, Suriyeli vatandaşlardan istenmezken, şehirlerarası yolculuklarda Türk vatandaşlarından ve okullarda öğretmenler ve çalışanlardan zorunlu PCR testi istenmesi mantıklı mı? Bir de çocuklar meselesi çıktı..?

İstanbul'da lebalep toplu taşımalarda bir yerden bir yere gitmek 2 saati bile geçiyor, ama PCR istenmiyor. Minibüste istenmiyor, lakin şehirlerarası 1 saatlik uçak, otobüs yolculuğunda isteniyor..!

Bu durum yetkililere hiç tuhaf gelmiyor mu?

Velhasıl insanlar aşıya ikna edilmek isteniyorsa ve gerçekten konu sağlık ise neden insanlar aşıya , PCR testi taramaları ile zorlanıyor. Sağlığın söz konusu olduğu zamanlarda ikna yöntemi böyle mi olmalı?

Selam ve dua ile...