Beratın Sahibi Yüce Allah’tır

Beratın Sahibi Yüce Allah’tır

24 Şubat Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece her yıl gelişiyle pek çok güzelliğin yaşandığı rahmet, mağfiret ve arınma mevsimi Ramazan-ı Şerifin habercisi olan yeni bir Berat Kandil’ini daha idrak etmenin huzur ve mutluluğunu yaşayacağız.

İnsanlara nefis muhasebesi yapma fırsatları veren bu rahmet geceleri, varlığımızı yeniden gözden geçirme, muhasebe ve tefekkür etme imkânları kazandıran birer fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bizler, bu geceler sayesinde zaman zaman ihmal ettiğimiz kulluğumuzu sorguluyor, kendimize çeki düzen veriyor, yüce Allah ile olan ilişkilerimizi yeniden tanzim etme fırsatı buluyoruz. Bu geceler bizleri, Kur’an ve sünnet ölçüleri ışığında geçmişimizle yüzleşmeye, bugünümüzü değerlendirmeye, yarınımızı inşa etmeye davet etmektedir. Bu kutlu gece hem nedamet hem de umut zamanıdır.

Bu gece “Berâ” ve “Velâ” gecesidir.

Beratın ilk şartı kimden berî, kime yakın olacağımızı bilmektir.

Berâ; her türlü çirkinlik, haksızlık ve adaletsizlikten beri (uzak) olmayı, arzularımızın, tutkularımızın, heva ve heveslerimizin, bencilliklerimizin egemenliğinden, nefsimizin esaretinden kurtularak gerçek özgürlüğe nasıl kavuşacağımızı öğretir. Nefis ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı her zaman teyakkuzda olma bilincini diri tutar. Velâ (sevmek, yaklaşmak, dostluk göstermek) ise; sadece kötülüklerden uzaklaşmakla yetinmeyip iyiliklere yaklaşmak, iyiyi ve iyiliği aramak, iyiyle olmak anlamına gelir. Bu gece, hakkın yanında yer alma ve hayra giden yolları arama gecesidir.

Berat’ın yegâne sahibi Yüce Rabbimizdir.                                                                                                       

Ancak her insanın beratı kendi elindedir. Zira biz Allah’a bir adım yaklaşırsak O bize bin adım yaklaşır. Allah’ın hoşnutluğunu isteyen, hiç kimseyi hor ve hakir görmez. Allah’ın sevgisine ulaşmak isteyen, her daim yüreğinde sevgi ve merhamet taşır.

Berat, Yüce Yaradan’ın affına erebilmek için yaratılanı affetme, rahmet ve mağfirete mazhar olma günüdür. Allah’tan af dileyen affedici olmalı, Allah’tan bağışlanma dileyen bağışlayıcı olmalıdır. Bu konuda kendimizi yenilemeli, kendimize, eşimize, çocuklarımıza, komşularımıza, bütün insanlığa ve bütün mahlûkata karşı şefkat ve merhametli olmalıyız.

Berat, kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma zamanıdır. Berat, tövbe ve dua zamanıdır. Berat Kandil’ini fırsat bilerek iç dünyamıza doğru bir yolculuk yapalım. Yenilenme ümidiyle tekrar günahlara dönmemek üzere tövbe edelim.  

En yakınlarımızdan bile sevgi ve merhameti esirgediğimiz, anne-babalarımızı, eşimizi ve çocuklarımızı ihmal ettiğimiz, akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini unuttuğumuz için, ahireti unutup hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarıldığımız, zulme uğrayan kardeşlerimize el uzatamadığımız ve gözyaşlarına ortak olamadığımız için tövbe edelim.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) emrettiği gibi bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadığımız, kardeşlerimizin halleriyle hallenemediğimiz, dertleriyle dertlenemediğimiz acılarını dindiremediğimiz için tövbe edelim.                                                                                        

Tövbelerimiz beratımız olsun.                                                                                                                                       

Hayatımızı Allah’ın rızasını kazanmak için yeniden plânlayalım. Umutlarımızı tazeleyerek tekrar yeşertelim. İyilik ve iyiliği egemen kılmak için çaba sarf edelim. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), bu gecede kulluk şuurumuzu geliştirmeyi, gündüzünde ise (25 Şubat Pazar) oruç tutulmasını tavsiye ettiğini unutmayalım. Yüce Rabbimizin “Bağışlanmak dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Belâya dûçar olan yok mu, ona afiyet vereyim!” buyurduğunu bizlere müjdelediğini de hiç unutmayalım.

Zaman, kalbimizin en derin yerinden Rahman’a doğru bir yol açma zamanıdır. Bu gece hep birlikte “Allah’ım kalplerimizi yumuşat ve birbirimizi anlamamız için rahmetini tecelli ettir! Bize huzur ver, ülfet ver! Bizi kan dökücülerden eyleme. Bize merhamet duygusu ver! Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat verme! Farklılıklarımızın fitne olarak kullanılmaması için bize basiret ve feraset ver! Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin” diye dua edelim.

Yüce Mevla’mız, günah yüklerinden arınmış; suçlarından berat etmiş, hayra anahtar, şerre kilit olmaya azmetmiş, yüreğini imana açmış, ömrünü Salih amellere adamış kullar olarak Ramazan’a ulaşmamızı nasip eylesin.

Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve bütün İslâm âleminin Berat Kandil’ini tebrik ediyorum. Yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların bizleri istikamet sahibi yapmasını temenni ediyor, bu gecenin, İslâm dünyasında, birlik, dirlik, kardeşlik, dayanışma, barış, huzur ve güven ortamının yeniden tesis edilmesine, fitne ateşinden, kargaşa ve kaos ortamından teberra etmemize, ülkemizin, birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayet, barış ve huzuruna, bütün müminlerin tövbe ve dualarının kabulü ile arınma ve affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. 

Yazıma Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bu gecede yapmış olduğu şu özlü dua ile son vermek istiyorum:

“Allah’ım! Azabından affına, gazabından hoşnutluğuna, senden yine sana sığınıyorum. Şanın yücedir. Seni gereği gibi övmekten acizim. Sen kendini övdüğün gibi yücesin.”

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü